Mustafa Arı
Dikkatsiz olduğumuz konulardan biri de bu sözler diye düşünüyorum;
1- Allah’ım bizi de gör artık. 2- Burası Allah’ın unuttuğu yer. 3- Allah yazdı ise bozsun. 4- Allah gelse bile seni elimden alamaz. 5- Allah bizi unuttu. (unutmak fanilerin işidir) 6- Yukarıda Allah var demek. (Allah mekandan münezzehtir)
Kaderle ilgili tehlikeli sözler;
1- Kader utansın. Kadersizim Kaderi kötüymüş. Kaderin oyunu. 2- Böyle kadere lanet olsun. 3- Kaderim kader değilmiş. 4- Alnına kara yazı yazılmış.
İnsanların birbirine sarf ettiği tehlikeli sözler;
1-Seninle cennete bile girmem. 2- Cehenneme kadar yolun var. 3- Yüzünü gören cennetlik. 4- Allah belanı versin. 5- Yalansız iş mi var. 6- Yalandan kim ölmüş. 7- Fala inanma falsız kalma. 8- Fala bakmak, baktırmak haramdır. (Gaybı, geleceği Allah’tan başka kimse bilemez) 9- Kahpe felek. 8- Adaletin bu mu dünya.
Şarkılarımıza girmiş olan tehlikeli sözler; 1- Kahpe kader, 2- Secde ettim taparcasına, 3- Bir sana taptım bir de Tanrıya, 4- Tanrım madem unutacaktın beni neden yarattın, 5- Kuluna kul oldum severek taptım, 6- Alıştım kaderin zulmüne artık, 7- Rabbim adaletin bu kadar mı? 8- Sensiz cennet bile sürgündür bana.
Bu ve bu gibi sözlerden sakınmak gerekir. Bu sözlerin birçoğu imanı alır götürür. Tövbe etmeyi ve imanı yenilemeyi gerektirir. Çünkü İslam’da cehalet bilmemek özür değildir. Bu sözlere din literatüründe Elfaz-ı Küfür denir.
HATASIZ KUL OLMAZ
Bu söz insanın kusursuz olmayacağı anlamına gelir. Hatasız kul olmaz diyerek hiçbir şeyi ciddiye almamak yanlıştır. Mühim olan hataları bilerek yapmamalıyız.
İnsan kasıtlı olarak hata yapma hakkına sahip olmamalıdır. Hatalar yapmamak için düşüncelerimizi aktarırken dikkatli davranmalıyız. Eleştirilerimizde yapıcı olmalıyız. Yıkıcılıktan kaçınmalıyız. Empati yapmadan kimseyi eleştirmemeliyiz. Daima pozitif olmalıyız. Yaraya merhem sürmeli, yarayı kaşıyıp kanatmamalıyız. Tartışılırken kalp kırmamalıyız. Çözüm önermeliyiz. Üslubumuz yumuşak olsun, kışkırtıcı söylemlerden kaçınmalıyız. İnsanlar mutlaka hata yaparlar. Hata yapmamış insan zaten hiç yaşamamış demektir.
Eğer hatalarımızdan dolayı üzmüş ve kırmış olduğumuz insanlar varsa özür dileyip, helallık almalıyız. Hatalarımızı kabul ederek, ders almalı ve tekrarlamayalım.
Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lanet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.” (Rad süresi:25) O halde konuşmalarımızla fitneye yol açmamalıyız.
Sinirlenmek kişiyi hata yapmaya sürükler. Sinirlenmemeye özen gösterelim. Sinirlenen kişinin sesi ve yüzü çirkinleşir, bakışları korkunç bir hal alır. Öfkeyi yutmak gerekir. Allah’ın şu buyruğunu unutmayalım: ” öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.” (Al-i İmran-134) Sinirlenen bir kişi, ateşe körükle gider.
Bakınız klavye, itiraz etme yeteneğine sahip değildir, ne yazmak istersen onu yazarsın.
Aklın, vicdanın ile işbirliği yaparsa, kırıcı ve yanlış şeyler söyleyip yazmasına izin vermez. Aklın, vicdanın ile işbirliği yaparsan, objektif kararlar verirsin; mutlu olman daha çok mümkün olur. Aklının, “aklıselim” olmasını istiyorsan, nefisin ile değil, vicdanın ile işbirliği yap. Kısacası; nefsini aklın, vicdanın ve vahyin denetiminde tutmalıyız.