Mustafa Arı
Eskiden evden ayrılırken geride kalanlara, “Allah’a ısmarladık” , “Allah’a emanet olun” derdik, şimdi ise “haydi ben kaçtım” , “bay bay”, “hadi öptüm!” der olduk.
İşe gidenlere, “Allah işini rast getirsin” derdik, şimdi “bol kazançlar!” der olduk.
Şaşırdığımızda, “sübhanallah” derdik, şimdi “vaaavvv” der olduk.
Sevindiğimizde, “elhamdülillah” derdik, şimdi “olleeeyyy” der olduk.
Başımıza bir musibet geldiğinde, “Allah’ın dediği olur!” , “innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn (biz Allah’tan geldik, yine O’na döneceğiz) derdik, şimdi “hay aksi!, bu da nereden çıktı!, bittim!, mahvoldum!” der olduk.
Bize iyilik yapana, “Allah razı olsun” , “Allah ne muradın varsa versin!” diye dua ederdik, şimdi “sağol!” diyoruz.
Bir işle uğraşanlara, “Allah kolaylık versin!” derdik, şimdi “kolay gelsin!” der olduk.
Yeni evlenenlere, “Allah bir yastıkta kocatsın!” derdik, şimdi “mutluluklar!” der olduk.
Sınava girecek olanlara, “Allah zihin açıklığı versin!” diye dua edilirdi, şimdilerde “başarılar!” deniliyor.
Geleceğe dair planlar yapılırken “inşallah”, “Allah izin verirse”, “Allah kısmet ederse” derdik, şimdilerde sanki gelecek bizim elimizdeymiş gibi fütursuzca konuşur olduk veya “umarım”, “tahminim o ki” gibi ne idüğü belirsiz ifadeler kullanır olduk.
Günah işlediğini gördüğümüz kimselere, “Allah islah etsin”, “Allah affetsin”, “Allah hidayet etsin” derdik şimdi lanet okur olduk.
Kötü bir şeyden bahsederken, “Allah korusun”, “Allah esirgesin” derdik şimdilerde “kapa şu şom ağzını!” der olduk.
Bu listeyi uzatmak mümkün…
Sözlerimizden “Allah” sözcüğünün çekilmesi, artık mümince düşünmediğimizi, hayata Müslümanca değil, seküler bir mantıkla baktığımızı ele veriyor.
Şimdilerde mutluluğu, “Allah’tan başka şeylerde” arar olduk, ama beyhude!
Ne diyelim? Allah sonumuzu hayretsin.
ÖZÜMÜZE DÖNMELİYİZ
Toplumumuzda bazı tezatlar var. Onlara değinmek istiyorum;
Namussuz koca, namuslu hanım istiyor. Öğretmenler çalışkan öğrenci istiyor. Zina yapmış genç, el değmemiş kız istiyor. Bazı amirler, dürüst memur istiyor. Cuma farzdır kılarız ama farz olan beş vakit namazı kılmayız. Çalışmak istemeyiz ama zengin olalım isteriz. İnsanlar tarafından sevilmek isteriz ama biz kimseyi sevmeyiz. Arabanın çarptığı çocuğa acıyoruz, internetin çarptığı çocuğa acımıyoruz.
Bakıyoruz, görmüyoruz. İşitiyoruz, duymuyoruz. Dokunuyoruz, hissetmiyoruz.
Çok konuşuyoruz, az iş yapıyoruz. Çok iş yapanlara söz vermiyoruz. Dua etmiyoruz. Talep ediyoruz. Alim ile bileni karıştırıyoruz. Duymayacak kadar kör, görmeyecek kadar sağırız. Dirilişi ayet ve hadislerden, kendimizden değil, dizilerden bekliyoruz.
Tarihin öznesi değil nesnesi oluyoruz. Kahraman bekliyor, kahraman olmuyoruz. Ölümlüyüz ama ölümsüz gibi yaşıyoruz. Gelin birlik olalım deriz ama birlik olmayız. Okumayız ama milletin cahilliğinden bahsederiz. Günah işlememek için değil, tekrar işlemek için tövbe ediyoruz. Bilgimiz yok ama maalesef fikrimiz çok.
İbadetsiz cennet istiyoruz. Cehennem’in var olduğunu söylüyoruz ama yokmuş gibi yaşıyoruz. Artan hastanelerle beraber hastalıklarımızda arttı. Artan adalet saraylarımızla beraber adalet arayışımız da arttı. Artan iletişim cihazlarımızla beraber insanlarla iletişimimiz azaldı. Müslümanız ama teslim olmuyoruz. İman ediyoruz ama doğrulara tereddüt etmekten geri durmuyoruz. Başımızı kapatıyoruz ama diğer yerlerimizi açıyoruz.
Hanımımıza bakılmasın istemiyoruz ama biz başkalarının hanımına bakıyoruz. Giyiniyoruz ama çıplak olan taraflarımız daha fazla. Evleniyoruz ama boşanmak için. Okuyoruz ama diploma için. Namaz kılıyoruz ama kötülükten geri durmuyoruz. Orucu sadece midemizle tutuyoruz. Zekatı başa kakarak veriyoruz. Hac yapıyoruz ama turistlik bir seyahat gibi. Kelime- i Şehadet getiriyoruz ama sadece dilimizle. Dini, kültür; ahlakı, bilgi olarak görüyoruz ama toplumun dört dörtlük olmasını istiyoruz. Her şeyi biz yapıyoruz ama suçu şeytana atıyoruz.
Bütün bu tezatlara karşılık tövbe etmemiz lazım. Allah’a ve Resulü Hz. Muhammed Mustafa’ya (s.a.v) itaat etmeliyiz. Hülasa özümüze, dinimize, kimliğimize dönmeliyiz. Birliğimizi, kardeşliğimizi daha çok güçlendirmeliyiz.