Mustafa Arı
Görev icabı yurt dışında çok bulundum. Almanya’da yaşayan 3 milyondan fazla vatandaşımız var. Çoğu orta Anadolu’dan, ekilecek toprağın yetersiz olması, çalışılabilecek iş ortamının bulunmaması, Anadolu insanını gurbet ellere mahkum etmiştir.
Gurbet ellerde, oradaki ortama uyum sağlamak, ağır yaşam koşulları, tamamen kendi kültüründen uzak farklı gelenek ve göreneklerine alışmak zordur. Nereden bakarsak bakalım, ne yaparsak yapalım, nasıl yaşarsak yaşalım, gurbet bir çileden ve bir özlemden başka bir şey değildir.
Halk arasında Almanya’da yabancı Türkiye’de “Almancı” denilerek maalesef hor görüldüler. Ekmek parası uğruna yurt dışında çalışmış, kimisi dönmüş, kimisi dönememiş… Oraya uyum sağlamaya çalışırlar ama çoğu uyum sağlayamamıştır.
Onlar ülkemize döviz kazandırdılar. Gurbetçilerimiz her zaman fakire fukaraya, akrabasına, komşusuna, köylüsüne yardımcı olmuşlardır. Özürlüye tekerlekli sandalye, çeşmesine su, camiye, okula yardım etmişlerdir. Gurbetçilerimiz mutlaka bir yaraya merhem olmuşlardır.
Almancı’nın en güzel hediyesi çikolatasıdır, girmediği bir hane kalmamıştır.
Ah gurbetçim; anasıyla, babasıyla bir ömür gurbet ellerde kaldılar. Kimisi döndü kimisi bir nesli bıraktı Almanya’da. Memleket özlemleri hiç bitmez ama günümüzde artık memleket, insanın doğduğu değil, doyduğu yere dönüştü.
Denilir ki: Gurbet uzaktır geri dönülmez. Alın yazısı kaderdir sırrına erilmez. Dertli insan merttir kolay yenilmez.
Gurbeti yaşayamayan anlayamaz. Gurbet, insana hayatı öğretiyor ve kişiliğinin oluşumunda etkisi büyük oluyor. Çalışırsın izine gidebilmek için para biriktirirsin, İmkanların yeterse yılda bir kez gidebilirsin. Bedenin ne kadar uzak olsa da kalbin daima sevdiklerinin yanındadır. Öylesine zorluklar yaşanıyor ki, yeni ortama uyum sağlamak, yaşam koşulları, tamamen kendi kültüründen uzak farklı gelenek ve göreneklerine alışmak zordur.
Yaz mevsiminde 4 kişilik bir aile için uçak parası 2000€ dur. Birde yanına harçlık alacaksın. Sevdiklerinle buluşmanın bedeli 5000€ dur. Senede aileni bir kere görürsün. Bazen gidemediğin yıllar olur. Çalıştığın yerin izini 3 veya 4 haftadır. Eşin ve çocukların izini bazen uymaz, ayrı zamanlarda gidilir. Kardeşlerini, ananı babanı sevdiklerini koskoca bir yılda bir kere görür doyamazsın.
Türkiye’ye gitmene bir kaç ay kala günler geçmek bilmez. Gidince bitmesin yavaş yavaş geçsin günler istersin. Dualar edersin. Senelerce giderler gelirler. Her yıl ailelerden ayrılırken bir yanları ölür. Gelirken heyecandan dönerken ömürlerinden hep bir yanları eksilir.
Gelecekleri zaman ailesi karşılamaya gelir sevinçle evlerde bayram havası olur. Yolcu ederken cenaze evine döner. Kimselerin yüzü gülmez herkes ağlar. Bu şekilde geçer bir gurbetçinin ömrü. Sonra da bir bakarsın bir uçak iner ailesi gelir ve cenazesini alır. Gülerken heyecanlı beklenen misafirin ağıtlar yakılarak karşılanır.
Kimsesiz biri gibi bir uçağın altında bir eşya gibi getirilir. Sevenlerine ve vatanına…
Kısacası Gurbet yarı ölümdür. Gurbetteki birçok kişinin kendine has yaşadığı acı tatlı olayları vardır. Aslında hayatı anlamak için gurbeti yaşamalı ki değerini bilmediklerimizin kıymetini daha iyi anlamalı ve onlara sahip olmanın mutluluğunu yaşamalı.
Rabbim Almanya’da ve dünyanın dört bir yanında ölenlerimize rahmet, kalanlara da sağlıklı ömürler versin.