Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Dünya Süt Günü’nde süt ve süt ürünlerinin insan sağlığı açısından öneminin yanı sıra toplumsal refaha katkısının altını çizdi. Yılmaz, Sütaş’ın “Çiftlikten Sofralara” entegre iş modeli ile AB Yeşil Mutabakat stratejisine uyumlu ve hazır olduğunu vurguladı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu’nun (FAO) öncülüğünde, her yıl 1 Haziran’da kutlanan “Dünya Süt Günü”, sütün insan sağlığı için önemini ve toplumsal yaşama katkılarını hatırlatmak için önemli bir fırsat sunuyor. Süt, insanoğlunun sağlıklı bir yaşam sürebilmesi için gerekli olan 10 dan fazla esansiyel besin öğesini doğal olarak içeren, en temel, en dengeli ve en besleyici gıdadır.
Yapılan her yeni araştırma süt ve süt ürünlerinin yararlarını ve her yaş grubuna sağladığı faydaları farklı yönleriyle ortaya koyuyor. Uluslararası Sütçülük Federasyonu tarafından Nisan 2021’de yayınlanan son rapor*; sadece sütte bulunan yüksek kaliteli biyoaktif proteinler, esansiyel amino asitler, esansiyel yağ asitleri, kalsiyum, fosfor, magnezyum, potasyum, iyot, çinko, süt şekeri ve B vitaminlerinden oluşan içeriği ile süt ürünlerinin, sağlıklı ve dengeli beslenmenin çok önemli bir parçası olduğunu vurguluyor. Üstelik bu besinlerin sütün içerisinde birlikte bulunmasının da sinerjik bir etki yarattığını belirtiyor. Rapor, süt ve süt ürünlerinin; kemik ve diş sağlığını, güçlü bir bağışıklık sistemini ve beyin hücrelerinin gelişimini desteklediğini, ayrıca yüksek tansiyon ve tip-2 diyabetin azalmasına da yardımcı olduğunu ifade ediyor.
“Süt bereketiyle de toplumsal refaha katkı sağlıyor”
Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Dünya Süt Günü vesilesi ile yaptığı açıklamasında; “Bu değerli gıdanın üretilmesi; çok çeşitli sektörler üzerinde ekonomik etkileri olan, kapsayıcı bir ekonomik faaliyettir. Süt; tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde birçok farklı alt sektörü harekete geçiriyor ve milyonlarca insana istihdam yaratıyor. Refahın geniş kitlelere yayılmasını sağlıyor.” dedi.
Yılmaz açıklamasına söyle devam etti; “Sütaş, sütçülüğe odaklanıp, bu alanda uzmanlaşıp büyürken, “Çiftlikten Sofralara” stratejisini benimsedi ve bunun sonucu olarak güçlü bir tedarik zinciri yapısına ulaştı. Gıda güvenliği bakımından önemli bir kapasite oluştururken, gıda güvenilirliği bakımından da çağın beklentilerini karşılayabilen bir örnek haline geldi. Diğer yandan Sütaş’ın iş modeli; yarattığı ekonomik sonuçlar, sosyal etkiler ve kapsayıcı niteliğiyle bir “Bölgesel Kalkınma Modeli” niteliğine ulaştı.
Sütaş Entegre Tesislerinin her biri; yem bitkileri ve konsantre yem üretiminden damızlık süt sığırı çiftliklerine, enerji üretiminden organik gübreye, yüzlerce süt ürününün üretilip, tüketicilerin sofralarına ulaştırılmasına kadar uzanan birer entegre tedarik zincir modeli özelliği taşıyor.”
Pandemi dönemi ile birlikte bir yandan gıdaların güvenilirliği, diğer yandan tarım ve gıda alanında yeterlilik konusu daha önemli hale geldi. Ayrıca doğanın, doğal kaynakların sürdürülebilirliğine yönelik önlemleri de artırmaya mecburuz. Bu gelişmeler karşısında, Avrupa Birliği sürdürülebilir gıda sistemleri oluşturmak amacıyla, “Yeşil Mutabakat – Çiftlikten Çatala” adını verdiği yeni stratejisini açıkladı.
Sütaş gıda güvenilirliği ve sürdürülebilirlik bakış açılarıyla uzun yıllardır ineklerinin beslendiği ottan, sofralara ulaşan süt ve süt ürünlerine kadar entegre bir şekilde yönettiği “Çiftlikten Sofralara” modeli ile AB’nin açıkladığı stratejiye uyumlu ve hazır durumda.
Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, açıklamasında bu konuya şöyle değindi: “Bitkisel üretimden başlayarak, biyogaz, enerji ve gübre üretimine kadar uzanan özgün iş modelimiz sayesinde, doğadan aldığımızı doğaya geri kazandırıyoruz. Bu döngüsel model sürdürülebilirlik çalışmalarımızın da temelini oluşturuyor. 45 yılı aşkın süredir doğal lezzetlerimizi ustalık ve uzmanlıkla üretmeye, toplumun sağlıklı beslenmesi için sütün iyiliğini ve bereketini yaymaya, yatırımlarımızla istihdama, ülkemizin kalkınma ve refahına katkıda bulunmaya devam ediyoruz.”