Saadet Partisi Karacabey İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Salih Koçak, yaptığı basın açıklamasıyla ülke gündemini değerlendirdi. Ayasofya’nın tekrar cami hüviyetine çevrilmesinin ülkemiz için hayırlı olmasını dileyerek açıklamasına başlayan Koçak, dış politika başta olmak üzere sosyal medyaya yönelik düzenleme tartışmalarına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Sosyal medyanın sınırlandırılmasına yönelik iddiaları değerlendiren Koçak, “Türkiye bir asra yaklaşan tarihinde ne çektiyse hep tek tip insan oluşturma çabalarından çekti. O dönemler tıkanmışlığın ve tükenmişliğin zirve yaptığı dönemler olarak tarihe geçti. Bugün artık çok gerilerde kalması gerektiğine inandığımız bu anlayışın tekrar hayata geçirilmeye çalışıldığını, ülkemiz adına endişe ve üzüntüyle takip ediyoruz. Çok açık bir gerçek vardır. Özgür düşüncenin hâkim olmadığı hiçbir toplumun kendisini geleceğe taşıma imkânı yoktur. Sorgulanmayı, denetlenmeyi merkeze alamayan yönetimlerin ilânihaye başarılı olma, iktidarlarını sürdürme ihtimalleri de yoktur.” ifadelerini kullandı.
Salih Koçak, seçim sistemi ve Siyasi Partiler Kanunu üzerinde yeni düzenlemelerin yapılacağına ilişkin tartışmalara değinerek şunları söyledi: “Yürütmede istikrarı getirdiği iddia edilen mevcut sistem, bugün düne göre yüzde 10 seçim barajına daha da bağımlı hale gelmiştir. Bu baraj hâlâ ayaktayken, milli irade vurgusu yapmanın hiçbir anlamı yoktur. Son zamanlardaki tartışmalara göre barajın yüzde 7, 5, 3 hatta 0’a indirilmesi için çeşitli alternatifler üzerinde çalışıldığı iddia edilmektedir. Satır aralarında ise aslında ‘daraltılmış bölge’ gibi alternatiflerle bu barajın yüzde 20’lere taşınmak istendiği görülmektedir. Yani her hesap milletin sorunları çözmek için değil, iktidarın ömrünü uzatmak üzerine yapılmaktadır. Bugün Türkiye’nin iktidarın ömrünü uzatmak için ‘seçim mühendisliklerine’ değil, aklıselim ile toplumun sorunlarına doğru çözümleri bulmak için konuşabilmeye ihtiyacı vardır.”
Türkiye’nin dış politikada olağanüstü günlerden geçtiğini söyleyen İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Koçak, 2004 yılında Annan referandumu sürecinde yürütülen yanlış politikalardan dolayı Türkiye’nin bölgede mevzi kaybı yaşadığını dile getirdi. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) destek programına almasını değerlendiren Koçak, “Amerika, Güney Kıbrıs’ı NATO üyeliğine hazırladığını ortaya koymuş oldu. Amerikan enerji şirketlerinin hidrokarbon aramalarında Güney Kıbrıs ile anlaşmalar yapmaları zaten bunun ipuçlarını veriyordu. Türkiye, bu açıklamayı bütün boyutlarıyla masaya yatırmalı ve böyle bir durumu mutlaka engellemelidir. AB üyeliğinin yanında bir de NATO üyesi olacak bir GKRY, Türkiye’nin Akdeniz’deki bütün hareket alanını daraltacak ve bölgesel ilişkilerini derinden ve Libya gibi yapılmaya çalışılan açılımları olumsuz olarak etkileyecektir.” dedi.
Libya’da yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Koçak, Libya’da Vatiyye Hava Üssü’ne yapılan bombardımanı hatırlatarak, “Bu üssün kim tarafından bombalandığına dair şimdilik sadece güçlü tahminler var. Ancak net ve resmi bir bilgi henüz ortaya çıkmadı. Görünen o ki, Libya bir sıkışmışlığa doğru gidiyor. Hep söyledik. Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması Türkiye için önemli bir adımdı. Bu anlaşmayı ayakta tutmak için bazı adımların atılması şarttır. Bölünmüş bir Libya’da bu anlaşmanın bir önemi kalmaz.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin kendisinden beklenmedik bazı stratejik diplomasi adımlarını atması gerektiğini vurgulayan Koçak sözlerini şöyle tamamladı: “Henry Kissinger’ın ‘Ortadoğu’da Mısır’sız savaş, Suriye’siz barış olmaz’ sözünü bizler de burada bir kere daha bu vesile hatırlatmak istiyoruz. Türkiye her iki ülke ile de her şeye rağmen kanallar açmak zorundadır. Mısır’a kendi çıkarlarını korumanın Türkiye ile karşı karşıya gelmekten geçmediği ciddi hatırlatılmalıdır.”