Mustafa Arı
Haya; utanma, çekinme, edep ve mahcubiyet gibi manaları ifade eder. Bazı duygular vardır ki, günah ve ayıp sayılan şeyleri yapmamıza engel olur. Onlardan birisi de haya duygusudur. Haya, ahlaklı ve onurlu bir hayatın anahtarıdır.
Haya, kişiye manen ve maddeten ilerleme yollarını gösterir. İnsan; pek çok kötülüklerden, insanlardan utandığı için vazgeçer. Bir insanda hayanın var olması ve gelişmesi ve devamı imana bağlıdır.
Peygamberimiz: “Haya imandandır” buyurmuş. Hayanın imanın şubelerinden birisi olduğunu bildirmiştir. Hayası olmayan bir kimsenin, “Benim kalbim temizdir” demesi asılsızdır.
Ümmetinin daima Allah’tan utanmasını arzu eden Peygamberimiz ashabına: “Allah’tan gereği gibi utanınız” buyurmuştur.
Filozof Aristo’ya sorarlar: “Kadınlarda en çok hoşa giden şey nedir?”
Aristo: “Utandığı zaman yüzünde meydana gelen kızartıdır” cevabını verir.
Utanmayan insandan her şey beklenir. Çünkü insan şerefiyle yaşar, hayaya ihtiyacı vardır.
Haya perdesini kaldıranlar, iffet örtüsünü yırtan insanlardan utanmazlar.
Şair der ki: “Gecelerin sonundan korkmuyorsan, her isteğini işle, utanmıyorsan. Dünyada ve yaşayışta hayır kalmaz. Hayayı ortadan kaldırırsan.”
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, günümüz insanlığının içine düştüğü durumu şu dizelerinde ne kadar güzel ifade etmiş:
“Haya sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki her yerde…
Ne çirkin yüzleri örtermiş meğer bir incecik perde!”
Peygamberimiz, “İmanın altmış yetmiş şubesi vardır, o şubelerin en üst derecesi olanı (La ilahe illallah) sözüdür. En aşağısı da yoldan gelip geçenlere eza verecek şeyleri gidermektir. Haya da imandan bir şubedir.” Her türlü kavga ve gürültünün sebebi hayasızlıktır.
Peygamberimiz, Hz. Osman’a özel bir değer vermiş. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’i rahat bir vaziyette karşıladığı halde Hz. Osman geldiğinde hemen toparlanmış; bunun sebebi sorulduğunda ise; “Meleklerin bile haya ettiği kişiden haya etmeyeyim mi?” diyerek cevap vermiştir.
Utanma duygusunu kaybedenler hem dünyada, hem ahirette her türlü bela ve tehlikelere düşerler. Haya duygusu en güvenli sığınaktır. Mümin, her durumda hem Rabbine karşı kulluğunda hem de insanlar arası iletişiminde haya üzere olmalıdır ki imanın da olgunluğuna ulaşabilsin.
Unutmayalım ki kalp, göz, kulak, dil ve el, hayalı olmadıkça bunların sahibinin hayalı olması mümkün değildir. Kalbin hayasızlığı nifak, riya ve samimiyetsizliktir. Gözün hayasızlığı harama nazar edilmesidir. Dilin hayasızlığı, gıybet, iftira gibi günahların işlenmesidir. Elin hayasızlığı, harama el uzatmaktır. Kulağın hayasızlığı, harama kulak vermek, insanların mahremiyetlerine muttali olmaktır.