Mustafa Arı
İnsan ile insan olabilmek arasında çok büyük fark vardır. Ama bunu anlayan çok az insan vardır. İnsan bilgili olabilir, güçlü, söz sahibi, kariyer sahibi olabilir. Ancak bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmeli. Akıl sadece anahtardır. Aklımızı doğru kullanmalıyız.
Hırs, kibir, benlik ve öfke her şeye engeldir. Danışırsanız yol alırsınız, danışmazsanız yolda takılıp kalırsınız! Bilhassa Gençler Annenizden ve babandan size daha yakınınız yoktur, özellikle onlara danışmalısınız. Hiçbir güç ailen kadar seni düşünmez, bunu bilmelisiniz. Hiç kimsenin hatırı Hakkın hatırından yüksek değildir. Kendimiz bilirsek çözümü de buluruz.
Yürüdüğümüz yolda, taşıyacağımız yükü iyi bilip, sabırlı olmalıyız. Sabırsız kişi hedefe varamaz. Kendimizi başkalarının insafına ve anlayışına bırakmamalıyız.
Bizi sevenlerle kullananları iyi ayırt etmeliyiz. Bize duyulan sevgi ve güveni istismar etmemeliyiz. Herkese adaletli davranmalıyız.
Kişi mazlumun dostu, eli, ayağı zalimin ise hasmı olmalı. Her ne olursa olsun gerçek iyilerin farkına varmalı ve onların yanında yer almalı. Kötülere meydanı boş bırakmamalı. Çalışmayan ve aldatan bizden değildir, bunu bilmeli. Kaynağı belli olmayan hiçbir şeye güvenmemeli. Kendimizi kullandırmamalıyız. Biz kendimizi yönetin, başkalarının bizi yönetmesine izin vermemeliyiz.
Sosyal ilişkilerinizi güzel yapalım. Gülümsemek çevremizdeki insanlara moral verelim. Acele giden ecele gider derler ya daima sakin olalım. Bize haksızlık yapanlara bile nezaket gösterelim. İnsanlara iyi görünmek istiyorsak (elbette isteriz) öyleyse onları kendinizden çok önemseyelim. İnsana, insan olduğu için değer verelim. Büyüklerimize saygılı, küçüklerimize hoşgörülü olalım. Yıkıcı değil, yapıcı olalım.
Yaşantımızda toplumsal kurallara riayet etmeyi, dürüst bir yaşam tarzı sürdürmeyi, üretken olmayı, görgülü ve temiz olmayı, dayanışmayı, paylaşmayı bilmeliyiz.
Herkes iyi olursa Dünya ancak iyi insanlar sayesinde daha iyi yaşanılır bir yer haline gelir diye düşünüyorum. İyi insan her türlü kötülüğün farkında olup, iyiliği tercih edendir.
İnsanları seven ve sevilen biri bence iyi insandır. Peygamberimiz şöyle buyurmuşlar: “Mümin sever ve sevilir. Sevmeyen ve sevilmeyende hayır yoktur.” Sevelim, sevilelim bu Dünya kimseye kalmaz. İyi insan olmanın özü, yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmektir. İyileri rehber edinerek iyi olunur.
İyi insan hayatı güzel yaşayan, kişiliği ile hayatında insanlara önder olan, Peygamberimiz gibi hakkın doğrultusunda yaşayan kişidir.
Bu dünyadan uğurlanırken, arkamızdan samimi bir dille; “Biz onu iyi bilirdik” diyenlerin olması önemlidir. İyi insan olmanın, bizden sonraki nesillere, yani; çocuklarımıza bırakacağımız, en değerli miras olduğunu unutmayalım.
İnsan olabilmek; kötülüklerden, haksızlıklardan, hırstan, egodan arınmaktır. İnsan olabilmek; yaşamı doğru yorumlayabilmek, vicdan, ahlak, bilim ekseninde hayatı anlamlı kılmaktır. İnsan olabilmek; empati yapmak, anlamak, sevgiyi, saygıyı yaşamın her alanında olgunlaştırmak ve uygulamaktır. İyi insan hayata nasıl bir katkı sağlayabilirim diye düşünen insan demektir.
KİBİR VE GURUR
Kibir; hak ve hakikati kabul etmemektir.
Gurur; kendini beğenip diğer insanlardan üstün tutmak ve yine kendinden başkasını hor ve hakir görmektir. Efendimiz: “İnsana günah olarak, Müslüman kardeşini küçük görmesi yeter.” buyurmuşlardır.
Kur’an-ı Kerim’de: Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin. (İsra süresi:37) Şüphe yok ki Allah, onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir O, büyüklük taslayanları hiç sevmez. (Nahl süresi: 23)
Kibir ve gurur yüzünden, İblis’ten başlayarak Nemrudlar, Firavunlar, Karunlar ve Ebu Cehiller gibi nice kişilerin akıbetleri kuranı kerimde anlatılmaktadır. Şeytan, gurur ve kibrinden dolayı Allah’ın huzurundan kovuldu. Şeytan gururdan dolayı ebedi felakete sürüklenirken, Hz. Adem (a.s) da tevazu ve istiğfarı neticesinde duası makbul oldu ve ebedi saadete mazhar oldu. İnsanı gurur ve kibirden kurtaracak diğer bir haslet de tevazudur. Kibir insanı alçaltır, tevazu yükseltir.
Makam, mevkii ile gururlanmamalı. Makam, mevkii, sorumluluk demektir. Allah onu işlerini görmekle yükümlü olduğu kimselerin durumlarından sorumlu tutmuştur.
Kendine bir görev verilmiş olan kişi, insanlara çalım satmakla değil, onların işlerini en iyi şekilde görmekle yükümlüdür. Para, makam, mevki, unvan, başarı gibi sebepler insanları değiştirebiliyor. Ama nice bakanlar makamından ayrılınca etrafında kimse kalmıyor.
Osmanlı padişahlarının halka “mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” dedirterek, haddi aşmak ve günah işlemekten kendilerini korumaya çalışmışlardır.
Bir insanın gurur ve kibir hastalığından kurtulmasının bir çaresi de hüsnü zan sahibi olmasıdır. Hüsnü zan bir kimse hakkında iyi niyetli olma halidir. İnsanlar hakkında hüsnü zanda bulunmak sünnettir.
Peygamberimiz: “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez. Cehennemlikleri size haber vereyim mi? Onlar, katı yürekli, malını hayırdan esirgeyen, kibirli kimselerdir.” buyurmuşlardır.
Kibir Allah’tan korkan bir Müslüman’da bulunmaması gereken, mümine yakışmayan en kötü huylardandır. Söyleyen ne güzel ifade etmiş:
Kibriya ve azamet Hakk’a yarar / Kul olanda bu sıfatlar ne arar?
Kibrin sonu gurur, gururun sonu hüsrandır. Hüsranın sonu olmaz, o zaten sondur.
Rabbimiz, bizleri kibir ve gururdan muhafaza buyursun!