Vatan Partisi Karacabey İlçe Örgütü son günlerde bazı çevrelerce İstanbul Sözleşmesinin kurtuluş yolu gösterilmesine ilişkin bir basın açıklaması yaptı.
Sözleşmenin Türk kadınını temsil etmediğini, artan kadına şiddet için çözüm olmayacağını savunan Narhın; “Biricik çözüm Kemalist Devrimi tamamlamaktır” dedi.
Narhın basın açıklamasını şöyle sürdürdü.”Türkiye’de kadınlara karşı işlenen suçlarda çıkarılan yasalar önemli. Eksiklikler varsa bunları tamamlamalıyız. Ancak meselenin yalnızca cezalarla çözülemeyeceğini görmemiz gerekir. Kadın cinayetleri, kadına şiddet ve kadına karşı her türlü eşitsizliğin binlerce yıllık geçmişi ve sınıfsal, ideolojik kökleri var. Ortaçağ’dan kalma ilişkiler halen varlığını sürdürüyor.
Meşrutiyet ve Cumhuriyet Devrimi’yle kadın-erkek eşitliği için çok önemli kazanımlar elde ettik. Ancak Ortaçağ Türkiye’sinden tamamıyla kurtulmak için kökten çözümler şart. Kadının kurtuluşu için Atatürk devrimini tamamlamalıyız. Atatürk Devrimi’nden uzaklaştıkça, özellikle 1980 sonrasında Batı’nın emperyalist çürümüş kültürü Türkiye’de yayıldı. ‘Batı’ya uyum sağlıyoruz’ derken bunalımlı bir toplum haline geldik. İzlediğimiz filmlerde, dizilerde kadına karşı şiddetin olmadığı neredeyse örnek yok. Beraberinde kadın cinayetleri ve kadına karşı diğer suçlar da arttı.”
Narhın; kadın cinayetlerine karşı güvence olarak yansıtılan İstanbul Sözleşmesi’ni eleştirdiği açıklamasını söyle sürdürdü:
“Avrupa Konseyi’nce ortaya konan taraf ülkelerce imzalanan İstanbul Sözleşmesi’ni çok iyi inceledik. İstanbul Sözleşmesi’nde, Türk Medeni Kanunu, Ceza Yasası, 6284 sayılı yasamızdaki kadını koruyan maddelerden ileri olan hiçbir şey yok. Aksine bu sözleşme, bize bir yaşam biçimi dayatıyor. Batı merkezlerinde çürümüş, yozlaşmış yaşam tarzı. Aile kurumunun çözüldüğü, eşcinsellik gibi ilişkilerin normalleştirildiği bir modele bizim de uyum sağlamamız isteniyor. Kökleri köleci-feodal toplumda olan, kadını aşağılayan ve kafese kapatan eşcinsellik kültürünün savunulması var.”
İstanbul sözleşmesi için Türkiye’nin egemenlik haklarından da ödün verdiğini belirten Narhın, sözleşmeyi savunmayı tanzimatçılık olarak niteledi:
Narhın; “Hani ABD ve AB’ye karşı tam bağımsızlığı savunuyorduk? Avrupa Konseyi bu sözleşme ile başımıza bir komiser dikiyor. GREVIO adını verdikleri komiserle Türkiye’yi denetliyorlar, soruşturma yürütüyorlar ve bizim adımıza kararlar alıyorlar. Böyle bir dayatmayı kabul edemeyiz. Kabul edenler Tanzimatçılardır.”