Dündar Özseçen
22 Ekim Cuma günü gazeteniz YÖREM’in manşetinde, Karacabey’in üye bazında en büyük sivil toplum örgütü olan Ziraat Odası Başkanı Sayın Erhan Erdem’in, “TİGEM arazileri sanayicilere verilmesin” diye bir açıklaması vardı. Bu haklı haykırışa katılmamak ve destek vermemek aklın yolunu kesmek olur düşüncesindeyim.
Bu açıklama aslında feryattır. Karacabey çiftçisinin yıllardan beri kenarda köşede fısıltılar şeklinde kendi aralarında konuştuğu ama bir türlü muhatabının ortaya çıkıp kabullenilmeyen kanayan yarası haline gelmiş bir konudur. Çünkü TİGEM arazileri halkın malıdır. Cumhuriyet kurulurken TİGEM arazileri ve onun üzerindeki tasarruflar, Türk köylü ve çiftçisine hizmet için ayrılmıştır. Bugüne kadar da Türk çiftçi ve köylüsüne büyük hizmetleri olmuştur ve şüphesiz bundan sonra da olacaktır.
Ancak son yıllarda topraksız tarım yapmaya çalışan, toprağı icar bedeli ödeyerek sağlayan çiftçilerimize TİGEM arazileri verilmez oldu. Şimdilerde bazı sanayiciler, “Mademki topraklar ihale usulü kiraya veriliyor, bizlerde ihale şartlarını yerine getirip toprakları kiralayalım” düşüncesi ile hareket etmekteler. Bu durum ise TİGEM topraklarının işletmesinin amacından uzaklaşmasına sebep olmuştur.
Yasalar karşısında ve her şartta her Türk vatandaşı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yaptığı ihalelere şüphesiz katılma hakları saklıdır. Ancak! Var olma amacı Türk çiftçisi ve Türk köylüsüne hizmet etmek olan TİGEM’in, arazilerini kiraya verirken de bu durumu göz ardı etmesi gerekir. Kaldı ki bölgemizde Hara yerlerini kiralama yoluna giden firmaların yani sanayicilerin hammadde üretimini bölge çiftçisi zaten tedarik etmektedir. Karacabey’de sanayicinin çiftçinin ekmeğine göz koymasına hiçbir sebep yoktur.
Karacabey çiftçisi sanayicinin üretim ihtiyaçlarını zaten fazlasıyla sağlıyor. Sanayicinin bu yerlerde tarım yapmak istemesinin altında başka bir takım bizim anlayamadığımız süreçler olabilir. Onun için Sayın Erhan Erdem’in gündeme getirdiği bu konunun Karacabey ve bölge çiftçisinin haklarını korumak bakımından son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Unutulmasın ki, sivil toplum örgütleri bu günler için vardırlar.
Fakat yeri gelmişken hatırlatmak isterim; TİGEM arazilerinin sanayiciye kiralanması ne kadar yanlış ve bölge tarımı açısından tehlikeli ise, bu arazilerin çok büyük parseller halinde şartları taşıyan büyük çiftçi dediğimiz kişilere kiralanması da bir o kadar yanlıştır.
Karacabey çiftçisi toprak fakiridir. 50, 100 hatta 20, 30 dönümlerde ekmek mücadelesi vermektedir. Onun için sanayici için verilen mücadele ile birlikte bu arazilerin parsellerinin küçültülerek küçük çiftçinin karşılayabileceği şartlar oluşturulmalı ve topraksız bölge çiftçisinin hizmetine sunulmalıdır. O zaman belki bugün Karacabey’de kiralık arazilerin kiralama bedellerinin oluşmasına öncülük eden Hara yerleri, icar fiyatları üstünde bu kadar öncü kuvvet olmaz.
Her şey para değildir. Bugün bu toprakları ekip diken, hem kendi karnını doyurma hem de milletin karnını doyurma mücadelesi veren kahraman ve üretken Türk tarım emekçilerini küstürüp tarımdan uzaklaştırmayın. Tigem’deki bu uygulama devam ederse, çiftçinin tarıma havlu atması kaçınılmaz olur. Bunun önüne geçemeyiz. Onun için iyi düşünüp, iyi yorum yapma zamanıdır.
Bugün her türlü olumsuzluğa rağmen ayakta durmaya çalışan çiftçimizin kazandığı üç kuruş paraya göz dikilmesin. Erhan Başkan’ın ve Ziraat Odası’nın bu konuda vereceği her türlü mücadelede onların yanındayız. Unutmayın ki hak verilmez alınır. Bu konuda siyasetçiler de hamasi nutukları bırakıp Ziraat Odası Başkanı’na gereken desteği vermelidirler.