İsmail Hakkı Özsarı
Televizyon haberlerinde sık sık izliyorum.
Afrika’nın en yoksul ülkelerinden Somali’den haberler veriliyor. Kucaklarında çocuklarıyla yürüyen kadınlar. Hepsinin yazgısı aynı. Dünyada olup biten kirli işlerden, pis ilişkilerden habersizler. Çocuklarının acılarını yüreklerinde hissederek sağa sola boş boş bakışlarla dolaşıyorlar.
Birinde, kadının birinin, tek, çocuğu açlıktan ölmesin, canı kurtulsun diye önüne çıkan ve hiç tanımadığı bir yabancıya çocuğunu vermek istediğine tanık oldum.
Çok etkilendim. İçim parçalandı.
Ellerinde su şişeleri, çocuklarını çadırlarının bulunduğu yere ulaştırmaya çalışıyor. Çocuklardan hangisinin durumu kötüleşirse hemen oracıkta bırakıyorlar. Çünkü ellerindeki suyu boşa harcamak istemiyorlar. Hiç değilse bir başkasının kurtulma ümidi var.
Yani “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” mantığıyla davranıyorlar. Böyle davranırken de yüzlerindeki acının tarifi imkânsız.
Şimdi soruyorum: Dünyanın kaynaklarını hovardaca kullananların ve paylaşım adaletsizliği yaratanların bu manzaraların karşısında vicdanları rahat mı? Akşam olup da başlarını yastıklarına koyduklarında rahat uyuyabiliyorlar mı? Eğer gereken yapılmazsa 500 bin çocuk daha ölecekmiş. Yapılan araştırmalara göre dünyada her 6 dakikada bir çocuk açlıktan ölüyor. Her 8 kişiden biri de açlığın tehdidi altında.
Dünyanın diğer gelişmiş ülkeleri de bu durum karşısında “düşene bir tekme de sen vur” anlayışı içindeler. Açlıkla, sefaletle pençeleşen bu ülkelerin topraklarını bir şekilde ellerinden alıyorlar ya da yok pahasına kiralıyorlar. Böylece aç insan kendi toprağında yetişen gıda maddelerini parası olmadığı için alamıyor.
Hani bir ülke var, bilirsiniz.
“Hristiyan misyonerler Afrika Ülkelerine gidiyorlar. Ellerinde İnciller, yerlilere cennet vaat ederek, İncilleri ellerine veriyor ve gözlerini yummalarını söylüyorlar. Yerliler gözlerini açtıklarında İnciller ve Hristiyanlık kendilerine tüm topraklar ve yeraltı zenginlikleri Hristiyanlar kalmış oluyor.
Aynen böyle olmuş ve olmaya devam ediyor.
Gelecekte önlem alınmazsa su savaşlarının emareleri görülmekte! İstediğiniz kadar zengin olun. İstediğiniz kadar paranız olsun. Eğer su kaynakları tükenirse zenginliğiniz de, paranız da bir işe yaramaz.
Dünyadaki açlığa çözüm bulmak için daha fazla üretime gereksinme yoktur. Her yıl milyarlarca ton gıda maddesi çöplüğe gidiyor. Açık büfe yemek veren çok yıldızlı otellere, tatil yerlerine bakıverin. İsraf karşısında içiniz sızlar.
Sadece kendini düşünmek, insanlığın ortak malı olan kaynakları hakça paylaşmamak, aşırı savurganlık da insanlık suçudur!