Modern çağın sunduğu imkan ve kolaylıkların artmasıyla her geçen gün daha az hareket eden toplumların oluştuğunu belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uz. Dr. Ali Şahabettinoğlu, hareketsiz hayat ve dengesiz beslenmenin omurgayı zorlayarak bel ve boyun fıtığına sebebiyet verdiği söyledi.
Vücudun yükünü sadece omurganın taşımadığını belirten uzmanlar, omurga boyunca uzanan boyun, sırt, bel ve karın kaslarının da çok önemli olduğuna dikkat çekti. Hareketsiz yaşayanlarda kasların yeterince güçlü olmamasından dolayı vücut ağırlığının omurganın üzerine ilave yük getirdiğini, bu yükün disklerin üzerine binerek fıtığa sebep olduğu ifade eden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uz. Dr. Ali Şahabettinoğlu, “Son dönemde insanların daha az hareket etmeleri, zamanlarının çoğunu bilgisayar veya televizyon karşısında geçirmeleri yüzünden omurgayı destekleyen kaslarda kuvvet ve esneklik kayıpları gelişiyor. Bu durum da omurgayı oluşturan kemikler ile bu kemiklerin arasında yer alan ve ‘disk’ adı verilen kıkırdaklara gereğinden fazla yük binmesine ve ufak bir zorlanmayla bile mekanik problemlerin gelişmesine sebep oluyor. Maalesef bel ve boyun ağrıları eskiden yalnızca ağır işlerde çalışanların yada yaşlıların sorunu iken, artık her yaşta kişide karşılaşabiliyoruz.” dedi.
Ancak unutulmaması gereken ağrının bir hastalık değil, bir belirti olduğunu vurgulayan Şahabettinoğlu, “Öncelikle ağrının sebebi tespit edilmelidir. Çünkü tedavide başarıya giden yol her şeyden önce doğru teşhisten geçer. Her bel ağrısı bel fıtığı anlamına gelmez. Hatta var olan bir bel fıtığının bile bazen ağrıdan sorumlu olmadığı durumlar vardır. Bel fıtığını taklit eden pek çok hastalık vardır. Basit bir spor yaralanmasından romatizmaya, enfeksiyon hastalıklarından kansere ve bel kaymasına kadar birçok hastalık bel veya bacak ağrısıyla seyredebilir. Doğru teşhis koymak için hastanın hikayesinin iyi dinlenilmesi ve detaylı bir fizik muayene ile ayırıcı tanı için laboratuvar tetkikleri ve görüntüleme yöntemlerinin birlikte değerlendirilmesi gerekir.” diye konuştu.
Sağlık gibi önemli bir nimetin kıymetini maalesef çoğu zaman onu kaybettiğimiz de anladığımızı ifade eden Şahabettinoğlu, “Fakat sağlık bir kez kaybedildiğinde tekrar kazanılması çok zor olmaktadır. Bu yüzden öncelikle hastalanmamaya çalışmalıyız. Sağlıklı bir bel hayal değildir. Hem kuvvetli hem de esnek kaslara sahip olmanın hareketlilikle mümkündür. Yapılan fiziki muayene ve tetkiklerin incelenmesi sonucunda ağrıların sebebi bel fıtığı ise hastaların yüzde 98 ile 99’u ameliyatsız tedavi olabilir. Ameliyat, yüzde 1 ile 2 hastada ayaklarda ilerleyen güç kaybı, idrar ve büyük abdest kaçırma veya ameliyatsız tedavilere cevap vermeyip şikayetleri ilerleyen hastalarda gereklidir. Diğer hastalar ilaç, egzersiz ve fizik tedavi gibi yöntemlerle tedavi edilebilir. Fizik tedavi yöntemi olan manuel (elle) tedavi ile bel fıtığı olan hastaların yüzde 98’ inde başarılı sonuçlar alınmaktadır. Elle tedavi de, rahatsızlığın olduğu bölgeye bir takım bastırma, germe, döndürme manevraları uygulanmaktadır. Tedavi 2 ile 8 seans aralığında sürmektedir.” şeklinde konuştu.