Dündar Özseçen
Camilerimizin birçoğunda kapılarda görmüşsünüzdür; “Cep telefonlarınızı lütfen kapatın veya sessize alın” diye uyarı yazıları asılıdır. Ama bütün bu uyarılara rağmen konuyu önemsememekten veyahut unutkanlıktan olsa gerek, ezan okunup namaza durulduğunda cep telefonlarından kimi oyun havaları, kimi çeşit çeşit müzikler, kimi de zil sesleri çıkmaya başlar. Böyle olunca da abdestini almış, kendisini Allah’ın huzuruna çıkmak için beden ve ruhunu hazırlamış kardeşlerimiz tam ibadetin ortasında namazdan kopup bu cep telefonlarının çıkardığı seslere kulak vermek durumunda kalıyorlar.
Cep telefonları çalanlar namazdan sadece kendileri kopmakla kalmayıp yanı başında aynı safta duran Müslüman kardeşinin de namazını bozuyor. Yeni gelişen teknolojiyi elbette kullanacağız. Onun nimet ve kolaylıklarından yararlanacağız. Ancak teknolojinin bizleri esir almasına asla müsaade etmemeliyiz. Bilhassa cami gibi ibadetin sessizlik içinde yapıldığı kutsal mekanlarda, ibadetlerimizin sevabının düşürülmesine müsaade etmemeliyiz.
Bu konuya benzer bir Mevlana hikayesini paylaşmak istiyorum. İnşallah kıssadan hisse çıkarırız umuduyla…
Dört Müslüman
Dört Müslüman ibadet etmek için mescide giderler. Namaz başlar Bu sırada mescidin müezzini gelir. Namaz kılanlardan biri namazda olduğunu unutarak müezzine seslenir. “Müezzin, ezanı okudun mu, vakit geldi mi?”
Yanındaki arkadaşı, “Namaz kılarken konuştun, namaz olmadı” der. Diğer Müslüman da kayıtsız kalmaz. “Allah’a şükürler olsun sizin düştüğünüz hataya düşmedim, konuşarak namazımı bozmadım” der.
Ancak, birinin namazda gaflete düşüp yaptığı hatadan dolayı istemeden dördünün de namazları bozulur. Lütfen dikkat!
İhtiyarlık hastalığı
İhtiyarın biri doktora gider. “Aklım dağınık, her şeyi unutuyorum” der. Şikayeti üzerine doktor, “Yaşlılıktan” diye yanıt verir.
Hasta ihtiyar daha sonra, “Sırtım şiddetli ağrıyor” diye şikayet eder. Doktor yine “İhtiyarlıktandır” der.
Hasta ihtiyar, “Ne yersem ne içersem dokunuyor, hazmetmekte zorlanıyorum” diye yakınır. Doktor da, “Midenin görevini yapmaması ihtiyarlıktandır” yanıtını verir.
Hasta ihtiyar, “Nefes almakta zorlanıyorum, nefes darlığı çekiyorum” deyince doktor, “Doğrudur, insan ihtiyarlayınca her türlü hastalık başına gelir. Nefesinin daralması da yaşlılıktandır.” deyince bu kez ihtiyar hasta sinirlenir.
“Ey ahmak doktor! Sen beni salak mı sandın? Bütün şikayetlerimi anlattım, hep yaşlılıktan dedin. Tüm söyleyeceğin bu mu? Derdi veren Allah dermanı da verir, bunu duymadın mı? Senin aklın gibi doktorluk bilgin de az. İhtiyarlık diye tutturdun. Doktor olurken sen sadece bu sözümü öğrendin?”
Doktor, gülerek cevap verir; “Ey yaşını başını almış yaşlı amcam, bu kızgınlığının, bu hiddetinin, bu öfkenin sebebi yaşlılıktandır.”
İstemeden de olsa hiçbir kardeşimizin huzurunu bozmamaya, kimseyi rahatsız etmemeye kendimizi amaç edinmeliyiz. Böyle yaparak bizleri de kimse rahatsız etmesin. Selam ve dualarla.