Birikim modelleri ve şekilleri günümüzde çok çeşitli hale gelirken, son yıllarda yıldızı en çok parlayan ise Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fonları oldu. Devlet desteğiyle birlikte milyonlarca vatandaş sisteme dahil olurken, BES birikimlerine haciz gelen bir kişi ise mahkemenin yolunu tuttu. Davada son noktayı koyan Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, bireysel emeklilik birikiminin kısmen haczedilebileceğine karar verdi.
Alacağını tahsil edemeyen kişi, alacağa dayalı olarak başlatılan genel haciz yolu ile icra takibine karşı, borçlunun bireysel emeklilik fonu katılım payı üzerine haciz şerhi koydurdu. Hesapta biriken miktarın alacaklı hesaplarına gönderilmesini isterken, büyük şok yaşayan emekli adayı ise soluğu İcra Hukuk Mahkemesi’nde aldı. Hesapta biriken BES miktarının alacaklı hesabına aktarılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, anılan haczin kaldırılmasını istedi. Mahkeme, 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrasındaki yasal düzenleme gereği yapılan hesaplama sonucunda borçlunun hesabındaki BES fonu katılım payları değerinin 67 bin 896 TL olduğunu tespit etti. Bu tutarın 4632 sayılı Kanun gereği haczedilmesi mümkün olmayan tutar kapsamında kaldığına dikkat çeken mahkeme, borçlunun haczedilmezlik sınırını aşan bir birikiminin bulunmadığına hükmetti. Borçlunun şikayetini kabul eden davacı borçlunun bireysel emeklilik hesabı fon payları üzerinde tesis edilen haczin kaldırılmasına karar verdi. Kararı davalı vatandaş temyiz etti.
Devreye giren Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. Bireysel emeklilik hesabındaki fon paylarından, katılımcının sistemde bulunduğu ay sayısı ile asgari ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarı ve bireysel emeklilik sisteminden emekli olanlara yapılan yıllık gelir sigortası ödemelerinin aylık ödemeye isabet eden miktarının, nafaka borçları hariç olmak üzere, asgari ücret tutarına kadar olan kısmı haczedilemeyeceği hatırlatıldı. Yargıtay kararında şöyle denildi: “01.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikte, ‘Katılımcının sistemde bulunduğu ay sayısı ile haciz, rehin veya iflas tarihinde geçerli brüt asgari ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarının üzerindeki tutar, nafaka borcu alacaklılarının hakkı saklı kalmak kaydıyla haczedilebilir’ hükmü yer almaktadır. Davacının sisteme giriş tarihi 18.02.2004 olup, haciz tarihinde anılan sistemde kaç ay kaldığı tespit edilememektedir. Kaldı ki, borçlunun haczi kabil sigorta birikim tutarının tespiti için uzman bilirkişi incelemesi de yaptırılmamıştır. O halde, mahkemece, 4632 sayılı Kanun’un 17/2. maddesi gereği borçlunun, sigorta birikim tutarlarının kısmen haczi mümkün olduğu değerlendirmesi yazılmalıydı. Öncelikle şikayetçi borçlunun sisteme giriş tarihi esas alınıp, yine anılan sistemde kaç ay kaldığı ve haciz tarihi itibariyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından belirlenen brüt asgari ücret tutarının tespit edilmek suretiyle, belirlenen veriler üzerinde mevzuat hükümleri tatbik edilmesiyle oluşacak bilirkişi incelemesi sonucuna göre, borçlunun alacağının haczedilebilir kısmının net olarak belirlenmesi ve bu duruma uygun hüküm oluşturulması gerekirken, sadece sigorta şirketi tarafından gönderilen yazı cevaplar doğrultusunda, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Karar oy birliği ile bozulmuştur.”