Saadet Partisi Karacabey İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, yaptığı basın açıklamasında gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Koçak, açıklamasına Bursa ve İstanbul’da gerçekleşen sel felaketine değinerek başladı. Hayatını kaybedenlere Allah’tan (cellecelaluhu) rahmet dileyen Koçak, yakınlarına ise sabırlar diledi.
Yağmurun, Allah’ın kullarına bir bereket vesilesi olduğunun altını çizen Koçak, yağmuru felakete dönüştürenin ise rant hırsı olduğunu kaydetti. İklim değişikliklerinin insanların etkisi olmadan düşünülemeyeceğine vurgu yapan Koçak, “Bu sel felaketi çarpık yapılanmanın şehrin ranta kurban edilmesinden dolayıdır. İstanbul ve Bursa şehirleşmede örnek olması gerekirken, estetiği bozulmuş hale gelmiştir. Cenab-ı Hak bizi başka felaketlerden uzak tutsun.” dedi.
Koçak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘İslam ekonomisi’ çıkışını değerlendirerek, “Faiz, bir dünya gerçeği diyenler şimdi, ‘İslam ekonomisine’ geçelim diyor. Salgın sürecinde milleti faizli kredilere kim mahkûm etti? Bunun cevabını öğrenmek istiyoruz. 920 bin kişi hayatında ilk kez ihtiyaç kredisi kullandı. Bu şartlarda çıkıp İslam ekonomisine geçmemiz gerekiyor demenin mantığı nerede. Bir şeyin başına İslam ekleyince İslam olmaz.” tepkisinde bulundu.
Hafta sonu YKS’ye girecek 2,5 milyon öğrencinin olduğunu hatırlatan Koçak, “Bütün öğrencilere başarılar diliyorum. Korona salgın süreci hayatımızı etkiledi. İmtihan tarihinin öğrencilerin psikolojisi dikkate alınmadan değiştirilmesi ne yazık ki öğrencilerimizin psikolojisini etkiledi. Burada acelecilikten kaynaklanan bir hata var. Bu kararlar pişmanlığa neden oluyor. Gençlerimize bir kez daha sesleniyoruz; Kendinizi bu durumdan psikolojik olarak kurtarın. İnşallah herkes gönlünden geçen puanı alır.” dedi.
Avukatların savunma yürüyüşünün polis zoruyla engellendiğini de hatırlatan Koçak, “Daha sonra ise avukatların Ankara’ya girmelerine izin verildi. Bir taraftan engelliyorsunuz ardından izin veriyorsunuz. Kimse unutmamalı ki adalet herkese lazım. Yürüyüş bir anayasal haktır. Yarın bu haklardan bugün iktidar olanlar da muhalefete düştüklerinde yararlanmak isteyebilir. Tabi akıllarından muhalefet konusu hiç geçmiyor olabilir. Bu sefer de iktidarda kalabilmek için her yolu deneyebilirler. Bu engellemeleri doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyoruz.” dedi.
SP İlçe Başkanı Koçak açıklamalarına şöyle devam etti:“Birtakım çelişkileri de ifade etmekte fayda görüyoruz. Bugün iktidarda bulunanlar, avukatlara yeşil pasaport vermeyi bir zaman gündeme getirmişlerdi. Aynı avukatların bugün Ankara’ya girmesine engel oluyorlar. Yeşil pasaportlu avukatlar Ankara’ya giremiyorlar. Bu ciddi bir çelişki. İktidar öyle bir noktaya geldi ki artık yürüyüşlere bile tahammül edemiyor. Biz şahsen çoklu baro tartışmalarını da doğru bulmuyoruz. Yani burada da bir kamplaşma meydana gelecekse, farklı barolar farklı türküler söylemeye başlayacaklarsa, yandaş baro, karşıt baro gibi durumlar ortaya çıkacaksa bizim bugüne kadar ısrarla üzerinde durduğumuz kutuplaşma burada da meydana gelebilir. Bir düzenlemeye ihtiyaç var mı? Onun da var olduğu kanaatindeyiz. Baroların yönetiminde farklı düşünce ve kanaatte olan kesimlerin de temsilcilerinin bulunabileceği bir düzenleme yapılmalı.”
Başkan Koçak, son dönemde Libya’da yaşanan gelişmelere de değinerek, “Şuan iktidarın Libya’da takındığı tavır isabetli bir tavırdır. Libya’yı bölünme tehlikesine götüren ve BM nezdinde meşru olmayan Hafter ve yandaşlarının bir an önce bu savaştan çekilmesinin Libya’nın geleceği için büyük önem arz ettiği kanaatindeyiz. Libya, Kuzey Afrika’da nüfusu fazla olmayan ama petrol zengini olan bir ülkedir. Batılıların Libya’ya önem vermesinin tek sebebi ise petrol kaynaklarıdır. Fransa’nın küstahça ortaya çıkıp birtakım açıklamalar ve kışkırtmalarda bulunmalarını telin ediyoruz. Fransa sömürgeci mantığını her zaman önde bulunduran bir ülke olmuştur. Fransa önce kendi geçmişiyle yüzleşmelidir… BM’nin Libya’da kabul ettiği bir hükümet var. Mısır gibi ülkeler oraya destek vermek istiyorsa meşru hükümetle anlaşarak yapmalıdır. Bizim hükümetimiz de Libya meşru hükümetinin kendisine yaptığı davetle orada bulunmaktadır. Bu izlediği politika isabetli bir politikadır.” dedi.
Son dönemde tartışmaların odağında bulunan liyakatsiz atamaları eleştiren Koçak, açıklamalarına şöyle devam etti: “Bildiğiniz gibi üzerinde en çok durduğumuz konu liyakat konusudur. Ülkemizin problemlerini çözeceksek liyakate önem vermeliyiz. Bir tayinde bulunulacaksa o işin ehli o işe getirilmelidir. Bu iktidar en çok bu noktada zaafa uğruyor. Hadiseleri ters düz edip, meseleleri tersten okutarak fotoğrafı başka gösteriyor. Vatandaşlara gösterdikleri fotoğraf bu değil. TÜİK’te 10 bölge müdürü değişti. Vatandaş işsizlikten kırılıyor. İktidar işsizlik azaldı diyor. Allah akıl versin demekten başka bir şey diyemiyoruz. Gerçekleri gizleyerek, ülkenin problemlerini çözemezsiniz. Vatandaşın iktidara güveni kalmadı. Bunu göremezseniz tedbir alamazsınız. Bunun size zararı olur. Şimdi, bu güveni kaybettikleri için seçim de kaybedersek iktidarda nasıl kalırız sevdasına düştüler. Korkunun ecele faydası yok. Siz kahramanlık türkülerini ne kadar söylerseniz söyleyin tarih gerçekleri yazar.”
İktidarın her alanda ciddi kafa karışıklığı yaşadığını söyleyen Zeynel Abidin Koçak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İslam ekonomisi çıkışına değinerek, “Faiz, bir dünya gerçeği diyenler şimdi, ‘İslam ekonomisine’ geçelim diyor. Ben, faiz bir dünya gerçeği’ sözünü kulaklarımla duydum. Bu nasıl olacak peki, bu ne perhiz ne lahana turşusu demekten kendimizi alamıyoruz. İktidar trajikomik bir görüntü veriyor. Salgın sürecinde milleti faizli kredilere kim mahkûm etti? Bunun cevabını öğrenmek istiyoruz. 920 bin kişi hayatında ilk kez ihtiyaç kredisi kullandı. Bu şartlarda çıkıp İslam ekonomisine geçmemiz gerekiyor demenin mantığı nerede. Bir şeyin başına İslam ekleyince İslam olmaz. Müslüman yalan söyleyemez, rüşvet alamaz. İslamcı nasıl olur onu da adama sormak lazım. İslam ekonomisinden bahsedecekseniz israftan vazgeçmelisiniz. Yolsuzluk ve israfın kökünü kazıyacaksınız. Kamu malına yetim malına sahip çıkar gibi sahip çıkmalısınız. İktidardakilere soruyoruz, bütçeden faize ne kadar para verdiniz. 18 yıldır faize ödenen para 1 trilyon 400 milyar lira olmuş. Bugünkü bütçenin iki misli ediyor.” şeklinde konuştu.