Mustafa Arı
Bir insan hayatı boyunca kendi ev hanesinden sonra en çok aynı köy, mahalle, semt ve şehirdeki komşularının yüzlerini görmekte ve onlarla birlikte hayatı paylaşmaktadır. Bu yüzden komşular, insanın doğumundan ölümüne kadar geçirdiği sosyal hayatta aile ve akrabalarından sonra en önemli üçüncü halkada yerini alır.
Aynı toplumda yaşayan insanların kader birlikteliği yaparak bir araya gelmeleri, günlük hayatın yüklerini birlikte paylaşmaları ve ortak sorunların üstesinden gelebilmeye yönelik işbirliği yapmaları söz konusudur. Bu durumda komşularla sağlıklı etkin ve yapıcı bir iletişim ve etkileşim içerisinde olunması, kişinin daha mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmesini sağlayacaktır. Bu nedenle sosyal hayat açısından komşularla olan münasebetler, insan ve toplum hayatında oldukça önemli bir yere sahiptir. Yitirilen ve unutulan en önemli insani değerlerden birisi de komşuluk ilişkilerimizdir.
Pek çok alanda olumlu etkileri görülen şehirleşme sürecine komşuluk ilişkileri açısından bakıldığında genellikle bu sürecin olumsuz sonuçlar doğurduğu görülecektir. Daha somut bir şekilde ifade etmek gerekirse şehirleşme ve sanayileşme sonrası, büyük şehirlerde toplanan insan kalabalıkları, mekan yönüyle birbirlerine yakınlaşsalar bile her geçen gün yalnızlaşan ve yabancılaşan insan yığınlarına dönmüşlerdir.
Kur’an’ımızda komşuluk ilişkileri şöyle beyan edilir:
“Yalnız Allah’a ibadet edip O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın! Anneye, babaya, akrabalara, yetimlere, fakirlere, yakın komşulara, uzak komşulara, yol arkadaşına, garip ve yolculara, ellerinizin altındakilere de güzel muamele edin. Bilin ki Allah kendini beğenen ve övünüp duran kimseleri sevmez.” (Nisa Suresi: 36)
Buna göre komşu din, dil, ırk, cinsiyet ve nesep ayrımı yapmaksızın yerleşim alanlarında birbirine yakın evlerde oturan, yüz yüze ilişkileri olan, ortak kültürel değerleri paylaşan ve birbirini koruyup gözeten insanların birbirlerine verdikleri isimdir. Kur’an, komşuları yakın ve uzak komşular olmak üzere iki şekilde ele almaktadır.
Efendimiz (s.a.v), “Allah’a yemin ederim ki iman etmiş olmaz. Allah’a yemin ederim ki iman etmiş olmaz. Allah’a yemin ederim ki iman etmiş olmaz.”
“Ey Allah’ın Resulü kim?” diye sorulunca, O şöyle buyurdu: “Komşusunun şerrinden kendisini emniyette hissetmeyen kişi.”
Yine başka bir rivayette Hz. Peygamber, “Kötülüklerinden komşusunun emin olmadığı kişi cennete giremez.” buyurmaktadır.
İslam dini, insanı yalnızlığa ve bireyselliğe iten “Ben” duygusu etrafında bencil, egoist, menfaatçi ve çıkarcı bir tutum içerisinde olunmasını istememektedir. Bir defasında da Hz. Peygamber, Ebu Zer’e şöyle buyurmuştur: “Ey Ebu Zer! Eğer bir yemek pişirecek olursan suyunu fazla koy, sonra da komşularına bakıp onlardan muhtaç olanlara bir pay ayır. Kim Allah ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna ikram etsin. Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna iyilikte bulunsun. Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.”
Atalarımız sözlerinde bu konuya işaret etmişlerdir:
“Ev alma, komşu al… Gülme komşuna, gelir başına… Hayır dile komşuna, hayır gele başına… Komşu hakkı, Allahın hakkı gibidir. Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Yakın (hayırlı) dost (komşu), uzak (hayırsız) hısımdan (akrabadan) yeğdir (iyidir). Yaman komşu, yaman avrat, yaman at, komşun kötü ise başka bir yere göç, eşin geçimsizse ayrıl, atın azgınsa sat, kurtul.
Komşu vardır, huzur verir. Komşudur derde derman. Komşu vardır can yoldaşı. Komşudur kötü günün arkadaşı.
Şair böyle vurgulamış komşuluğun özünü; Dostluk ve komşuluk ince, duyarlı, sencil ilişkiler gerektiren, insanca ve barış içinde yaşamanın olmazsa olmazıdır.
Örf ve adetlerimiz ile İslam terbiyesi bize iyi komşuluk ilişkilerinde esas temelleri vaaz etmiştir. Bunlar ise;
– Komşu hastalandığında ziyaret etmek. Darda kaldığında yardımına koşmak. Bir nimete kavuştuğunda tebrik etmek, bunu içtenlikle paylaşmak. Cenazesinde bulunmak. Aç ise açlığını paylaşmak. Çocuklarını okutamıyorsa el verdiğince okumalarına yardımcı olmak. Nişan, düğün gibi özel günlerinde manen ve varsa maddeten yardımcı olmak.
İmdat anında ailemizden önce yardımını istediğimiz can dostlarımızdır komşularımız. Geç saatte de olsa, ani bir sorunumuz oluştuğunda, bir hastalık anında, acil bir durumda bize ilk el veren komşularımızdır.
Hayırla kalın. Güzel komşularla kalın.