Mustafa Arı
Kur’an-ı Kerim’de ve Hadis-i Şerif’lerde, işlerin ehli olana yani layık olan kişilere verilmesi emrediliyor. İşi layık olan, ehil olan kişilere emanet etmek kurumları daha verimli hale getirir.
Kim hangi işi en iyi şekilde yapıyorsa o işi hakkı ile yapabilene vermek lazım. Adam kayırmak, adama göre iş vermek etik değildir. Adama göre iş değil, işe göre adam seçmeli. Bir işyerinde çalıştırılacak kişilerin, işin ehli olup olmadığına dikkat etmeli. Mevki, makamlar liyakatli kişilerin elinde olmalı; bir iş, o işi en iyi yapana verilmeli. Bir işe diplomalı veya unvanlı kimse değil, o işi hakkı ile yapabilen kimseler getirilmeli. Kişiler, yapılarına, yeteneklerine ve ilgilerine göre çalıştırıldığı zaman çok daha verimli olur. İşin ehli olmayan kişilerin göreve getirilmesi o kurumda acı bir tablolar yaşatır. Kadrolara inançlı, vicdanlı, adil, liyakat sahibi, vatanını, milletini, mukaddesatını seven, işin ehli kişilerin getirilmesi gerekir. Devlet üniversitelerde farklı bölümler neden açıyor? İşin ehli olsunlar, branşlarında uzmanlaşsınlar diye…
Tirmizi’de geçen bir hadiste okumuştum. Peygamberimiz şöyle demiştir. ”Sizin amirleriniz en hayırlılarınız, zenginleriniz cömertleriniz olunca, işleriniz de aranızda istişare ile yapılınca, sizin için yerin üstü yerin altından daha hayırlıdır. Fakat âmirleriniz en kötüleriniz, zenginleriniz de cimrileriniz olunca, işleriniz ise kadınlarınızın emir ve idaresinde bulununca, o zaman yerin altı, sizin için yerin üstünden daha hayırlıdır”
Dört halife içerisinde siyasal başarısı zirveye çıkan Hz. Ömer’in başarısının nedenlerinden birisi de kim olursa olsun layık olmayan hiç kimseye görev vermemesidir.
İşinde ehil olan; dürüst olur, hak yemez, rüşvet yemez, insan kayırmaz, çalmaz, çırpmaz, yakınlarını zengin etme derdine düşmez. Onun tek derdi vardır, oda bulunduğu makamda dürüstçe çalışmak…
Ben her işten anlarım sözü yanlıştır. Herhangi bir işi hakkıyla yapacak kişinin üstlenmesi gerekir. “Bütün siyasetçilerin ortak bir amacı olmalı. Tarafsız, adil, ayrım yapmayan hakkaniyetli bir yönetim olması gerekiyor.
Peygamberimizin “İşi Ehil olmayana verince Kıyameti bekle” sözündün yola çıkarak her işin ehline verilmesi temennisiyle…
UNUTTUKLARIMIZ
Peygamberimizin hadisiyle yazıya başlayalım. Peygamberimiz: “Bir zaman gelecek, ümmetim beş şeyi sevip beş şeyi unutacaklar” buyurmuştur.
1- Dünyayı sevip, ahireti unutacaklar. 2- Hayatı sevip, ölümü unutacaklar. 3- Saray ve köşkleri sevip kabri unutacaklar. 4- Malı sevip, hesabı unutacaklar. 5- Yaratılanı sevip yaratanı unutacaklar.
Unuttuk, unuttuk sorumluluklarımızı unuttuk.
İşlediğimiz her günah için tövbeyi unuttuk. Helali, haramı unuttuk. Helal haram ver Allah’ım aciz kulun yer Allah’ım kabilinden oldun.
Hak hukuku unuttuk. Utanmayı unuttuk. Verdiğimiz sözü yerine getirmeyi unuttuk.
İktisadı unuttuk, israf ediyoruz. Ölenleri görüp, defnediyoruz, ölümü sıkça hatırlamıyoruz.
Bela ve musibetlere karşı sabrı unuttuk.
Hac’ tan döndük, gereğini unuttuk. İşimiz çokluğundan, namazı unuttuk. Üzerimizde hakkı olanları unuttuk.
Saygıyı, hoşgörüyü unuttuk mu diye kendimizi sorgulamalıyız. Fedakarlık yapmayı unuttuk.
Akıllı telefonlar yaygınlaşalı aile bağlarımız zayıfladı, bireysel yaşamaya geçtik aile sıcaklığını komşu ziyaretini unuttuk. Parfüm kokusuna alışınca, çiçeklerin kokusunu unuttuk.
Okumadan, sormadan, sorgulamadan, fikir yürütmeden yaşayıp gider olduk. Ne olursa olsun unutmayalım. kötü alışkanlıklarımızı bırakabiliriz.
Bu saydıklarımızın aslında farkındayız ama menfaatçi, çekemeyen insanlar çoğaldı hepsi bu mu diye kendime soruyorum! Onurumuzu, şerefimizi korumayı, ne olursa olsun manevi değerlerimizi unutmayalım. Gelişen, değişen hayat tarzları bizi yanlış davranışlara sürüklemesin.