Dündar Özseçen
Geçen hafta bir grup arkadaş oturmuş sohbet ediyorduk. Konu bir ara sivil toplum örgütlerine geldi. Orada bulunanlar, Türkiye demokrasisinin yeterince sivil toplum örgütlenmesinin önünün açılmasına öncülük yapamadığını, sivil toplum örgütlerinin siyasetin dayatmaları sonucunda siyasallaştığını, böylelikle de sivil toplum hareketlerinin temsil ettikleri kitlelerin hak ve çıkarlarını koruma anlamında pek de istenilen başarıyı gösteremedikleri üzerinde birleşti.
O arada söz Kent Konseyi’ne geldi. Ben Kent Konseyi’nin sivil toplumun öncü kuruluşu olduğunu söylesem de, bu konuda yeterli bir bilgimin olmadığının farkına vardım. Yanımda sohbet ettiğim arkadaşlarımın da aynı düzeyde olduğunu görünce bu konuyu araştırıp, Karacabeyli hemşehrilerimizi aydınlatma sorumluluğu hissettim.
7 Kasım günü Karacabey Kent Konseyi Başkanı Sayın Mahmut Çayır’ı arayıp randevu talep ettim. Uzun yıllardır arkadaşım ve yaşıtım olan Mahmut Çayır, teklifime çok içtenlikle cevap verip ofisinde olduğunu ve beni ağırlamaktan mutluluk duyacağını söyledi. Bende bir solukta Sayın Çayır’ın yanında kendimi buldum.
Hoş beş sohbetten sonra yukarıda anlattıklarımı kendisine ilettim. Daha sonra “Kent Konseyi nedir, görev ve yetkileri nelerdir?” diyerek ilk sorumu yönelttim. Gördüğüm kadarıyla böyle bir sohbeti özlemle bekleyen Sayın Mahmut Çayır, güzel Türkçesi ile kelimeleri özenle seçerek başladı anlatmaya. Aynen aktarıyorum:
“Dündarcığım, Kent Konseyleri yerel Gündem 21’in benzeridir. Kalkınma ve çevre arasında denge kurulmasını hedefleyen, sürdürülebilir bir kalkınma kavramının hayata geçirilmesini amaçlayan, küresel uzlaşmanın ve politik sözlerin en üst düzeydeki bir eylem planı olarak değerlendirmektedir.” diyerek Kent Konseyi’nin kuruluş amacını ortaya koydu.
Sayın Çayır’ın konusunda uzmanlaştığı ve bu konuda daha söyleyecek çok sözünün olduğunu anlamamaya sebep yok sanırım. Mahmut Başkan dersine çok çalışmış bir öğrenci gibi su misali anlatıyor ve bende bu sohbetten büyük zevk alıyorum.
Mahmut Başkan, Kent Konseyi’nin misyonuna sözü getirdi; “Başlıca misyonumuz, Karacabey’imizde yaşayan her vatandaşımızın Karacabey ile bütünleşmesini sağlamak, ‘Ben Karacabeyliyim’ diyerek övünmesini temin etmek, mekan ve insan kaynaklarımızı geleneksel olarak arttırmak, meclislerimizin ve çalışma gruplarımızın yani kurum ve kuruluşların tüm sivil toplum örgütleri ile birlikte işlerini kolaylaştırmak, kentimizi ve uzak mahallelerini karar alma süreçlerine dahil ederek siyaset üstü çalışma etiğimizi koruyarak başta bütçe kaynakları olmak üzere tüm hizmetlerimizde eşitliği ve katılımcılığı gözeterek karar süreçlerinin demokratik bir şekilde işlemesini sağlamaktır.”
Çayır, şöyle devam ediyor; “Ve vizyonumuz; Karacabey Kent Konseyi olarak, bölgemizde yaşayan insanlarımızın ve hepimizin, ‘Karacabey için benim bir fikrim ve düşüncem var’ diyebilenlerin çoğalması adına insanlarımızın her türlü etkinliğe katılımlarını sağlamak, insani değerlere bağlı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Karacabey Belediyesi kanun ve yönetmeliklerine saygılı, huzur içinde yaşayan bir Karacabey’in oluşması için çalışmalar yapmaktır.”
Bu güzel amaçlara katılmamak ve destek vermemek mümkün mü? Umarım ki Karacabey halkı Kent Konseyi’ne gereken desteği verecektir. Onun sevgili başkanının şimdiye kadar özverili çalışmalarının semeresini almasına yardımcı olacaktır. Ben de inanıyorum ki, Kent Konseyi’ne gereken önem verilir ve maddi manevi destekler esirgenmez. Böyle olursa Kent Konseyleri, güzel sanatlar ve kültürel etkinliklerde aktif rol alarak toplumun her kesiminde itibar görecektir. Ortaya konulan misyon ve vizyonlar bir bir hayata geçirilmelidir. Bu konuda biraz gayret ve destek yetecektir.