Saadet Partisi Karacabey İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, gündeme ilişkin yaptığı değerlendirmelerde, ülkenin ekonomi, eğitim, dış politika ve güncel siyasi konularıyla ilgili dikkat çeken bir açıklama yaptı. Bir ülkenin gücünün güçlü bir ekonomiye sahip çıkmasıyla olabileceğini vurgulayan Koçak, “İktidardakiler savruluyor. Söylediğimiz hiçbir konuya itibar etmiyorlar. Bizim söylediklerimiz gerçek olduğu için önem taşıyor.” dedi.
İlk olarak Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla kadınların yaşadığı sıkıntılara değinen Başkan Koçak, “Kadına şiddetle mücadelede takip edilen yolun isabetli olmaması sebebiyle sadece ülkemizde değil, tüm dünyada bir başarısızlık söz konusudur. Maalesef kadına şiddet azalmıyor, artıyor. Bu şiddetin önüne geçmek için almaya çalıştıkları hiçbir tedbir fayda vermiyor. Maalesef bu ülkemizde de böyledir. Bunu farklı mecralara kaydırmak isteyenlerin, aslında başarılı olunmadığını görmeleri ve daha ciddi tedbirler almaları icap eder. Israrla söylediğimiz iki konu birlikte ele alınmadıkça bunun çözülebileceğini görmüyoruz. Kadına şiddet müstakil olarak ele alınmalıdır. Başka konularla karıştırılmamalıdır. Ancak kadına şiddet önlenirken, erkeğe de haksızlık yapılmamalıdır. Bu da çok önemli bir iştir. İkincisi ise aile mefhumunun korunmasıdır. Aile, bir kadın ve erkekten dünyaya gelir. Buna hep vurgu yaptık. Bu aile toplumun çekirdeğidir. Ve bu ailenin en önemli unsuru da kadındır.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kendimizi Avrupa’nın ayrılmaz parçası görüyoruz” açıklamasına dikkat çeken Koçak, “Avrupa Birliği olmazsa olmazımız demeye geldiler. Geçmişte kendilerini Şanghay’da başka bir gün de Şam’da namaz kılarken görüyorlardı. Sonra bir de baktık ki, bunlar hepsi bir yere bırakıldı. ‘Avrupa Birliği’nin vazgeçilmez bir üyesiyiz, Avrupa Birliği vazgeçilmez bir hedefimizdir denilmeye’ başlandı. Ama aldıkları cevap da belli! Siz istikrarsız olursanız, size itibar etmezler. Biz öncelikle kendi çevremizde mağdur olan ülkelere sahip çıkmalıyız. Bilelim ki BOP, Ortadoğu’yu tahrip etme projesidir. İsrail’in bu bölgeye hâkim kılınma projedir. Türkiye dış politikasını sağlam bir yere bağlamak istiyorsa önce mağdur olan ülkelerle bir araya gelmek zorundadır. Bunların başında da İslam ülkeleri vardır. D-8 durduk yere kurulmadı. İktidardakiler D-8’leri ağızlarına bile almadılar. Siz asırlardır irtibatta olduğunuz ülkelerle irtibat kurmazsanız kimse itibar etmez. Bugün dünyada bir sömürenler, bir de sömürülenler var. Sömürülen ülkelere sahip çıkmalısınız.” dedi.
Bir ülkenin gücünün güçlü bir ekonomiye sahip çıkmasıyla olabileceğini söyleyen Başkan Koçak, “İktidardakiler savruluyor. Söylediğimiz hiçbir konuya itibar etmiyorlar. Bizim söylediklerimiz gerçek olduğu için önem taşıyor. Siz bugün yolsuzluğu ortadan kaldırmazsanız, israftan vazgeçmezseniz, rüşveti önlemezseniz Türkiye’de ekonomik kalkınmayı yapamazsınız. Burada harcadığınızı üretime aktarmalısınız. Üretmeden güçlenme olmaz. Üretmeden işsizlik azalmaz. Yeni yatırımlar yapmadan işsizlik düzelmez. Şimdi bunlar, Batı’dan gelecek desteği bekliyor. Batı buraya gelmez. Korkutan ne biliyor musunuz? Elimizdeki bütün varlıkları kendi ellerine geçirdikleri zaman Türkiye’ye gelirler. Ağızlarından kaçırıyorlar. Onlar gelip, bu işi çözün diyorlar. Siz her şeyi onlara verirseniz o zaman gelirler. O zaman bu toprakların sahibi biziz derler. Bizi ayağa kaldırmak için değil, bizim imkânlarımızı kullanmak için gelirler. Bu gaflete kimse düşmemelidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Döviz kurunda yaşanan dalgalanmanın devam ettiğini belirten Zeynel Abidin Koçak, “ Berat Albayrak istifa edince herkes sustu, bunu oyun sandılar. Berat Albayrak gidince dolarda düşüş yaşandı. Faizler arttı. Şimdi, döviz nasıl indi diyorlardı. Dolar adım adım yükseliyor. 8 lira seviyesini yeniden buldu. Türkiye’nin içini düzeltmeden ekonomiyi düzeltmiş olamazsınız. Bu en basit meseledir. Türkiye bu söylediğimiz noktaya gelmeden problemlerini çözemez. İktidardakiler bu noktada en küçük eleştiriye tahammül edemiyorlar. Tavsiyelerin hiçbirine kulak vermiyorlar. Farklı fikir beyan edenleri susturuyorlar. İşte buna da şahit olduk.” dedi.
SP İlçe Başkanı Koçak, Bülent Arınç’ın istifasıyla ilgili olarak ise, “Cumhurbaşkanı tamamen yalnızlaştı. Çevresinde bir halka oluştu. Kendisi mi oluşturdu, başkası mı oluşturdu bilemeyiz. Ama bu halka Cumhurbaşkanı’nın halkla olan münasebetini kesiyor. Haydi, oradan diyebilirler. Bu bizim kanaatimiz. Tehditlere karşı mazlumların yanında olmadan memleketimizde adalet olmaz. Bu ülke hepimizindir. Kaos ortamından çıkmamız gerekiyor. Birbirimizle konuşmamız gerekiyor. Biz bu ortamı oluşturmadan ülkemize huzur gelmez.” ifadesini kullandı.
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tekrar tartışma konusu olduğuna ilişkin olarak Koçak, “Bunlar sistemin doğru olduğunu düşünebilirler. Ortada bir gerçek var; vatandaş artık bunu savunanlara itibar etmiyor. Kamuoyu gösteriyor ki, ikisi birden yüzde 40’ın altına indi. Onun için erken seçim onların gönlüne göre olmaz ama başka şartlar ortaya çıkarsa olur. Bugünkü sistem Türkiye’yi bağladı. Kimse konuşamıyor. Konuşmanın da bir faydası yok. Meclis artık önemini yitirdi. Cumhurbaşkanı iyice yalnızlaştı. Etrafında müzakere edecek kimse kalmadı. Onun için Bahçeli tehdit edenlerin yanında durduğu için sadece kendisine zarar verir. Bu dönem bitti. Herkes biliyor. İlk seçimde bu dönem bitecek.” diye konuştu.
Adaletin bir yaklaşım olduğunun altını çizen Başkan Koçak, “Bir hâkim anayasayı bile dinlemem diyor. Çünkü keyfilik var. Adalet böyle olduğu zaman Türkiye’de sağlanamaz. Fikir ve düşünce hürriyetine itibar etmezseniz adaleti sağlayamazsınız. AKP’nin içi karıştı. İktidardayken iki bölünme yaşandı. Birçok insan ayrıldı. Şimdi yenileri de gidiyor. Artık kimsenin söz söylemesine itibar etmiyorlar. Muhalefet partisi liderine mafya babaları tehdit savurduğu zaman karşı tavır sergileyemiyorlar. Böyle bir durum olamaz. Türkiye’de adalet, hukuk ve demokratik bir sistem var mı, yok mu? Anamuhalefet partisi tehdit edildiği zaman niye sesinizi çıkarmıyorsunuz? Asıl şimdi ses çıkarmanız gerekiyor. Biz demokrasiyi tehdit edenlere karşı çıkmazsak demokrasiyi bu ülkede yerleştiremeyiz.” dedi.
Eğitimde yaşanan problemlere dikkat çeken Koçak, “Bütün meslek grupları içinde öğretmenlik en önemli meslektir. Çünkü bütün meslek gruplarını da öğretmenler yetiştiriyor. Ama ne yazık ki, AKP iktidarı en büyük başarısızlığını eğitimde gösterdi. 19 yıl tamamlanacak yakında ama 19 yıllın içinde 8 milli eğitim bakanı değişti. Ne yapacaklarına tam olarak karar vermiş değiller. Bakanlar değiştikçe eğitim anlayışı da değişti. Eğitimde önem verdikleri konular da değişiyor. Böyle olunca siz eğitim meselesini bir yere kavuşturamıyorsunuz. Bundan dolayıdır ki hükümetin hakikaten eğitim meselesini özellikle bir ihtisas sahibi gruba emanet etmesi, başkalarının müdahale etmesine fırsat vermemesi gerekir. Maalesef iktidar eğitimde istikrarı sağlayamamıştır. Nurettin Topçu’nun ifadesiyle, bugün Milli Eğitim sistemimizin iki önemli eksiği var; bu eksikler eğitim ve sistemdir. Eğitimde maksat, gençleri hayata hazır hale getirmektir. Bizim, hayatın her alanına kalifiyeli insan yetiştirmemiz gerekir.” ifadelerine yer verdi.
Saadet Partisi İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, Kovid-19 pandemisinin eğitim sistemini ciddi bir şekilde etkilediğini belirterek, “Okullarda yüz yüze eğitimin mümkün olmaması gerektiğini de görüyoruz. Ama esas mesele burada eğitim sistemini düşürmeden nasıl devam edebiliriz. İnternet ortamında eğitim verdiklerini düşünüyorlar. Evinde tablet bulunmayan öğrenci nasıl bu eğitimi takip edecek? ‘500 bin tablet dağıtacağız’ dediler. Bunun 1 milyonunu 19 sene önce dağıttılar. İhtiyaç yokken dağıttılar. O tabletler hiç kullanılmadı, işe yaramadı. Belki yüzde 10’u kullanılmıştır. Bir evde üç çocuk varsa her çocuğa ayrı tablet lazım. Bunu idrak etmeden olmaz. EBA’dan yapalım diyorlar, bunun için de üç tane televizyona ihtiyaç var.” değerlendirmesinde bulundu.
Akdeniz’de Türkiye’nin bir yük gemisine Alman firkateynin yaptığı hukuksuz müdahalenin kabul edilemeyeceğini söyleyen Koçak, sözlerini şöyle noktaladı: “Bunu şiddetle kınıyoruz. Bu korsanlıktır. Hem de devlet eliyle korsanlıktır. Nasıl oluyor da, Alman firkateyni bir gemimizi durduruyor. Ve diyor ki; ‘ne taşıdığını görmek istiyoruz.’ Sana ne! Bu cesareti bizim politikalarımızın yanlışlıklarından alıyorlar. Biz ülkelerle ciddi bir politika yapsaydık, buna cesaret edemezlerdi. Her şeye rağmen hükümetin gösterdiği tepkiye destek veriyoruz. Alman hükümetini de kınıyoruz. Böyle bir dış politika anlayışı olamaz. Yarın uçağı da indirirler.”