Saadet Partisi Karacabey İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, yaptığı basın açıklamasında gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Erbakan Haftası kapsamında geçtiğimiz günlerde Genel Merkez tarafından gerçekleştirilen anma programının toplumdaki yankılarına değinen Koçak, “Bu programın şüphesiz en büyük önemi siyasette uzun zamandır görülemeyen bir tablonun ortaya çıkmasına vesile olmasıdır. Tüm siyasi partilerin bir araya gelebildiği böyle bir atmosferin oluşmasını, ülkemizin geleceği adına çok önemli görüyoruz. Bu anma programı ile görüldü ki; bu ülkenin insanlarının bir arada kardeşçe yaşayabileceği bir Türkiye’nin inşası hepimizin arzusudur. Düşmanlığın, kutuplaşmanın, kamplaşmanın ve kavganın bu denli arttığı bir süreçte bunun başarılması tarih ve insanlık vicdanında muhakkak karşılık bulacaktır.” dedi.
İktidarın yanlış adımları nedeniyle tarımı dışa bağımlı hale getirdiğine değinen Koçak, “2020 yılında pamuk ekim alanları yüzde 40 azaldı. Bu, son 30 yılın en düşük değeri, 353 bin hektar gerileme oldu. 962 bin ton pamuk ithalatı için 1,5 milyar dolar döviz ödemek zorunda kaldık. Hangi politikalar ile bunu başardınız?” diyerek tepkisini dile getirdi.
Geride bıraktığımız 28 Şubat postmodern darbesinin 24’üncü yıldönümü hakkında da açıklamalar yapan Koçak, “Mağduriyetler tamamen ortadan kaldırılmadan 28 Şubat ile hesaplaşmak mümkün değildir. 28 Şubat süreci sebebiyle okullarını geç bitiren 35000 hanım kardeşimiz, KPSS’ye giremiyor. Bu hususun adalet çerçevesinde çözülmesini önemli görüyor, 28 Şubat sürecinin siyasi partiler için kendi meşruiyet zeminleri kurmak adına kullandıkları bir vesile olmaktan çıkartılıp, 28 Şubat’la gerçekten hesaplaşıldığı bir süreç olarak tarihe geçmesini temenni ediyoruz. 28 Şubat’ların tekrar etmemesi, o dönenim aktörlerinin veya varislerinin yapılan hataları görüp kabullenmeleri ve bunu itiraf etmeleri ile mümkün. Siyasetçiler, medya mensupları, STK temsilcileri başta olmak üzere herkes üzerine düşeni almalı. Bir daha böyle bir kalkışma bütünüyle zihnimizden çıkmadan kâmil manada huzur bulamayız kanaatindeyiz.” ifadelerini kullandı.
Yaklaşık bir yılı aşkın bir süredir devam eden koronavirüs salgını süreci ile ilgili alınan normalleşme kararlarını da değerlendiren Koçak, “İnşallah alınan kademeli normalleşme kararları ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olur. Yaşadığımız pandemi sürecinin getirmiş olduğu ekonomik ve sosyal bunalım bir nebze azalır. Özellikle pandemi tedbirleri kapsamında çok ciddi zarar gören sektörlerimiz olan; servis şoförlerimiz, kırtasiyelerimiz, lokanta ve kafelerimiz gibi işletme sahibi kardeşlerimiz bu süreçte nefes alabilirler. Temennimiz; süreç içerisinde desteksiz kalan ve ne yapacağını bilemez durumda adeta entübe olan esnaflarımız kendilerini toplarlar. Çünkü bu tür sektörler iş yaşamının bel kemiğini oluşturan sektörlerdir.” dedi.
İktidarın eğitim ile ilgili normalleşme kararlarının tatmin edici olmadığını belirten Koçak, partilerinin konu ile alakalı önerilerini şöyle kaydetti: “Okulların açılması ne kadar çok aksarsa, öğrenme kaybı da o kadar büyük olur. Bu nedenle önümüzdeki süreçte acil olarak okulların güvenle açılabilmesi için gerekli koşulları en kısa sürede sağlanmalıdır. Önceliğimiz çocuklar ve öğretmenler dâhil, herkesin sadece sağlığını korumak için yaşantısını kısıtlamak değil; sağlık ve günlük yaşam arasında en uygun dengeyi kurmak olmalıdır! Okulları güvenli bir şekilde açtıktan sonra, okulların kapalı olduğu dönemin öğrenme kayıplarını tespit etmek, çocukların bu süreçte kaybettikleri sosyal ve duygusal sağlığı yeniden temin etmek, ek eğitim yaklaşımlarıyla eşitsizlikleri gidermek için gerekli tedbirleri alarak kaybı telafi etme çabasına odaklanmak, öncelikli amaç olmalıdır. Okulları yeniden açmak, normale dönmek olarak düşünülmemelidir. Zira ortada tam bir yılını kaybetmiş milyonlarca çocuk var. Bu nedenle; önümüzdeki süreçte eğitim öğretim alanında sadece öncekinden farklı değil, eğitimi bütünü ile alarak bir acil eylem planı hayata geçirilmelidir.”
Meclis’e gelmesi beklenen Adalet Reformu hakkında açıklamalar yaparak sözlerini sürdüren Koçak, “Zihniyet değişmeden, sadece kanunları, nizamları, tüzükleri değiştirmek bir mana ifade etmiyor. Esas mesele yaklaşımda, zihniyette, iş tutuşta. Eğer bunlar sağlanmazsa sadece kâğıt üzerinde bir takım ifadeleri dile getirerek hiçbir konuyu düzeltemezsiniz. Adalet bunun başında gelir. Adalet fikri ve düşünce hürriyetini korumaya matuf olmalıdır. Adalet haksızlıklar karşısında mazlumun yanında olmalıdır, iktidarın değil. Aslında demokrasilerde adalet, iktidarı elinde bulunduranlara karşı mazlumları koruyacak bir mekanizma olarak karşımıza çıkmaktadır. Yoksa tahakküm edeni koruyan bir adalet anlayışı huzuru ve barışı tesis edemez.” değerlendirmesinde bulundu.
Ekonomide yaşanan sorunlara da değinen Koçak, “Ekonomi denildiği zaman ısrarla içinde bulunduğumuz sıkıntının reçetesi olarak üretim, üretim, üretim demekten vazgeçmiyoruz. Hiçbir ülke üretmeden zenginleşemez. Hiçbir ülke kendi insanının tamamına iş bulmadan o ülkede sağlıklı bir ekonomi alt yapısı vardır denemez. Yaşadığımız tabloyu tek bir somut örnekle izah etmek istiyorum. Trabzon’da işletmesi iflas eden bir kardeşimiz, ‘Namuslu bir şekilde battık, lebalep batırıldık’ diyerek derdini iktidara anlatmaya çalıştı. Bugün milletimiz lebalep borç batağının içerisinde. Bugün milletimiz lebalep geçim sıkıntısı ile boğuşmakta. Bugün milletimiz lebalep gelecek kaygısı ile yaşamakta. Ama yönetenler sadece lebalep dolan kongre salonlarına odaklanmış milletin derdinden, sıkıntısından kopmuş durumda.” dedi.
Başkan Koçak, “Milletin fakirlikten pazarlarda akşamları atılanları topladığı, insanların geçim sıkıntısı sebebiyle canına kıydığı, işsizliğin zirve yaptığı, gençlerin gelecekten ümidini kestiği, her dört gençten üçünün yurt dışında yaşamayı hayal ettiği, her geçen gün beyin göçü verdiğimiz Türkiye’mizde gerçekler can yaktıkça, millete hayal satmaya çalışıyorlar. Hayal kurmak elbette çok güzel bir şey ama gerçeklerden koparak, hayal satmaya kalkarsanız orada durun bir dakika deriz. Asıl meselelerimizi ıskalayarak günü kurtarmaya matuf söylemler kimsenin karnını doyurmuyor, milletin derdine derman olmuyor.” ifadelerini kullandı.