Saadet Partisi Karacabey İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, düzenlediği basın açıklamasıyla, Saadet Partisi’nin İsrail’in Gazze’ye yönelik vahşetine ilişkin ‘Acil Eylem Planı’ başlığıyla 16 maddelik atılması gereken adımları kamuoyuyla paylaştı.
İşgal rejimi İsrail’in katliamları karşısında artık sözün bittiğini söyleyen Koçak, “Uluslararası hukuku her gün çiğneyen, insani hiçbir değer gözetmeden, katliamlarını sürdüren İsrail, derhal durdurulmalıdır. Katil İsrail geçtiğimiz hafta Gazze’de bombaladığı hastanede 900’den fazla masum sivili katlederek, şimdiye kadar işlediği insanlık suçlarına bir yenisini daha eklemiştir. Nil ile Fırat nehirleri arasındaki emellerini gerçekleştirmeye çalışan bu azılı katil, bütün insanlık için yaşayan en büyük tehdittir. Kudüs ve Mescid-i Aksa bizim inancımızdır. İstanbul’un, Ankara’nın, Diyarbakır’ın, Tahran’ın, Bakü’nün güvenliği Kudüs’ün güvenliğinden geçer. Emperyalist Batılı devletler İsrail’in güvenliği için bölgeye akın ediyorken, İslam ülkesi yöneticilerinin tepkisizliği kendileri açısından bir utanç vesikasıdır. Vakit söz söylemek vakti değil, vakit icraat vaktidir.” ifadelerini kullandı.
SP İlçe Başkanı Koçak, iktidara da seslenerek Saadet Partisi olarak İsrail’in Gazze’de işlediği vahşet karşısında acil olarak atılması gereken adımları kapsayan Acil Eylem Planı’nda şu maddelere yer verdi:
“1) İslam İşbirliği Teşkilatı toplantıları kınama değil, icraat toplantıları olmalıdır. İİT bir an önce sürece gerektiği şekilde müdahil olmalı ve zulmü durdurmak için inisiyatif almalıdır.
2) D-8 ülkeleri ve Türk Devletler Teşkilatı acilen toplanmalı; İsrail’e karşı güçlü ve caydırıcı yaptırımlar karara bağlanmalıdır.
3) İslam ülkeleri, İsrail’de bulunan diplomatik temsilciliklerinin faaliyetlerini tamamen durdurmalıdır.
4) Türkiye ve diğer tüm İslam ülkeleri, İsrail ile ikili anlaşmalarını, “normalleşme” süreçlerini ve karşılıklı ziyaret programlarını derhal iptal etmelidir.
5) İslam ülkeleri, İsrail’e destek veren Batı ülkelerine petrol gönderimini yavaşlatmayı gündeme almalı ve gerektiğinde petrol sevkiyatını durdurmalıdır.
6) Türkiye, özellikle Filistin’e ait enerji kaynakları üzerinde İsrail ile yapılan anlaşmalara derhal son vermelidir.
7) Öncelikle çocuklar ve kadınlar olmak üzere sivillerin can güvenliği mutlaka sağlanmalı, hastane, yetimhane, okul, ibadet yerleri gibi alanlar acilen koruma altına alınmalıdır.
8) İsrail, Filistin topraklarına ve Filistinlilere yönelik silahlı eylemlerini durdurmadıkça İsrail ile siyasi, ticari ve sosyo-kültürel bütün ilişki ve etkinlikler sona erdirilmelidir.
9) TBMM’de bir heyet oluşturularak Gazze’de bombalanan hastane ziyaret edilmeli ve oradaki durum hakkında kamuoyu bilgilendirilmelidir.
10) İnsani yardımlar için acilen Mısır Refah Sınır Kapısı’nda bir koridor açılmalıdır.
11) Gazze’nin yeniden imarı için mali destek çalışması acilen başlatılmalıdır.
12) ABD ve İngiltere, İsrail’in haksız işgaline destek vermek üzere Gazze açıklarında konuşlanmış olan deniz ve hava kuvvetleri unsurlarını bölgeden derhal çekmelidir.
13) BM nezdinde İsrail’in haksız, hukuksuz işgal girişimine karşı gerekli kararların alınması için diplomatik girişimler acilen başlatılmalıdır.
14) İsrail’in mevcut siyasi ve askeri karar verici kurumlarının, makamlarının, kişilerin tamamı hakkında Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanma süreci için girişimler planlanmalıdır.
15) İsrail hakkında “soykırım suçu” temalı yargılama süreci başlatılmalıdır.
16) Gazze’ye yönelik büyük bir insani yardım kampanyası başlatılmalıdır.”
Başkan Koçak, iktidarın somut adımlar atması gerektiğine dikkat çekerek, “Bugün bu somut adımları atması gerekenlerin, yürüyüş yapmakla yetinmesini kabul etmiyoruz. Her zaman mazlumun yanında olan Osmanlı’nın mirasçısı olarak bu adımları atmak, bizim için bir tercihten öte bir zorunluluk haline gelmiştir. Buradan bir kere daha İsrail’i, büyük suç ortağı ABD’yi ve diğer destekçileriyle birlikte bütün işbirlikçilerini tel’in ediyoruz. Bugün asıl hakikat şudur ki; İsrail ve destekçisi olan ırkçı emperyalistlerin ekonomik güçleri, askeri güçleri, teknolojik güçleri, siyasi güçleri, insan potansiyelleri ve işbirlikçileri ne kadar fazla olursa olsun hiçbir güç imanın ve inancın yerini tutamaz.” açıklamasını yaptı.