İYİ Parti Meclis Grup Başkanı Erhan Usta ve Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, TBMM’de yaptıkları basın açıklamasıyla, memur ve emekli zammına değinerek, “Bu oranlarla emeklileri makarnaya, bulgura mahkum ettiniz, diğer çalışanları da asgari ücret kölesi yaptınız.” dedi.
Meclis’te yapılan basın açıklamasında İYİ Parti adına iktidarın memur ve emekliler için öngördüğü zamlarla ilgili olarak şu ifadeler kullanıldı: “En son söyleyeceğimizi bugün ilk önce söyleyelim: İktidar tarafından hazırlanan kanun teklifiyle memur ve emekli zamları açıklanmış; ancak dağ fare doğurmuştur. İktidar memura kaşıkla verdiğini sapıyla çıkarmış, emekliyi ise yok hükmünde görmüştür! Haydi gelin daha net anlatmak ve hep birlikte daha iyi anlayabilmek için konuya doğrudan rakamlarla girelim:
Ne demişti Sn. Cumhurbaşkanı? “En düşük memur maaşı 22.000 TL olacak!”
Tarih kaçtı? 11 Mayıs 2023…
Şimdi…
Her fırsatta “Ben ekonomistim” diyen ve sık sık “Hesap Adamıyım” diye de ekleyen Sn. Cumhurbaşkanı’na buradan biz bir hesap yapalım.
11 Mayıs’ta memura bu söz verildiğinde 22.000 TL kaç dolar yapıyordu?
Söyleyelim: 1.124 Dolar…
1.124 Dolar bugün kaç lira yapıyor? 29.224 TL…
O gün söz verilen 22.000 TL bugün kaç dolara tekabül ediyor?
Cevap veriyoruz: 845 Dolara…
İki ay önceki söz verdiği rakamda direnen Sn. Cumhurbaşkanı, en düşük memurun maaşında tam 279 Dolar kara geçti. Hayırlı uğurlu olsun, bozdurup bozdurup harcasın!
Hesap Adamı’na, Hilal’e anlatır gibi anlatmaya devam edelim.
Ortalama mütevazi bir evin kirası kaç lira? Semtine göre 10-15-20-25 bin lira arasında değişiyor.
Yoksulluk sınırı ne? 33 bin lirayı çoktan aştı!
Peki, bugünkü şartlara göre doğrusu neydi? En düşük memur maaşı hiç tartışmasız 34.000 TL olmalıydı. Artı vergi dilimi de yüzde 15’e sabitlenmeliydi.
Zira bu teklifle de her yıl Mart ayından başlayarak tüm kamu görevlilerini kapsayan vergi dilimi zulmünü bitirecek somut bir adım atılmamıştır. Yüzde 15’lik vergi diliminden çok daha yüksek vergi dilimine kademeli olarak sokulan memurlar, astronomik vergi dilimi değişikliğinden dolayı maalesef yeni kayıplara uğramaya devam edeceklerdir.
Israrla vurgulamak gerekir ki; Gelir vergisi dilimleri, ekonomik gelişmelerdeki yeni duruma göre düzeltilmeli, maaşlardaki kesintiler, yine benzer yöntemlerle değil, geriye düşen alım gücü gerçeklerine göre yapılmalıydı. Maaş zammı ancak o zaman anlamlı hale gelebilirdi.
Dahası enflasyon farklarının, bundan böyle maaşlara aylık olarak yansıtılması da düşünülmeli, sendikaların sesine kulak verilerek, yıllık ikramiye hakkı dahi gündeme alınabilmeliydi. Adil bir zam politikası için bunlar yeter mi? Yetmez! “Seyyanen” denilen adaletsizliğin yerine; üst derece memurların maaşları görev, ünvan, mesleki kariyer kriteri ve derecelerine göre kademeli olarak artırılmalıydı.
Başka? Kanun teklifinde; vatandaşın çarşıda-pazarda bizzat yaşadığı rasyonel enflasyon rakamlarının, temel ihtiyaç maddelerindeki gerçek artışların dikkate alınmaması, maaş ve ücretlere sadece TÜİK’in yansıttığı kurgusal değerlerin yansıtılması adil olmayan bir haksızlık yaratmıştır.
Ayrıca üzerine basa basa belirtmek isteriz ki; seyyanen uygulanan 8.077 TL’nin memur emeklilerine verilmemiş olması tek kelimeyle abesle iştigaldir. Bu vicdansız İktidarın gözünde emekli vatandaşımız, ne yazık ki “Kullanılıp Bir Kenara Atılan” değersiz bir varlığa indirgenmiştir.
“Emekliler yok sayıldı”
Evet, bu hesapsız-kitapsız AKP iktidarı maalesef bizlere, “Kayıran Allah emeklileri kayırsın!” demek zorunda bıraktı! Meclise sunulan kanun teklifinde emekli vatandaşlarımıza reva görülen yine açlık, yine sefalet, yine yokluk olmuştur. Bu memleketi, yıllarca çalışarak, didinerek sırtında taşıyan çileli emeklilerimiz yine sahipsiz bırakılmış, enflasyonun yok edici sarmalında, adeta kaderleriyle baş başa bırakılmışlardır. Hayatın gerçeklerinden kopmuş, vatandaşın ne yaşadığını bilip de görmeyen acımasız İktidar, bu zam teklifiyle, emeklileri gereksiz bir topluluk olarak gördüğünü bir daha kanıtlamış, bunu da uyguladığı ‘kök aylık’ adlı aldatmacasıyla tescil etmiştir.
TÜİK’in kurguya dayalı, asla reel olmayan yaklaşımıyla belirlediği, içinde çok sayıda temel ihtiyaç maddesi olmayan mal ve hizmetler listesi baz alınarak hesaplanan enflasyon rakamlarıyla, yüzde 19.77’lik zammı emeklilere reva gören AKP İktidarı, ne yazık ki yine kendine yakışanı yapmıştır.
Bakın sadece iki örnekle emeklilere yapılan hinliği-cinliği sizlere açıklayalım:
Diyelim ki, 7.500 TL alan 2008 öncesi SGK’lı bir emekli vatandaşımızın kök aylığı 6.093 TL. İşte bu uyanık iktidar, açıkladığı yüzde 19.77’lik zammı sadece bu kök aylığa uyguluyor ve bu rakamın 7.298 TL’ye çıktığını söylüyor. Sonra da aklı sıra bir cömertlik yapıyor ve diyor ki; ‘Ama ben bu vatandaşıma yine 7.500 TL ödemeye devam edeceğim!’
Ne diyelim? Allah razı olsun, lütfetmişsiniz(!)
Haydi bir örnek de; yine 7.500 TL maaşlı 2008 sonrası BAĞ-KUR emeklisi için verelim.
Kök maaşı 2.343 TL. Yüzde 19.77’lik zamla 2.806 TL’ye yükseliyor. Ama cömert iktidarımız ona da lütfedip yine 7.500 TL ödemeye devam edeceğini söylüyor. Nasıl? Bir zamanların şu meşhur “Zihni Sinir” adlı mucidini bile şaşırtan bir zam performansı değil mi?
Oysa 2002 yılında en düşük emekli aylığı 257 liraydı ve asgari ücret de 184 liraydı. Yani asgari ücret, emekli maaşının sadece yüzde 71,5’u kadardı. İşte o denli değerli ve alım gücü de yüksekti. Bu zalim İktidarın emekli vatandaşımızı getirdiği noktaya bakar mısınız? Geride kalan 21 yılda; asgari ücret tam 62 kat arttı. Emekli maaşı ise sadece 29 kat arttı. Aylık bağlama sistemleri yıllar içinde büyük haksızlıklar yarattı ve emekli taban aylıkları asgari ücretin çok çok altında bırakıldı. İYİ Parti olarak talebimiz ve görüşümüz nettir: Emekli aylığının tabanı asgari ücretle eşitlenmelidir. Torununa haçlık dahi veremez hale gelen emeklilerimizin vebalini daha fazla almayın!”