Mahiye Morgül
“Ders Kitaplarında Temel Sağlık Bilgisi Yoksa” başlıklı yazımda özetle korona hayatımıza bu kadar girmişken ve gece gündüz ekranlardan sağlık öğütleri dinlerken, neden okul kitaplarında sağlıklı yaşamak için öncelikle bilinmesi gereken hiçbir bilgi verilmiyor, oysa 1980 öncesi ders kitaplarında vardı, demiştim.
Doktoralı eczacı olan bir arkadaşım yorum gönderdi. Ciddi önemli uyarılar yapıyordu. Kendisinden bu uyarılarını içeren açıklayıcı bir yazı kaleme almasını istedim. Buna zamanı olmadığını söyledi. Ben de ismini vermeden mektubunu okurlarımla paylaşmaya karar verdim.
“Mahiye Abla merhaba;
İyi ki ders kitaplarında sağlıkla ilgili bilgi yok. Şu pandemi döneminde televizyonlarda doktorlar tarafından en tehlikeli ilaçların (parasetamol /parol) reklamı yapıldı. İnsan hücresini yok eden antiviraller kurtarıcı gibi anlatıldı.
Meşhur doktorlar reklamlara çıkıp aktivex gibi dezenfektanların reklamını yaptı. Çamaşır suyu deterjanlara kadar girdi. İlacın noktasından anlamayan doktorlar her gün televizyonlarda ahkâm kesiyorlar.
Ben bu pandemi döneminde koronanın değil doktorların insanları öldürdüğü görüşündeyim. Bunu Dünya Sağlık Örgütü bile kendi sitesinde açıkladı. Şu an uygulanan tedavinin koronadan ölümü 3 katına çıkarttığını yazdı. Ayrıca kullanılan ilaçların koronaya etkisinin olmadığını belirtiyorlar.
Ben koronaya etkisi olup olmadığından önce bu ilaçları kullanan insanların artık sağlıklı olamayacağını, RNA yapılarına kadar bozulduklarını ilk günden beri söylüyorum; dezenfektanlar neden tehlikeli, RNA reseptör inhibitörü ilaçlar nasıl etki gösterir v.s.
Korona herkese bulaşacak, bu dönemde immun sistemi güçlü olanlar kolaylıkla bu hastalığı atlatacaklar. Ama şu an tedavi adı altında yapılanların büyük bir kısmı immün sistemi (bağışıklık sistemini) çökertiyor.”
Ve eczacı arkadaşım mektubunu başladığı gibi, “İyi ki bu bilgiler ders kitaplarında okutulmuyor” diyerek bitiriyor.
Ben de korona olmuş insanlarla telefonda konuştum, verilen ilaçların çokluğundan şikâyetçiler ve çoğu da ne yuttuklarını bilmiyor.
Eğer bir yandan bağışıklık sistemini güçlendiren takviye gıdalara yönelirken, diğer yandan gerçekten de immun sisteme zarar veren ilaçlar yutuyorsak, ortada ciddi sorun var demektir. Bu konu uzman eczacıların davet edildiği televizyon programlarında konuşulmalıdır. Ciddi yayın yapan kanalları bu görev bekliyor.
Örneğin, ozonla temizlik önerildiğine ben de tanık oldum, çok şaşırmıştım. Demek sağlıkla ilgili sadece ders kitaplarında yanlış şeyler öğretilmiyor, ekranlarda da sağlıkla ilgili ciddi sorun var.
Gereğini halkımıza arz ederim. (5.12.2020)
Emekli hemşire arkadaşım diyor ki: “Muhteşem bilgiler Mahiye hocam aynen katılıyorum. Ne içtiğimizi bilmediğimiz ilaçlar bizlere dayatılmış. Bugün ablamın değerli eşini kaybettik. Veriler yüksek dozda ilaç, 8 sabah, 8 akşam, ikinci günü kalp krizi geçirdi. Kalbe yükleniliyor.
Bir parol içerken başımız dönüyor. Bu dozda ilaçlar insanlara nasıl veriliyor?
Poşetlere koyulup evlere servis… Bilinçsizce kullanım. Yazık günah. Hiç bu kadar ucuz olmamıştı insan sağlığı. Bağışıklık sistemi çöküyor ve vücudun savunma mekanizması görev yapamıyor.
Üstelik bu yetmiyormuş gibi insanları öldüren çamaşır suyu zehir reklam ediliyor, virüsü öldürüyor diye. Çamaşır suyu virüsü değil insanları öldürdü. Bitkileri, doğayı, canlıyı yok etti. Bağışıklık sistemini düşürdü, nöronları etkiledi, uyuşturdu, halsizleştirdi. Oysa uzmanlar aklı başında hassas kişiler D vitamini, C vitamini, B12 vitamini, Balık yağı, Omega3 ile çinkoyla, insanların immin sistemi desteklenebilirdi.
Hani sosyal devlettik. İngiltere halkına ücretsiz D vitamini desteği veriyor, bizde de olamaz mı? Ama çamaşır suyu reklam edildi. Öneride evde kal, maske tak sigara içme, eyvallah…”
………………
Yukarıdaki yazım dağıtımdadır. Sağlıkçılardan bu gibi öneriler, eleştiriler geldikçe okurlarımla paylaşacağım.