Ahmet Aygün Ata
Belediye 10 yıllık bir karanlık AK Parti dönemi sonrasında İYİ Parti’ye geçti. Bir süre beklemek gerekliydi, bekledik. AK Parti’nin belediyeleri, belediye bütçelerini yiyici, cemaat ve tarikatlar ile kibrin ve nefretin buyruğuna sundu. İçinden çıkılamaz borçlar bıraktı.
Belediye Başkanı Fatih Karabatı, ilk günlerde umutsuzluğumu boş çıkarmadı. Aynı AK Parti gibi görsel şovlar sergiledi. Siyasi düşünce olarak aynı tabandan gelmeleri nedeniyle bu da olağandı benim için.
Ancak çok beğendiğim bir şey gördüm. Kendisinin özeline ait yerlere makam aracı ile gitmiyor. Umarım diğer konularda da bu duyarlılığı yansıtır.
Sayın Karabatı’nın en büyük şansı Büyükşehir Belediyesi kanımca. İyi bir işbirliği görüyorum. Bu bir artı değer. İlçemiz adına da sevindirici.
Gelelim konulara…
Engelli yurttaşlarımızın kaldırıma çıkma ve inmesini sağlayan rampalar kullanılabilir olmaktan çıkmış, bazı yerlerde yok.
Yanı sıra bu bölgelere araç parkı var. Hem zabıtamıza, hem polisimize büyük görev düşüyor, o da gereğini yapmak. Rampalar aynı zamanda yağmur sularını tutuyor. Kış iyice bastırmadan gözden geçirme ve olmayan yerlere yapma konusu ivedilikle gündeme gelmelidir.
Pazar yeri tuvaletimizde ne yazık ki, gereksinimlerini kolayca giderecek klozet yok. Yaşlı ve engelli Karacabeyliler için sıkıntı oluşturmaktadır. Gereği arz olunur.
Katlı otopark tuvaleti ise görevi o alan olmayan çalışanlara bırakılmış durumdadır. Gün geçtikçe mezbeleye dönmüş, bakımsızlıktan her geçen gün bir gün önceyi aratmaktadır. Gereği arz olunur.
Bilindiği üzere AK Parti’nin Cumhuriyet ve değerleri ile arası yoktur. Sanki öç almaya çalışan bir durumdadır. Devlet-i Ali geldiğinde partisinin izinden gitti. Büyük bir biçimde gözümüze çarpan Cumhuriyet Alanı tabelasını mini minicik bir biçime sokarak ortadan kaldırdı. Yetinmedi Devlet-i Ali! Canbalı köprüsünün başındaki Mehmet Akif Ersoy ‘a ait dörtlüğü de kaldırdı. Bir aralar çoook milliyetçiydi Devlet-i Ali ! Sonradan Püsküllü Kadir’e döndü. Cumhuriyet ve değerleri yerine görünür halde konmalıdır. Gereği arz olunur.
Meclis içi ve dışı tüm partilerin derdi Türklük oldu. Anayasadan “Türk Ulusu”nu çıkarmak için el yükseltiyorlar. 2001’de Erdoğan, Gül ve Akşener’in ilk kez dillendirdiği “Türkiyelilik” üzerinde birleşti sağı-solu, bölücüsü-dincisi, liberali-sosyalisti… Kısacası emperyalizmin alkışladığı şeyde “Türk”ü Anayasa’dan çıkarmakta yeminliler.
İşte bu nokta Karacabey’e ve Karacabeylilere yakışan, Karadağ’a Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüz ile şanlı bayrağımızın silüetinin yapılarak altına; “Ne mutlu Türk’üm diyene” özlü sözünün yazılmasıdır. İlçemizdeki siyasi parti temsilcilerini merkezlerine inat Türk olduklarını haykırmak için bu konuda ortak eylem birliğine çağırıyorum.
Gelelim zurnanın zart dediği yere.
AK Partili belediyelerin cemaat ve tarikatların dernek/vakıf/okul gibi oluşumlarına maddi ve manevi destek verdiğini, bu Türkiye Cumhuriyeti Türk ulusu ve Atatürk düşmanlarına maddi kaynak aktardıkları iddiaları hep konuşuluyor. Ama şunu iyi bilsinler ki Türk ulusunun büyük çoğunluğu verilen destekleri haram etmiştir.
Saygıdeğer Fatih kardeşim; umarım sen ‘ne istedilerse verdik’ diyenlerden değilsindir ve olmayacaksındır. Ülkeyi bölme düşüncesindeki cemaat ve tarikatların kurum ve kuruluşlarına destek veriyorsan veya verirsen iki elim, iki ayağım, yirmi tırnağım ile yakandayım. Hem bu dünyada hem öteki dünyada…
Devlet-i Ali böyle yaptı. Keser döner sap döner zamanlarını bekliyor milyonlarca insan. Bursa’nın Alisi de aynısını yaptı.
Sen gel ne Meral’in ne Müsavat’ın adamı ol; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün askeri ol. Adını Karacabey tarihine şan ve onurla yazdır.