Mustafa Arı
Ölüm ilanınız camiden sala ile ve Belediye hopörlorından ilan edilecek, dost, akraba ve hasımlarınız öldüğünüzü duyacak. Sms ile herkes yakınlarına bunu duyuracaklar. Cenazenizin olduğu yerde toplanacaklar, baş sağlığı dileyecekler, çok iyi biriydi diye konuşacaklar, erken öldüğünüzü düşünerek size acıyacaklar.
Cenazenizin teçhiz, tekfin işlemleri yapılacak ve aile büyükleri cenaze namazınızın kılınacağı camiyi ve mezarlığı kararlaştıracak.
Cenaze namazınız kılınmadan önce Hoca Efendi helallik isteyecek, cemaate dönerek, helallık isteyecek “hakkınızı helal ediyor musunuz?” diye soracak. Genelde herkes “Helal olsun” diyecek.
Cenaze namazı kılınınca cemaatin bir kısmı evine, işine gidecek, bir kısmı da mezarlığa kadar size eşlik edecek.
Kadınlar cenaze evine geçip merhumun arkasından Kur’an okuyacaklar. Hocalarda mezarlıkta kuran okuyup mevta için dua edecekler. Herkes merhum için son vazifesini yapacak ve birer ikişer kürek toprak atacaklar. Cemaat dağılınca Hoca size telkin verecek, adınızı anne adınız ile söyleyerek size kabir hayatı ile ilgili birkaç hatırlatmada bulunacak.
Kabrinizin üzerine bir ibrik su dökülecek ve sevenleriniz başta olmak üzere, herkes oradan ayrılacaklar. Öldüğünüz gibi malınız ile irtibatınız koptu. Burada da sevdikleriniz ile irtibatınız tamamen kopacak. Artık kabirde sen, amellerinle baş başa kalacaksın Münker- Nekir’in sorularına muhatap kalacaksın.
Bu iki melek, Kabir melekleri gelecek ve size dünyada yapıp ettiklerinizi bir bir soracak. Rabbini soracak, dinini soracak, peygamberini soracak. Bu kısa sorulardan sonra namazınızı soracak,
Mezar alemindeki azap kişinin ameline göre değişir. Mirasçılarınız nüfus müdürlüğüne gidecek, adınız kayıtlardan düşülecek, öldü denilecek. Öldüğünüzü duymayanlar telefonlarınızı arayacak. Ya ulaşamayacak ya da telefonu açan sizin öldüğünüzü söyleyecek. Böylece bir kaç hafta içinde herkes ölmüş olduğunuzu duyacak.
Nüfusta ölü yazıldığı gibi arkadaş ve akrabalarınızın telefonlarından da isminiz silinecek.
Sizden bahsedenler adınızın başına merhum, rahmetli kelimesini koyacak ve o şekilde sizden bahsedecekler. Artık unvanınız rahmetli olacak. İşte ölünce başımıza bunlar gelecek.
Rabbim hepimize hayırlı sonlar nasip etsin. Kul hakkıyla ölmekten, Allah hakkıyla gömülmekten muhafaza buyursun.
ZULMÜN FENALIĞI
Toplumumuzda zulüm denilince sadece, bir kişiye yapılan işkence ve eziyetler düşünülür. Halbuki zulüm, oldukça geniş kapsamlı bir kelimedir. Haksız, merhametsiz ve adaletsiz davranışlar, emanete hıyanet, verdiği sözü yerine getirmemek, gasp, kötü söz ve fiillerde bulunmak gibi hasletler de zulmün içine girer. Bir insanın diğer bir insana karşı yaptığı bütün yanlış, zararlı, kötü söz ve davranışlar zulmün kapsamı içerisine girer.
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, çok geniş zulüm tablosu çizer, zulmün her türünden sakınmamızı ister.
1- Allah’ın yasak kıldığı şeylere el uzatmak ve emrettiği hususlara karşı ilgisiz kalmak.
2- İnsanları dini vecibelerini yerine getirmekten alıkoymak.
3- Halkın hukukuna tecavüz etmek.
4- Allah’ın haram ve helal kıldıklarını tanımamak.
5- Fitne ve fesada sebep olmak.
6- İnsanlara iftira atmak, haklarında gıybet etmek.
7- Dine hizmet edenlere karşı tavır almak, onlara düşmanlık etmek, onlarla uğraşmak.
8- Müslümanlar hakkında suizanda bulunmak.
9- Dini ve diyaneti şahsi çıkarlarına vasıta yapmak.
10- Mukaddes değerleri dünyevi hedeflere ulaşma yolunda kullanmak.
11- Yalan söylemek, sözden dönmek vs.
Bu gibi hususların hepsi birer zulümdür ve Allah bunların tamamından uzak durmamızı emreder. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır: Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin. Yoksa kendisinin Salih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir.) Şayet iyilikleri yoksa kendisine zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.
Kutsi Hadiste Rabbimiz: “Ey kullarım! Ben nefsime zulmü haram ettim, onu sizin aranızda da haram kıldım. Öyleyse birbirinize zulmetmeyin.”
Efendimize müşriklerin, Ebu Cehillerin, Ebu Leheplerin ne kadar zulüm yaptıklarını Siyer kitaplarında okuyoruz.
Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehiller, Ebu Lehepler bu dünyada zalim olarak anılıyor ve herkes onlara lanet okuyor. Kuranımızda: ”Allah’ın laneti zalimler üzerinedir.”(Hud suresi,18)
Bir idareci emri altındaki personeline eşit davranmaz, bir kısmını diğer bir kısmına tercih eder ve aralarında ayırım yaparsa bu davranış da, bir haksızlık içerdiğinden zulümdür.
Başkasının işine aşına göz dikmek zulümdür. İşçi memur ve herhangi bir kişi düşüncesi yüzünden, bir gerekçe gösterilmeden yerinden, yurdundan başka bir yerlere sürgün ediliyorsa bu da haksızlık olduğundan zülümdür ve bunu yapan ya da yapanlar da zalimdir.
Rabbimiz bizi zulmetmekten ve zulme uğramaktan korusun. Daima mazlumdan ve haklıdan yana olmayı bizlere ihsan eylesin.