“Bir musibet bin nasihatten iyidir” demiş Atalarımız…
Yine Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Bakara Suresi 216. ayetinde de; “Olur ki, hoşunuza gitmeyen bir şeyde sizin için hayır, yine olur ki hoşunuza giden bir şeyde de sizin için şer vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” buyurmaktadır.
Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 şehrimizde adeta felakete yol açan büyük depremler, ülkemizi derinden etkiledi. Depreme maruz kalan binlerce belki de milyonlarca vatandaş, binaların çökmesi sonrası enkaz altında kaldı. Çok sayıda canımızı yitirdik, binlerce insanımız yaralandı ve yine binlerce-milyonlarca insanımız bu soğuk kış şartlarında yaşam mücadelesi veriyor.
Onlar orada sarsılırken, depremden etkilenmesek de bizler burada sarsıldık. Geçtiğimiz Pazartesi gününden bu yana ne yediğimizden, ne içtiğimizden ne de uykumuzdan bir şey anlıyoruz. Bu acı 7’den 70’e tüm Türkiye’yi derinden sarstı.
Yaşanan bu deprem felaketi sonrası bilgili bilgisiz, ilgili ilgisiz herkes bir şeyler söylüyor. Söylemeye hakkı da var bence! Örneğin bilim insanlarının daha önceden uyarmasına rağmen söz konusu bölgelerde önlem alınmadığını ileri sürenler, müteahhitlerin para hırsı uğruna binaları sağlam yapmadığını ve ilgili kurumların da bunları denetlemediğini belirtenler, deprem ve sonrasında devletin ya da hükümetin afete anında ve zamanında müdahale edemediğini iddia edenler, tüm uyarılara rağmen ülkemizin bir deprem bölgesi olduğu gerçeğini görmeyen yetkililerin her türlü felakete karşı eylem planı olmadığını öne sürüp, bu hazırlıksızlık sebebiyle birçok insanın göz göre göre öldüğünü haykıranlar…
Aslında depremin bu yönüne hiç girmek istemiyorum. Şuna inanıyorum ve inanmak istiyorum ki, bu felakette kusuru bulunan kim varsa hem hukuk önünde, hem de vicdanlarda kahrolsun. Yaşattıklarını yaşamadan ölmesinler. Tek duam ve temennim budur.
Bu yazımda asıl dikkat çekmek istediğim konu ise, milletimizin tek yürek olmasıdır. Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her bir vatandaşımız adeta cansiperane bir şekilde elinden geldiğince hatta daha fazlasını yaparak afetzedelerin yaralarına merhem olmaya çalışıyor. Milletimle gurur duyuyorum. Biz işte böyle asil bir halkız. Türk’üyle Kürdüyle, Lazı’yla Çerkez’iyle, Roman’ıyla Alevi’siyle ‘Tek Türkiye’ olduk. Ve inanıyorum ki bu yaraları hep birlikte saracağız. Bu zorlu günleri de atlatacağız. Ama lütfen bu günleri hiç unutmayalım…
Bir kez daha gördük ki, aslında ülkemiz insanları arasında sorun yok. Tasada ve kıvançta bu millet birlik ve beraberliğini hiç bozmuyor. Hatta yabancı milletlerin insanlarıyla da aramızda bir sorun yok. Bugün biz Türklerin en büyük düşmanı olarak siyasiler tarafından halka dayattırılan Yunanlılar bile elinden geldiğince yaralarımızı sarmak için uğraşıyor. Hatta Yunan televizyonlarında bize ait müzikler eşliğinde verilen “Hepimiz Türk’üz” mesajları takdire şayandır. Keza diğer ülke insanlarıyla da aramızda herhangi bir sorun olmadığını bir kez daha gördük. Savaş halinde oldukları öne sürülen Ukranya ve Rusya’dan bile çok sayıda arama-kurtarma ekipleri deprem bölgelerine gelerek canların kurtarılması için gecesini gündüzüne kattı.
Milletimizi ve milletleri birbirine düşüren, kutuplaştıran, sen-ben kavgasına iten aslında siyaset ve siyasetçilermiş. Bunu bir kez daha anladık! Yazımın başında belirttiğim “Bir musibet bin nasihatten iyidir” Atasözü sonrası bir an umuda kapılmıştım. Siyasi partilerin tümüne karşı olan bir birey olarak, belki dedim böyle zamanda aynı bu asil millet gibi bu siyasiler de birlik olur ve her geçen gün yozlaşan siyasi zihniyetten kurtulurlar. Ama yine olmadı, umutlarım boşa gitti.
Ülkemiz adına böylesine vahim bir durumda dahi birlik olamayan siyasetçiler (iktidar-muhalefet fark etmez), üstüne üstlük söyledikleriyle halkı birbirine düşürmeye devam ediyorlar. Tabii bir de bunlara iktidarın ve muhalefetin trolleri de eklenince çok çirkin görüntüler ortaya çıkıyor.
Ya arkadaş, bazı şeyleri görmeniz için daha ne olmasını bekliyorsunuz? Bakın işte insanlarımız, milletimiz tek yürek olmuş. Neden siz siyasetçiler yan yana, omuz omuza birlik ol(a)muyorsunuz? Sayın Cumhurbaşkanı, neden diğer siyasi parti liderlerini de yanına alıp hep birlikte deprem bölgelerine giderek, “İktidarıyla muhalefetiyle devlet yanınızda” mesajı vermiyor, ya da veremiyor? Neden birlikte hareket etmiyorsunuz? Böylesine siyasetüstü bir durumda dahi Sayın Cumhurbaşkanı neden siyasette birlik beraberliği sağlamıyor?
Peki ya diğer muhalefet partilerinin genel başkan ve yöneticilerine ne demeli… Cumhurbaşkanı birlik olmuyorsa siz onu birlik olmaya davet edip, ısrarcı olun, çağrıda bulunun. Siz Cumhurbaşkanını harekete geçirseniz, sürekli ‘tek yürek’ vurgusu yapsanız olmaz mı? Hemen hükümeti suçlamak yerine, eleştirilerinizi daha sakin, yapıcı ve samimiyetle yapsanız olmaz mı?
Bir taraf; ‘Hükümet görevini layıkıyla yapıyor’ diyor, diğer taraf; ‘Hükümet sınıfta kaldı’ diyor. Yine birbirlerine atıp tutuyorlar vs. Yeter artık Allah aşkına, sizin derdiniz nedir? Siz birlik içinde olsanız, sorunları ve eleştirileri bir arada tartışsanız her şey o kadar güzel olacak ki! Ama yok, derdiniz bu millet değil ki, derdiniz siyasi rant! Kimseyi kandırmayın, yeter artık bu milleti kutuplaştırmayın, bölmeyin. Birlik olun, bu milleti örnek alın ve tek yürek bir şekilde ilk önce depremzedelerin yaralarını hemen sarın, sonra da bu ülkeye birlikte hizmet edin. Çok mu zor Allah aşkına!?
Peki Karacabey’deki siyasetçilerde durum nedir…? Karacabey’de siyasiler arasında belki birbirlerine atıp tutma ve sataşmalar şuan için yok ama birlik-beraberliği de göremedik! Örneğin Belediye Başkanı öncülüğünde tüm siyasi partilerin ilçe başkanı ve yöneticileri bir araya gelseler, birlikte fotoğraf vererek yardım kampanyalarını birlikte yürütseler daha anlamlı olmaz mıydı? Belediye dahil her parti yine kendi reklamının peşine düşmüş. Tamam iyi niyetinizden şüphem yok da yardım araçlarınızın önüne belediye flaması veya siyasi afişlerinizi asmanıza ve bu şekilde fotoğraf vermenize ne demeli! Asacaksınız bu seferberlik günlerinde yalnızca Türk Bayrağı’nı asın! Siyaseti ve siyasi rantı karıştırmadan, hep birlikte bu işi yapsanız bence çok daha anlamlı olurdu. Bu şekilde tüm ülkeye de örnek olurdunuz ama yapmıyorsunuz. Ne diyeyim siz bilirsiniz…