Gönül Avil başkanlığındaki Karacabey CHP İlçe Örgütü, 10 Kasım’da Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi huzurundaydı. CHP ilçe yöneticileri, belediye meclis üyeleri ile Kadın ve Gençlik Kolları üyelerinin de hazır bulunduğu programda, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü dolayısıyla Atatürk Anıtı’na çelenk sunuldu.
Günün anlam ve önemi hakkında dikkat çeken bir konuşma gerçekleştiren CHP İlçe Başkanı Gönül Avil, şunları kaydetti: “Bugün 10 Kasım. Büyük devrimci önderimiz Atatürk’ü milletçe anıyoruz. Hem aramızdan çok erken yaşta ayrılmasının acısını hem de böyle bir lidere sahip olmanın gururunu yaşıyoruz. Bir kez daha Cumhuriyet başta olmak üzere eserlerine, ilkelerine, devrimlerine sahip çıkma kararlılığımızı yineliyoruz. Kim ne derse desin. Hangi engellemeler çıkarılırsa çıkarılsın, bu ülkede Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü seven milyonlarca insan var. Hiçbir kuvvet bu sevgiyi onların kalbinden söküp atmaya yetmeyecek. Tersine, Atatürk sevgisi gittikçe büyüyor, halka, gençliğe daha çok yayılıyor.
Resmi anmaların dışında onun aziz anısına Türk halkı sahip çıkıyor. Türkiye’de Atatürk sevgisi her geçen gün daha da yükseliyor. Atatürk’ün en büyük eseri Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiye, Orta Doğu‘nun, İslam dünyasının en gelişmiş ülkesi olmasını Cumhuriyete borçludur. Atatürk’ün Osmanlı Devleti’nden devraldığı miras bilinmeden Atatürk ve Cumhuriyet anlaşılamaz. Gazi, hem devrimci hem zamanlama dehasıdır. Nerede adım atacağını da, nerede durması gerektiğini de hesaplamıştır. Milli mücadeleye, Cumhuriyet Devrimi’ne çok iyi hazırlanmıştır. Öncelikle yerel ve bölgesel örgütleri, tek ulusal bir çatı altında toplamıştır. Oluşturulan ordu ve halkıyla birlikte destanlar yaratan bir Kurtuluş Savaşı vermiştir. Bu yola saltanat ve hilafeti kurtarmak için değil Cumhuriyeti kurmak için çıkmıştır.
Atatürk Cumhuriyetçi’dir. Tabandan örgütlenmeyi milli iradeyi çok önemsemiştir. Kurtuluş Savaşı’nı meclis iradesi altında yürütmüştür. Başkomutan olarak yetkiyi hep meclisten almıştır. Milli irade konusundaki duyarlılığı tüm söz ve eylemlerine yansımıştır. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” demesi de, “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.” ifadesi de bunun kanıtıdır.
Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet ile üçüncü dünyaya kendi ifadesiyle mazlum milletlere örnek olmuştur. Atatürk denince aklımıza akıl, bilim, laiklik, aydınlanma, bağımsızlık halkçılık ve antiemperyalizm gelir. Atatürk’ün devrim programının özetini ve simgesini altı ilke, yaygın bir deyimle altı ok oluşturur. Bunların birinden vazgeçmek ötekilerin hepsini işlevsiz kılar, eksik bırakır. Atatürk’ün, “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” sözü kamucu, toplumcu, halkçı tutumunu vurgular. Atatürk, tarihin haklı çıkardığı bir liderdir. Örneğin, Lozan Antlaşması halen yürürlüktedir. Zira gerçekçi temellere dayanır. Ülkeyi yönetenler Lozan Antlaşması’nı zaman zaman eleştirse de bugün, Doğu Akdeniz’deki varlığımızı (gemilerimizin orada sondaj çalışmalarını) Lozan Antlaşması’na borçluyuz. Örneğin laik, bilimsel, halkçı karma eğitim anlayışının ne kadar değerli olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Örneğin “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinin ne denli önemli olduğu yaşanarak görülmektedir. Atatürk’ün özelliklerini ve hizmetleri saymakla bitiremiyoruz.
Onu kaybettiğimiz günün yıldönümünde gençlerimize bir tek şey söylemek istiyorum: Hangi partiye, hangi görüşe, hangi bölgeye ait olursanız olun; unutmayın ki bu ülkede başı dik yaşamak oluşumuzu tarihin en büyük insanlarından birisi olan gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve onun dava arkadaşlarına, yol arkadaşlarına borçluyuz. Atatürk gibi bir devrimciye sahip olmak ne denli büyük bir ayrıcalık ise devrimlerine sahip çıkmak onu anlamak ve tamamlamak da büyük bir sorumluluk ve görev bilinci gerektirir. Büyük Önderimizi halk ozanımız Aşık Veysel’in yaktığı ağıtla anmak istiyorum; “Ağlayalım Atatürk’e bütün dünya kan ağladı.”
Büyük Atatürk, şükran sana minnet sana…”