Canan Ekinci Yılmaz
Köylerde ve kasabalarda sabahtan akşama kadar süren bir adet vardı. Gelin sabah baba evinden alınır, damat evine alay eşliğinde getirilirdi. Zavallı gelin, kaputun üzerine gelin bebek oturtulup süslenmiş arabanın içinde saatlerce alayın sona ermesini bekler, acıkır, susar, tuvaleti gelir, yerinden kıpırdayamazdı. Bu arada araba birkaç metrede bir durur, önüne kurulan çilingir sofrasından içkiler içilir, ince sazlar eşliğinde oyunlar oynanır, arada kavga çıkar, arada havaya silah sıkılır ve bu yolculuk damat evine kadar sürerdi.
Telli duvaklı gelin köyden köye gelirken şarkılar türküler danslar eşliğinde iki köyün ahalisi eşlik ediyordu. At üzerindeki bu yolculuk belki bu kadar duraklamalı sürmüyordu.
Arabalı olanın ise saatler sürdüğünü biliyorum. Çünkü çocukluğumun Karacabey’inde görmüşlüğüm ve bu alaylardan çok korkmuşluğum var.
Bu adet şimdilerde büyük kentlerde de devam ettirilmeye çalışılıyor. Onlarca araçtan oluşan gelin alayı konvoyu olur olmaz her yerde duruyor, arabadakiler inip yolun ortasında çiftetelli oynuyor, sonra tekrar araçlara binilip yola devam ediliyor. Trafik mi aksamış, yol mu tıkanmış, ambulans mı geçecekmiş, polis mi gelecekmiş, hiçbirisinin umuru olmuyor.
Verdikleri mesaj şu: “Ben hâlâ kasabamdan çıkmadım, kafam hâlâ kasaba kafası!”
Metropol Alayları
Adetlerini trafiğin seyrek olduğu sokak aralarında yapsalar neyse de, bildiğiniz otobanda ya da bulvarda yolu kesip çiftetelliye başlıyorlar. Sıkıysa “Çekin arabanızı!” de. Silahlar bellerde hazır! Havaya sıkacağına sana sıkar, yoluna seke seke devam edersin.
Konvoydaki arabalara bakıyorsun, her biri dev gibi, belli ki gelin sağlam yere gidiyor. Lakin içindekiler pek sağlam ayakkabı değil. Görgü görenek, saygı, ince düşünce, sorumluluk gibi bir şeylerden haberleri yok. Parasının ve arabasının olması her kapıyı açar zannediyor.
Allah daha çok para ve daha güzel arabalar versin. Gözümüz yok.
Ama o arabalarla yolumuzu kesmeyin, o arabalarla arkamıza yapışıp sellektör yapmayın, o arabalarla emniyet şeridine girmeyin, o arabalarla zikzaklar yapmayın, o arabalardan dışarı çöp atmayın, o arabalardan dışarı silah sıkmayın, o arabaların ön koltuklarına, hatta bazen direksiyona çocuklarınızı oturtmayın, o arabalarınızı üç kişilik yeri kaplayacak şekilde park etmeyin, o arabalarınıza binince kendinizi dünyanın hâkimi olarak görmeyin.
Bu büyüklenmeler sadece sizin küçüklüğünüzün göstergesi, o kadar!
Hadi onlar kendilerini dev aynasında görüyor da, bunun yanlış olduğunu ve suç işlediklerini söyleyecek emniyet güçleri nerede? Yaz cezayı, bağla araçları! Düğün alayı düğüne metrobüsle mi gider, metroyla mı gider, yürür mü bilemem…
Sevgili gençler, siz evleniyorsunuz diye biz niye yarattığınız gürültü kirliliğinden başlayarak her türlü kahrınızı çekelim? Biz sizin adınıza mutlu olur, size de mutluluklar dileriz, o kadar. Tepemizde davul çalmayın!
Yoksa biz de “Sizin gelin alayınıza da, alayınıza da!” diyerek davul çalmaya başlıyoruz.
Bu akılsız cenahın kendi hayatını tehlikeye attığı yetmiyor, trafikteki herkesi riske atıyor. Bırak trafiği, yol kenarında kendi halinde yürüyenin, dükkân önünde tembel tembel oturanın bile canına kast ediyor.
Durup durup otoyollara ve köprülere zam yapacağınıza şu kendini bilmezlere bir el atıverin. Dev gibi araba alacak kadar paraları varsa insan gibi davranmayı da parayla öğrensinler. Medeniyeti öğrenene kadar bir daha, bir daha, bir daha ceza ödesinler…