İsmail Hakkı Özsarı
Son zamanlarda evlenmemiş ya da evlenmesi gecikmiş kadınlardan “Erkekler kişilikli kadınlarla evlenmek istemiyor” söylemini sıkça duyar oldum. Yani erkekler karşılarında ezilip büzülmeyen, tavırlarını ve isteklerini ortaya net olarak koyan, kendi kendine yetebilen kadın görünce ilgi duyuyor. Ama iş sürekli bir ilişkiye gelince, hatta evliliğe doğru gidince duraksıyor. Elbette bu genellemenin dışında istisna olan da vardır. Ancak istisnaların genele oranı konusunda elimizde bir veri yok.
Neden böyle olduğunun altında yatan gerçekleri araştırdığımızda karşımıza şöyle bir anlayış çıkıyor. Erkek, kendini koruyabilen, kendi sorunlarını çözebilen, kişiliği gelişmiş bir kadın karşısında “Koruyucu” rolünü oynayamıyor. Kendisine biçilen bu çok önemli(!) rol boşlukta kalmış oluyor. Alıştığı davranış kalıplarının dışına çıktığında bocalıyor. Nasıl davranacağını bilemiyor. Bir yandan böyle bir kadına hayranlık duyarken, diğer yandan kendi görevini yapamamış duygusuna kapılıyor. Korumacı bir erkekle kişilikli bir kadın arasında sağlıklı bir iletişim kurulamıyor. Sonuçta ilişki evlilikle sonuçlanmıyor, sonuçlansa da çoğu boşanmayla sonlanıyor.
Günümüzde, “Geleneksel erkek kimliği” ve “Çağdaş yeni erkek kimliği” gibi kavramlar çıkıyor karşımıza. Aynı şey kadınlar için de söz konusu. Zamanımızın kadını eşinden; kendi insan kişiliğinin, kendi paylaşımcı anlayışının fark edilmesini, önemsenmesini, takdir edilmesini, beğenilmesini ve beğenildiğinin kendisine hissettirilmesini istiyor.
Kadınların erkeklerden daha hızlı geliştiği yadsınamaz bir gerçek. Dünyanın geleceği gençlerin ve kadınların elinde şekilleniyor. Beyinsel gelişme kas gücün geride bırakıyor. Bu gelişmeler geleneksek değer yargılarında bir takım sarsıntılara neden oluyor.
Kadına saygı duyan, onunla arkadaş olmayı bilen, hayatı paylaşmayı arzulayan ‘yeni erkek kimliği’nin birçok sorunun ortadan kalkmasının anahtarı olacağı inancındayım. Bu nedenle diyorum ki: “Erkeklerin yeni erkek kimliği yönünde değişmeleri iyi bir gelecek kurulmasında çok önemli rol oynayacaktır.”
Erkeklerimiz çağdaş erkek olurken, kadınlarımız da çağdaş kadın olmalıdırlar. Kadın ve erkek birliktelikleri, birbirine yük değil güç katmalıdır. Birbirlerine sıkıntı değil huzur vermelidir.
Yeni Kimlikli Kadın + Yeni Kimlikli Erkek = Yeni Kimlikli İnsan
Yeni kimlikli insan katılımcı ve paylaşımcıdır. Başkasına yük olmadan yaşamasını bilir. İnsan haklarına saygılıdır. Tercihini güçlüden yana değil haklıdan yana yapar. Aklını dogmaların etkisinden kurtarmıştır. Sorar, sorgular, yargılar.
Ancak üzülerek izlemekteyiz ki bugün en çok sıkıntı çeken, en çok bedel ödeyen, ildiklerini gördüklerini söyleyemeyen bu yeni kimlikli insanlardır. Körler ülkesinde görerek yaşamının ıstırabını çekerler adeta!
Ama gelecek bu insanların ellerinde biçimlenecek. Zira bir ülkedeki insan sayısının çokluğunun pek bir anlamı yok. Önemli olan çağı yakalamış nitelikli insanların olması. Aksi halde bu işler sayıyla olsaydı 6 milyonluk İsrail 300milyonluk Arap Dünyasını parmağında oynatabilir miydi?!