Dündar Özseçen
2020 yılının hiç şüphesiz bizlere bıraktığı miras Covid-19 salgınıdır. İnsanlığın bugüne kadar edindiği bilgi birikimi ile 2 yıldır başa çıkamadığı bu salgın, her geçen gün yaşamlarımızı alt üst etmeye devam ediyor. Ülkelerin hem ekonomilerini, hem sosyal yaşamlarını olumsuz yönde ve yıkıcı bir şekilde etkiliyor. Bütün dünya insanlığı da çaresizlik içerisinde çırpınıp duruyor. Daha nereye kadar çırpınıp duracağı ise belli değil.
İşte bu ortam ve belirsizlik de ülkeleri yöneten siyasi partilerin ve iktidarların olumsuz yönde yıpranmasına neden oluyor. Bundan dolayı siyasette yeni arayışlar, yeni partiler ortaya çıkıyor. Hiç şüphesiz ülkemiz de bundan nasibini almaktadır. 2020’den 2021 yılına girerken 20 yıllık AK Parti’nin içinden iki yeni siyasi oluşum çıktı. Biri Sayın Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu Gelecek Partisi, diğeri de Sayın Ali Babacan’ın kurduğu DEVA Partisi’dir. Her iki partinin liderlerine bakınca gerek Davutoğlu, gerekse Babacan’ın AK Parti’nin kurmay heyetinde olduklarını görüyoruz. Sayın Davutoğlu partide Başbakanlık, Sayın Babacan da uzun yıllar Ekonomiden Sorumlu Bakanlık yaptı.
Peki ne oldu da bu iki önemli şahsiyet partileri ile bağlarını koparıp yeni bir partileşme sürecine gittiler! Çünkü gerek Davutoğlu, gerekse Babacan’ın makam, mevki ve yetki konusunda AK Parti içerisinde erişebilecek ileri bir makam olmadığını biliyoruz. O zaman bu iş, bu ayrılık makam, mevki ve yetki meselesi değildir diye düşünüyorum. Aralarında büyük bir siyasi fikir ayrılığının oluştuğu düşüncesindeyim.
Fakat her iki siyasi partinin kamuoyuna açıklanan siyasi düşüncelerinin pek de diğer siyasi partilerin tüzüklerinde belirtilen düşüncelerden farklı olmadığını görmekteyiz.
Bu doğrultuda DEVA Partisi’nin de siyasetin şeffaflık, hesap verilebilirlik, dürüstlük, çoğulculuk, katılımcılık, kurumsallaşmak, akla dayalı yönetim, vatandaşları arasında hiçbir ayrım yapmamak, her konuda gelişmiş demokrasi ve insan hakları gibi evrensel siyasi söylemler üzerine oturtulduğunu görmekteyiz.
DEVA’nın dikkat çeken bir açıklaması ise bence üzerinde durulmalı, altı çizilmelidir. “Ev Gençliği” diye bir açıklama yapıldı. İş bulamayıp evlerinde oturmakta olan gençler ile iletişime geçerek onların ilgisini çekip DEVA Partisi’ne katılmaları amaçlanmaktadır.
Tabii iktidar partisinden iki yeni parti çıkıyorsa, ana muhalefet olan Cumhuriyet Halk Partisi’nden de çıkmaz mı! Onlardan da geçen dönem Cumhurbaşkanı adayı olarak halkın önüne sundukları Sayın Muharrem İnce, yeni bir siyasi parti ile halkımızın huzuruna çıkmaya hazırlanıyor.
Siyaset zor bir iştir. Bir düşüncenin, belli bir ideolojinin savunulması ve o fikrin geniş halk kitleleri tarafından kabullenilmesi oldukça güçtür. Onun için önce bir fikir bir düşüncenin oluşması, o fikrin bir liderinin olması gerekir. Yoksa partileşmek, hukuksal olarak bir dilekçeye bakar. Önemli olan kurulan partilerin ülkeye hizmet etmek için toplumun geniş kitlelerinin beğenisini alması ve toplumu inandırıp arkasından sürükleyecek bir liderinin olması şarttır.
Tabii bu noktada olmazsa olmaz güçlü örgütlenmedir. İl ve ilçe örgütleri partilerin atardamarlarıdır. Güçlü bir taban örgütü olmayan hiçbir siyasi partinin hayatını sürdürmesi olası değildir.
Bu kapsamda Karacabey’de de DEVA Partisi’nin Kurucu İlçe Başkanlığı Sayın Şaban Önen’e verildi. Sayın Önen’i 1990 yılında Anavatan Partisi Karacabey Gençlik Kolları Başkanlığı sırasında tanıdım. Üzerine aldığı her görevi başarılı bir şekilde yerine getiren, azimli, çalışkan ve siyaseti seven bir kardeşimizdir. Toplumla iyi diyalog kurabilme özelliği ile omuzlarına aldığı bu zor görevi başaracağına yürekten inanıyorum. DEVA’nın Karacabey siyasetine yeni bir hava, yeni bir anlayış getireceğini düşünüyorum.
Ne diyelim; uzun lafın kısası ülkeyi siyaset yönetiyor. Kurulan yeni partilere başarılar diliyorum. Karacabey’de de Sayın Şaban Önen öncülüğünde siyaset sahnesindeki yerini alan DEVA Partisi ilçe teşkilatına da hayırlı olsun diyelim. Kendilerine Karacabey’deki siyasi hayatlarında başarılar temenni ediyorum. Hep birlikte göreceğiz.