İsmail Hakkı Özsarı
Orman içindeki bir otelde “İş Hayatında Rekabetin Yolları” konulu seminer düzenlenmiş.
Seminere katılan Amerikalı bir iş adamı ile Japon iş adamı dinlenme arasında ormanda gezintiye çıkmışlar. Dolaşırlarken bir ara duydukları vahşi sesle irkilirler. Dönüp arkalarına baktıklarında, aç bir aslanın üzerlerine doğru koşarak geldiğini görürler.
Her ikisi de tabana kuvvet hızla kaçmaya başlarlar. Kaçarlarken bir ara Japon iş adamı yere çömelir. Çantasından bir şeyler çıkarmaya başlar. Bu arada Amerikalı hızla koşmaya devam eder. Japon’un ne yaptığını merak eden Amerikalı geri dönüp baktığında gözlerine inanamaz.
Japon işadamı, aç aslanın hızla üzerine yaklaşmasına rağmen, çantasından spor ayakkabılarını çıkarmış giymeye çalışıyor. Bunun üzerine Amerikalı “O spor ayakkabılarını giyerek aç bir aslandan daha hızlı kaçabileceğini mi zannediyorsun?” der.
Spor ayakkabılarını giymeyi başaran Japon da yerinden fırlayarak hızla koşmaya başlar ve sonunda Amerikalı iş adamını önce yakalar sonra da geçer.
Amerikalı’nın gerilerde kaldığını ve onlara yem olmak üzere olduğunu gören Japon Amerikalı’ya dönüp şöyle der: “Evet bu spor ayakkabılarımla aç bir aslandan daha hızlı koşamayabilirim ama senden daha hızlı koşarım!..”
Şimdi bu öyküden; bir Japon’a güvenerek asla tehlikeli ormanlarda dolaşma, diye ders çıkaranlar olabilir.
Ama asıl çıkarılması gereken ders; ancak farklı şeyler yaparak farklı sonuçlar alabilirsiniz. Önde olmak için bizi öne geçirecek farklara sahip olmamız gerekir.
Rahmetli Babamdan duyardım, Rahmetli Dedem oğullarına şu öğüdü verirmiş: “Başkaları buğday ekiyorsa, siz ayçiçeği ekin. Başkaları ay çiçeği ekiyorsa siz buğday ekin.”
Yani başkalarından faklılık yaratın. Ancak öyle başarılı olabilirsiniz.
BENİ BU ADAM DEVİRECEK
Theodor Herzl 2 Mayıs 1860´ta Macaristan da doğmuştur. Annesi ve babası Yahudi’dir. 1878 yılında Avusturya’ya göç etmiş olup, Viyana´da hukuk tahsili yapmıştır. T. Herzl hem Yahudi geleneklerine sıkı sıkı bağlı hem de, Alman kültürüne hayrandır. Yaşadığı dönemde Avrupa´da çok şiddetli Yahudi düşmanlığı hüküm sürüyordu. Çünkü Avrupalılar İsa Mesih´in çarmıha gerilerek öldürülmesinden, Yahudileri sorumlu tutuyorlardı. Bilhassa Viyana Yahudilere karşı en tutucu merkezlerden biriydi.
Baskınlara daha fazla dayanamayan T.H. Viyana’dan sonra Paris´e yerleşti. Burada Yahudi halkının meseleleriyle daha yakından ilgilenmeye başladı. Kafasında tek bir düşünce vardı. “Artık Yahudi Devleti’nin kurulması zamanı gelmiştir.” Bunun için de o tarihten itibaren düşüncelerini yazmaya başladı. Bu düşünceler zamanla kurulacak olan İsrail Devleti’nin temel ilkelerini oluşturur. T. Herzl, Yahudilerin ekonomik gücünün her kapıyı açacağına inanıyordu. İsrail Devletini kurmak için kafasında tasarladığı yer Filistin topraklarıydı.
O zamanlarda Filistin toprakları Osmanlı Devleti´nin idaresindeydi. Osmanlı Sultanı 2. Abdühamit´in karşısına çıkmak için İstanbul´a geldi. Osmanlı Sultanına şu teklifi yaptı: Sultan´ın Yahudilerin Filistin, topraklarına dönmesine müsaade etmesine, karşılık, Osmanlı Devleti’nin tüm borçları ödenecek ve dünyadaki tüm Yahudilerin iktisadi olanakları Osmanlı’nın emrine sunulacaktı. Ancak, Herzl hiç beklemediği bir cevapla karşılaştı. 2. Abdülhamit şöyle der: “Herzl, bu konuda bir adım daha atmamalıdır. Ülkenin bir taşını dahi satmam. Çünkü o benim malım değildir, halkımın malıdır. Onun hiçbir parçasını boşaltmam. Yahudiler ancak, Osmanlı parçalanırsa Filistin topraklarını alabilirler. Canlı beden üzerinde ameliyat yaptırmayız.” Aldığı bu cevap karşısında şaşkına dönen Theodor Herzl Sultan’ın huzurundan çıkarken 2. Abdulhamit, Başkatip Tahsin Paşa´ya dönerek, “Göreceksin, beni bu adam devirecek, eğer o devirmezse beni kimse deviremez!” demiştir.
Sonuçta Selanikli Yahudi dönmeleriyle birlikte Masonlar 2. Abdülhamit´in tahttan indirilmesinde çok önemli rol oynarlar.