Dündar Özseçen
31 Mart 2024’te yine sandık başına gidecek ve bizleri 5 yıl süreyle yönetecek olan ilçe ve büyükşehir belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini ve mahalle muhtarlarımızı seçeceğiz. Buraya kadar sorun yok.
Evet yine sandıklara gidecek ve önümüze konulan adayları oylayacağız. İşte asıl sorun burada başlıyor. İlçemizi veya ilimizi yönetecek adayları kimler seçip seçmenin karşısına çıkarıyor? Partiye gönül vermiş, parti tabanında kendisini ispatlamış, ilçe halkıyla kaynaşan, kendini yaşadığı ilçenin veya ilin insanlarına kabul ettirmiş, onlarla gönül bağı kurmuş şahıslardan mı adaylar çıkacak açıkçası kuşkuluyuz.
Yerel yöneticilerin belirlenmesinde, onları halkın önüne çıkarıp seçilip seçilemeyeceklerinin kararının maalesef siyasi partilerimizin üst yönetimlerine bırakılması doğru değil. Halkın kendini yönetecek isimleri belirleme tercihini elinden almaktır bu uygulama.
Seçim startının verildiği bu günlerde partilerimiz de ve özellikle AK Parti’de birbiri ardına aday adaylığını açıklayan kardeşlerimiz var. Hepsini az çok tanıyoruz. Bu aday adayı kardeşlerimiz, Karacabey’i yönetmek ve ilçemizi daha güzel yaşanabilir bir şehir haline getirmek için yanıp tutuşuyorlar. Peki bu kardeşlerimiz arasından kimin belediye başkan adayı olacağını kim karar verecek, kimler icazet gösterecek, kimler aday olmalarını tasdik edecek? Maalesef Parti Üst Kurulları…
Oysa ki bu onayı Karacabey halkı adına yıllarca partisine hizmet eden, parti değirmenine su taşımış üyelerin ve seçmenlerin yapması doğru olmaz mı? Çünkü aday adayı kardeşlerimiz içinde belediye başkanlığı, ilçe başkanlığı ve çeşitli teşkilat görevlerinde bulunmuş, parti tabanı ile ve ilçe halkıyla bütünleşmiş isimler var. O zaman sorarım size, bu aday adayı kardeşlerimizi kendi teşkilatı ve seçmeni değil de partinin üst kurulundaki insanlar mı daha iyi tanıyor? Şimdi duyar gibi oluyorum temayül yoklaması diyecekler ama hangi temayül yoklaması…!
En belirleyici temayül ön seçimdir. Koyarsınız sandığı partililerin önüne, Karacabey’i kimin yöneteceğine, kimin partinin adayı olacağına onlar karar verir. Bu kadar millet egemenliğinden söz eden siyasi partilerimiz, parlamentoda seçilecek vekillerimizden sonra kendi il ve ilçelerimizde seçeceğimiz yerel yöneticilerimizin belirlenmesinin de müsaadesini niçin ve neden bize vermezler?
Kendilerini ortaya atmış ama çıkacak izin ve müsaade bekleyen adaylar halkın başkanları mı olacak zannediyorsunuz? Bana göre olsa olsa parti oligarşisinin verdiği izinle bir takım odakların başkanı olurlar ancak!
AK Parti veya diğer partilerimiz hiç fark etmez, hiçbir siyasi partide bir türlü demokratik sistem işletilemiyor. Kısacası halkın adaylarının halkın kendisi tayin etmesi gerekir. Onun için de sivil toplum örgütü siyasetin içine girip, çoğunlukçu demokrasi inşa etmelidir. Sivil toplum liderleri bir türlü arkalarındaki mesleki güçle birlik olup, şehri yönetmeye talip olmuyorlar. Gücü arkalarına alıp ‘ben varım’ demek yerine siyasi partilerden davet bekleyerek zamanlarını tüketiyorlar. Daha çok beklersiniz.
Yukarıda da bahsettiğim üzere kimin başkan adayı olacağını Ankara’daki dayılar amcalar belirlemesin. Evet biliyorum bunun aksi şu an imkansız. Ama yanlış her yerde yanlıştır, kim yaparsa yapsın yanlıştır. Söylemek istediğim budur.
Her aday açıklamasında; “Ben Karacabey’e hizmete hazırım. Plan ve projelerimle geliyorum” diye aday adayı oldu. Hepsini dinledim ve alkışladım. Şayet aday olarak gösterilmezlerse bu kardeşlerimiz ister bağımsız, ister başka bir partiden Karacabey halkının karşısına çıkıp, “Ben Karacabey için, Karacabeyliler için bu yarışta varım. Bu düşünceden vazgeçmeyeceğim” diyebilecek mi? Yoksa bir seçim dönemi daha bekleyip yeniden birilerinin onları aday ilan etmesini mi umacak? Mutlaka ki siyasetin kurumu, siyasal partilerdir. Ancak bir şehrin yönetimi için kimin aday olup olmayacağının kararını da halk adına partilerin tabanları vermelidir. Anketlerle falan da bu iş olmaz. Aksi halde kimse bana milli irade hovardalığı yapmasın.