Karacabey YÖREM Gazetesi’nde dün Hüsnü Doğruoğlu’na ait yayınlanan “Düzeltme ve Yanıt Metni” başta gazetemiz olmak üzere, siyasette ve İYİ Parti içindeki birçok kişi tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Doğruoğlu’nun doğru bir davranışta bulunmayarak söylediklerinin arkasında durmadığını, başta hukuk olmak üzere ilçe kamuoyunu da yanılttığını belirten bu kişiler, gazetemize dikkat çeken açıklamalar yaptı.
Hatırlanacağı üzere 31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimler öncesinde İYİ Parti’den Karacabey Belediye Başkan aday adaylığı başvurusunda bulunan Hüsnü Doğruoğlu’nun, siyasetin ve İYİ Parti’nin içinde olan birçok kişiyle yaptığı sohbetlerde; partiye büyük emekler verdiği, kendisinin aday gösterilmesi gerektiği, aksi halde partinin kapı-penceresinden kombisine kadar her şeyi sökeceği iddia edilmişti. İşte bu iddiaları 25 Ocak 2019 tarihinde ilçe gündemine taşıyan YÖREM Gazetesi, daha sonra Hüsnü Doğruoğlu’nun hedefi haline geldi. Birçok kişiye bunları söylemesine rağmen daha sonra geri adım atarak inkar yoluna giden Doğruoğlu, ilk olarak avukatları aracılığıyla gazetemize 20 Mart 2019 tarihinde “İhtarname” gönderdi. Daha sonra 8 Nisan 2019 tarihinde Karacabey Sulh Ceza Hakimliği’ne başvuran Doğruoğlu’nun bu talebi itiraz yolu açık olmak üzere reddedildi.
Ancak bununla da yetinmeyen Doğruoğlu, konuyu Bursa 3. Sulh Ceza Hakimliği’ne taşıdı ve 26 Nisan 2019 tarihinde tekzibin yayınlanmasını talep etti. Bursa 3. Sulh Ceza Hakimliği de, yalnızca Hüsnü Doğruoğlu’nun talebini değerlendirerek, yani gazetemize bu haberi hangi gerekçelere göre yaptığımızı sormadan, bizlerden bu haberle ilgili herhangi bir kanıt ve şahit istemeden, YÖREM’in Hüsnü Doğruoğlu’na ait tekzip metnini yayınlaması yönünde 20 Mayıs 2019 tarihinde itiraz yolu olmaksızın “KESİN” karar verdi. Her ne kadar bizce yanlış verilmiş bir karar olsa da, hukuka olan saygımızdan dolayı bu karara uymak zorunda bırakıldık. “Düzeltme ve Yanıt Metni”nin dünkü gazetemizde yayınlanması sonrası birçok kişi şaşkınlığını gizleyemezken, Hüsnü Doğruoğlu’ndan bu sözleri söylediği yönünde YÖREM’e ard arda açıklamalar geldi.
Sercan Can:
Bir dönem YÖREM Gazetesi’nde muhabir olarak çalışan Sercan Can; “O dönemde aday adaylarını takip ediyordum. Dünkü tekzip yazısını YÖREM’de görünce çok şaşırdım. Sayın Doğruoğlu, YÖREM Gazetesi idarecilerine kadar bizzat gelerek bu sözleri sarfetmiştir. Ben buna tanık oldum. Daha sonra Doğruoğlu’nun hukuk önünde bunu inkar etmesine bir anlam veremedim. Bana göre siyasetçiler omurgalı duruş sergilemelidir. Bunu kendisine hiç yakıştıramadım.” ifadesini kullandı.
Hasan Duman:
Gazetemizin köşe yazarlarından ve ilçenin önemli gazetecilerinden Hasan Duman, “Seçim öncesi siyasi bilgiler edinmek için zaman zaman Hüsnü Doğruoğlu ile de bir araya gelip sohbet etmişliğimiz var. Bu sohbetler sırasında birkaç defa dün Yörem Gazetesi’nde tekzip ettirdiği “Bu partiye çok emeğim geçti. Belediye Başkanlığı’na aday gösterilmek benim hakkım. Aday gösterilmediğim takdirde partiye yapmış olduğum desteklerimi keser, kombiyi de, masa sandalyeleri alır giderim” dediğine tanık oldum.
O zaman bunun bir espiri olduğunu düşünmüştüm. Ancak daha sonra bu cümleleri başka yerlerde de kullandığını, farklı kişilerden de duydum. Hatta partiye gittiğimde, Parti Sekreteri olarak görev yapan İsa Coşkunsoy’a “İki aday arasından kiminle yola çıkacaksınız, Hüsnü Doğruoğlu’nu aday göstermezseniz bu kış zor günler geçirip soğukta kalırsınız” diyerek takıldığım da olmuştur.
Doğruoğlu, söylediği bu sözlerin kurbanı olduğu için aday gösterilmemiş olmasını Yörem Gazetesi’nde yapılan habere bağlayarak, tekzip yazısında itibarının zedelendiğini belirtmiş. Karacabey’de seçim öncesi gelişmelere damgasını vuracak bu sözleri duymayan kalmadığı halde Doğruoğlu’nun ağzından çıkan bu kelimeleri inkar etmesi çok ilginçtir.” şeklinde konuştu.
Dündar Özseçen:
Gazetemizin duayen köşe yazarlarından Dündar Özseçen de, dün yayımlanan tekzip metnini görünce şok olduğunu söyledi. Hüsnü Doğruoğlu ile bu konuda yaptığı telefon görüşmelerini anlatan Özseçen, “Sayın Doğruoğlu bana; “Eğer Ergün Koç aday gösterilirse, partide kombiden masaya her ne varsa söker alırım. Ben bu partiye çok emek verdim. Ergün Koç’un adaylığını kabul edemem” dedi. Bende bunun üzerine kendisine; “Yapma etme kardeşim, bu sana yakışmaz. Siyasette böyle bir şey olmaz. Hem senin vekilin bizzat benim yanımda Ergün Koç’u İYİ Parti’ye davet etti” dedim. Bu görüşmeye rağmen Sayın Doğruoğlu’nun söylediklerini inkar etmesini hayretle karşılıyorum.” diye konuştu.
İbrahim Doğruer:
İYİ Parti’nin Kurucular Kurulu Üyesi ve aynı zamanda o dönemde ilçe yönetiminde Muhasip Üye olarak görev yapmakta olan İbrahim Doğruer, bu konudaki ifadesinde; “Yörem Gazetesi’nin dünkü sayısında yer alan Hüsnü Doğruoğlu’nun tekzip yazısını görünce çok şaşırdım. Çünkü; “Belediye başkanlığına aday olarak beni göstermezlerse parti binasına taktığım kombiyi vs. sökerim” dediğini partide bilmeyen, duymayan yoktur. Doğruoğlu’nun bu söylemleri karşısında o dönem İlçe Başkanımız olan Erkan Önen de kendisini defalarca ikaz ettiği gibi, ben de bu söyleminin yanlış olduğunu, diğer partiler tarafından bunun seçim malzemesi olarak kullanılabileceğini ve zor duruma düşebileceğimizi söyledim. Ama kendisi bunun üzerine inatla bir kez daha bunu tekrarlayarak, aday gösterilmediği takdirde kombiyi söküp alacağını belirtti. Hüsnü Doğruoğlu, zaman zaman konuşmalarında; ‘Elif gibi dimdik durmaktan’ bahseder. Kendisinin soyadı gibi doğru bir kişi olduğunu söyler. Ancak tekzip yazısında söylediği sözü inkar etmesi, ‘elif gibi dimdik durmaması’, ağzından çıkan sözü inkar ederek kendisi ile çelişkiye düşmesi beni oldukça şaşırtmıştır.” dedi.
Erkan Önen:
Yine o dönemin İYİ Parti İlçe Başkanı olan Erkan Önen de, Hüsnü Doğruoğlu’nun ‘akıl tutulması’ yaşadığını belirterek, şunları kaydetti: “Yörem’in dünkü sayısındaki tekzip metnini hayretle ve şaşkınlıkla okudum. Açıkçası o dönemi yakından bilen ve yaşanan tüm gelişmelere tanık olan birisi olarak, Sayın Doğruoğlu’nun ya akıl tutulması yaşadığını ya da sarf ettiği sözlerin ne kadar yanlış ifadeler olduğunu sonradan kafasına vurduğunu düşünüyorum. Ancak buna rağmen Doğruoğlu, bu konuda da yanlışlığını devam ettirme çabasındadır. Kişi ya ağzından çıkan sözlere dikkat edecek, ya da söylediği sözün arkasında adam gibi duracak. Yaptığı bu komik ve mesnetsiz konuşmaların yanlış olduğunu sonradan fark ederek, toplum önünde itibar kazanmak adına, ‘ben yapmadım etmedim’ demeyecek. Hele hele bunu hukuku yanıltarak hiç yapmayacak. O dönemin İYİ Parti İlçe Başkanı olarak, gerek parti içinde karşılaştığım ve gerekse de daha sonra çevreden çok sayıda kişiden duyduğum bu yanlış söylemler karşısında kendisini defalarca uyardım. Buna rağmen Sayın Doğruoğlu, doğru ve şık olmayan, bir siyasinin ağzına yakışmayacak bu ifadeleri maalesef her platformda rahatça ifade etmiştir. Sonunda onun bu açıklamaları haber konusu olmuş ve partimiz yıpranmıştır. Bununla da yetinmeyen Doğruoğlu, hatasını anlamak yerine bu kez de yazıyı kaleme alanı suçlama çabasına başvurmuştur. Haydi diyelim ki bu konuda siyasetteki geleceğin adına hukuken aklandığını düşünmüş olabilirsin ama peki ya toplum vicdanı ne olacak? Seçimler bitmiştir, atı alan Üsküdar’ı geçmiştir. Bugüne kadar 3 parti değiştiren deneyimli siyasetçi(!) Doğruoğlu’na tavsiyem, gazeteleri suçlamak yerine “Ben nerede yanlış yaptım” diyerek bunun hesabını kendisine sormalıdır. Seçim öncesinde yaptığı bu ölçüsüz konuşmaları ve karalama kampanyaları ile yanlış aday belirleme noktasındaki çabası nedeniyle kaybedilen seçimlerin en büyük sorumlusu olarak kamuoyuna açıklama yapmalıdır.”
Şaban Önen:
Söz konusu haberi kaleme alan YÖREM Gazetesi İmtiyaz Sahibi Şaban Önen ise, şu ifadelere yer verdi: “25 Ocak 2019 tarihinde “Aday gösterilmezsem kombiyi sökerim” başlığıyla kaleme aldığım yazı, önceki gün Bursa 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin vermiş olduğu tekzip kararı ile sonuçlanmıştır. Hakimlik, gerekçeli kararında Doğruoğlu’nun itirazını kabul etse de, maalesef bu konuda söz konusu haberle ilgili tarafıma hiçbir belge ve bilgi sorulmamıştır. Doğrudan bir kişinin beyanı ile “KESİN” bir karar verilmek suretiyle işletilen bu sürecin hukuki olmadığı kanısındayım. Kişilerin korunması gereken en büyük hakları olan savunma haklarının ihlal edilircesine ve basın özgürlüğüne adeta gem vururcasına alınan karar ile oluşturulan mağduriyetin kabul edilmesi mümkün değildir. Ancak bizler her şeye rağmen yine de Türkiye Cumhuriyeti Hukuku’na olan saygınlığımız neticesinde bir takım kararları yerine getirmek zorunda bırakıldık. Alınan bu kararın vicdanları sızlattığını üzülerek ifade etmek istiyorum. Ümit ediyorum ki, son günlerde toplumun büyük bir kesimi tarafından tartışılan hukuk sistemi, acilen yapılacak reformlarla adil bir yargılama döneminin başlangıcı olur.
Dün olduğu gibi bugün de haberimin altına imzamı atarım. Çünkü söz konusu kişi, haberde de yer alan ifadeleri başta mensubu bulunduğu siyasi parti çatısı altında birçok kez söylediği gibi, şahsıma ve YÖREM’in birçok yazarına da ağzından çıkanı ölçülemeyecek ve bir siyasiye yakışmayacak bu sözleri defalarca sarfetmiştir. Doğruoğlu’nun günümüzde maalesef kaybettiği siyasi itibarını ‘Yörem yalan haber yaptı’ algısı ile ortadan kaldırma ve prim kazanma çabası toplum vicdanında yer bulmamaktadır. Kamuoyuna saygıyla sunarım.”