Cennet Yüzer Cankılıç – enbursa.com
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın video konferans yoluyla yaptığı il başkanları toplantısını sosyal medya üzerinden izledim. AK Parti teşkilatlarına uyarılarda bulundu, Türkiye modelinden bahsetti. “Türkiye neden Suriye’de, neden Libya’da, neden Afrika’da, neden Doğu Akdeniz’de” sözleriyle Türkiye’nin dış politikasını eleştiren muhalefete yüklendi. Onlara “Mesela, Türkiye her şeyden vazgeçerse, Fransa, başındaki kifayetsiz muhterisin yol açtığı savrulmalardan kurtulup sağduyulu siyasete mi yönelecek?” diye zor bir soru sorarken, Macron Efendi’ye çattı.
Cumhurbaşkanı’nın konuşması her zamanki gibi ülkemizin iç ve dış siyaseti açısından önemli açıklamalarla doluydu. Benim daha çok dikkatimi çeken teşkilatlara yönelik, daha doğrusu il başkanlarına satır aralarına gizlediği vurucu cümlelerle yaptığı uyarısı oldu.
AK PARTİ GÜÇ ZEHİRLENMESİ Mİ YAŞIYOR?
AK Parti, Türkiye’de değişimin, dönüşümün ve reformların partisi olarak hafızalara kazındı. 2014 yılında Cumhurbaşkanı’nı doğrudan halkın seçmesi ve 2018 yılında Parlamenter Sistemin yerine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kabulü bile büyük bir değişim ve dönüşüm projeleridir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü bir lider pozisyonunda. Halkıyla kurduğu gönül bağı ise çok farklı bir ilişki. İktidara onun rüzgarıyla tutunan AK Parti, liderinin oluşturduğu bu ilişki bağını yakalayamadığı gibi hoyratça tüketim içine girdi. Adına ister güç zehirlenmesi deyin, ister metal yorgunluğu AK Parti 18 yıldır milleti arkasına aldığı o tılsımın yıldızlarını liderine rağmen söndürüyor.
Son 3 yıldır sanki gizli bir el AK Parti’yi aşağıya doğru çekiyor. İşte kırılma noktası da burası. Teşkilatlarda 3 yıl önce değişim ve yenilenme adı altında iş başına getirilen yeni il ve ilçe başkanları bu gizli elin değirmenine adeta su taşıyorlar.
Çok üzgünüm, ama bizim Bursa’mız da bu genelin içinde. 3 yıldır AK Parti, istisnalar kaideyi bozmaz misali, yepyeni isimlerle yönetiliyor. Eskiler yok, kurucular yok, bu parti için kapı kapı dolaşıp oy isteyenler yok, ceplerinden para vererek giderleri ödeyen, o karşılık beklemeyen partililer yok, makam, mevki, iş, para istemeden çalışan emektarlar yok.
Velhasıl bizim Bursa’nın da içinde bulunduğu pek çok ilin teşkilatında halka hizmet etme davasının yerini sen-ben kavgaları, rant ve iş takipçiliği, dar kadrolu yönetim anlayışı, adam kayırmacılık, kısır çekişmeler, belediye başkanları arasında ayrımcılık, eski parti mensuplarını ötekileştirme, dışlama, karalama, yok sayma, sosyal medya üzerinden operasyon çekmeler, halka tepeden bakmalar, partinin kapısından içeri almamalar vb. almış başını gidiyor.
3 YIL ÖNCE BÜYÜK UMUTLARLA GELDİN
Cumhurbaşkanı, bilmiyorum, yerelde bütün bu olup bitenden haberi var mı? Vardır diye umuyorum. Öyle olmasa konuşmasında il ve ilçe başkanlarını özellikle “kimseyi dışlamayın” diye açıkça uyarmazdı.
Onlara;
“Kendi teşkilatlarımızda görev almış tek bir kişinin dahi bu gönül çemberinin dışında kalmasına rıza gösteremeyiz. Bu konuda en büyük görev il ve ilçe başkanlarımıza düşüyor” demezdi.
Onlara;
“AK Parti’nin yaptıklarını ve hedeflerimizi halka anlatın” diye sahaya inin uyarısında bulunmazdı.
Yani, Ayhan Başkanım, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu uyarıları Bursa’da teşkilatın başı olarak size yapıyor.
Kısaca satır aralarından benim çıkardığım uyarı şu:
“Sen benim Bursa’da temsilcimsin. Senin omuzlarındaki yük ağır, sorumluluğun büyük. Sen artık bey değil, milletin hizmetkarısın. Artık herkesi kucakla. Bakanlarla, belediye başkanlarıyla, eski partililerle, iş dünyasıyla, STK’larla, medya ile kavga etme. Çevrende il ve ilçe yönetimlerinde, belediyelerde makamını, parti yöneticiliğini iş takipçiliğine çevirenleri hemen uzaklaştır. Vatandaşın ayağına git, derdini dinle. Gönül seferberliğini sadece üye kaydında yapma. Dışarıdan üye yapacağım diye kendi gerçek üyelerimizi dışlama. Kırma, küstürme. Sana kızgınlık ve gizli ajanda tutma değil, hoşgörü ve gönül alma yakışır. Belediye başkanlarınla Bursa için proje üret. Adam kayırma, partiyi aile ve iş şirketin gibi yönetme. Ha, bir de AK trollerini vurmak için değil, icraatlarımızın reklamını yapmak ve kamuoyu algısı oluşturmak için kullan.”
Tabii Cumhurbaşkanı’nın söylediği gibi “zaman su gibi akıp geçiyor.”
Ekim ayındaki il kongresine çok az süre kaldı. Bunların ne kadarını yapabilirsiniz bilmiyorum…
Keşke 3 yıl önce göreve çok büyük umutlarla geldiğinizde bu beklentileri karşılayabilseydiniz de, şu an bunları yazıyor pozisyonda olmasaydık!..