Mustafa Arı
İslam’ın ilk emri oku diye başlar. Yeryüzünde en çok okuması gereken Müslümanlar olması gerekirken maalesef en az okuyan Müslümanlardır.
Bir ülkenin geleceği o ülkenin eğitimine bağlıdır. Victor Hugo: “Bir okul fazla yapın bir hapishane kapatmış olursunuz.” Einstein: “Bir ülkenin geleceği o ülkenin eğitimine bağlıdır” diyerek okumanın önemine işaret etmişlerdir.
Millet olarak çok konuşur ama az okuruz. Konuştuklarımız kitabi kültüre uymuyorsa boş konuşmuş oluruz.
Sadi’nin bir sözü aklıma geldi. “Bilgisiz insan davula benzer içi boştur, ama sesi çok çıkar” Günümüzde okumanın yerini seyretme almıştır. Günümüz gençliği diploma için mi yoksa meslek için mi okuyor?
İnsanlar kıyafetlerine göre, kitaplar ciltlerine göre değerlendirilirse yanılırız. Biz kitapla ilgilenen insanlara değer vermiş bir milletiz. Önce Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’i okumalıyız. Peygamber Efendimiz: “İlim ve hikmet müminin kaybolmuş malıdır nerede bulursa onu alınız” buyurmuştur, İlim ve hikmet insanın ufkunu açar. Hikmet faydalı ilim demektir.
İnsan vücudu su ile temizlendiği gibi İnsanın aklı da ilimle temizlenir. Sadi’nin gülistan adlı eserinde; Aynı dut yaprağını kurt yiyor İpek oluyor. Arı yiyor bal oluyor. İnek yiyor süt oluyor. Bunlar bile Allah’ın varlığına delildir. Bunları anlayabilmek için yaratıcıyı tanımaya değer.
Çünkü akıl gibi iyi mal, iyi huy gibi bir dost, edep gibi miras, ilim gibi şeref bulunmaz.
İlimle uğraşanlara değer ve kıymet vermek gerekir. Hz Ali: “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.” der. Şair Nabi: “Etme Ar, öğren oku ehlinden, her şeyin ilmi güzel cehlinden” demiş. Peygamber Efendimiz: “Dünyayı isteyen ilme sarılsın. Ahireti isteyen ilme sarılsın. Hem dünya hem ahireti isteyen yine ilme sarılsın.”
Bu sözler, bizlerde ne kadar etkisini gösteriyor acaba!
Arabamıza gösterdiğiniz ilgiyi, evimizin eşyasına gösterdiğimiz ilgiyi, maçlara gösterdiğimiz zaman kadar acaba Kur’an okumaya zaman ayırabiliyor muyuz?
Hristiyan Alim olunca dinden çıkar. Müslümanlar ise cahil olunca dinden çıkar yine Hristiyanlığın kapısında sormadan inan yazar. Müslümanlıkta ise sor ondan sonra inan yazmaktadır.
Allah bizi görüp gözettiğine göre: Ben nasıl yalan söylerim, nasıl yanlışlık yaparım demeliyiz.
Öncelikle Dinimizi iyi öğrenmeliyiz. İnsan bildiklerini aktarmalı, bilmediklerini ise araştırmalıdır. Anne-babalar çocuklarını dünyadaki tehlikelerden korur. Alimler ise hem dünya hem de ahiret ateşinden korurlar.
İslam’ın ilim anlayışı insanlığa hizmet etmektir. Yüce Kitabımız ne buyuruyor: “İyiliği emretmek kötülükten vazgeçirmeye çalışmak” vazifemiz olmalıdır.
Sonra gençlerimizi iyi yetiştirmeliyiz. Muhammed İkbal Ne güzel söylemiş: “Yol kesenler Kur’an’la tanışınca yol gösterici oldular.”
Eğitimin iki gayesi vardır; 1-Bilgi sahibi olmak, 2-Terbiye.
Çocuklarımızı iyi terbiye etmeliyiz. Çocukların eğitimi ile ilgili olarak şunları hatırlatalım.
Neler zuhur eder o yavrucuktan, Nebiler fışkırır kuru topraktan, Gel bu istidadı körletme, Emanetullahtır sakın kirletme, Yedirmekle giydirmekle iş bitmez, Zatındaki hüviyeti geliştir, Alemlere rahmet için insan yetiştir.
Unutmayalım ki: Allah katında iyi bir kul olmak bilgi ve eğitimle sağlanır.