Mustafa ARI
Her gün Belediyeden, cami minarelerinden ölüm ilanı duyarız. Fakat hiç ölmeyecek gibi Dünya için yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışmamız lazımdır. Çünkü Ölümün dili yok, ama her dilde ve her can da o var.
Ölümle fani bilgilerimizin hepsi sona erer. Geçici arzular, çılgın emeller, zevklerin hepsi biter. Ölüm ilanları bize üzüntü verir. Ölüm ilanları nefse hoş gelmese de hayatın gerçeğidir. Şerefle bitirilmesi gereken en ağır görev hayattır. Ağlaya ağlaya geldiğimiz dünyadan, gülerek gidebilmek için yaşamalıyız.
Ölüm güzel olur mu? Merhum Necip Fazıl; hayat güzel olduğu gibi ölümde güzeldir diyor.
Ölüm güzel şey, budur perde arkasından haber / Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü Hz. peygamber…
Hayatı da ölümü de güzelleştiren insanın güzel işleridir.
Ne büyük bir gaflet içinde beşer / Bilmez ki; bir nefes sonrası mahşer…
Ölüm ahiretin sessiz habercisidir. Yaratıcının en güzel davetiyesidir. Mevlana, ölüm gününü “ŞEB’İ ARUS” “Düğün Gecesi” sevgiliye kavuşma şeklinde yorumlamıştır. Hz. Peygamber vefat etmek üzere iken, Hz. Ebu Bekir O’nun nurlu cemaline bakar;” Hayatında da güzeldin ölümünde de güzelsin.” demiştir.
Bu gün komşuluk münasebetlerimizde hastalıklardan haberdar olmayan, selamlaşmayan, cenazelerine iştirak etmeyen, hatta ölümlerini birkaç gün sonra duyan nice komşuların, şehirlerimizde sayısı az değildir. Bizler musalla taşına konan tabutların “ER” veya “Hatun” kişi niyetine namazlarını kılarız, en yakınlarımızı mezara koyarız ama ibret almayız. Allah ölümden sonra dünyadaki yaptığımız hayırlı ve güzel işlere göre bize itibar edecektir. Demek ki; ahiret için yapılacak yatırımlar önemlidir.(Ne ekersek onu biçeriz.)
Dünyadaki bütün insanlar yolcudurlar. Sessiz bir geminin yolcuları, dünyaya gelirken fikrimiz sorulmadığı gibi, dünyadan giderken de görüşümüz alınmaz. Azrail görevini yapar. Ferman Yüce Rabbimiz tarafından verilir. Sessiz yolculuk başlar. Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirinde olduğu gibi…
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan, Ne giden son gemidir bu, ne de son matemidir bu, seven boşuna bekler, giden sevgililer dönmeyecekler. Birçok seneler geçti dönen yok seferinden. Peygamberimiz: “Lezzetleri (ağız tadını) bozan ölümü sık sık hatırlayınız” buyurmuştur.
Ölüm, dönüşü olmayan seferin yolculuğudur. Bu ilahi bir emir, bahane bol, toprakla başlar, toprakla biter bu yol. İhtiyarlar sırayla derken gençler de ara sıra gidiyor. Doğduğu gibi ölenlerimiz olduğu gibi, genç yaşta ve yaşlanınca ölenlerimiz oluyor. Demek ki doğumla birlikte ölüm de başlar. Ölüm her an beklenmeli, unutulmamalı. Çünkü kaçınılmaz bir gerçektir.
Ölüm temenni edilmez. Yarabbi! Yaşamam hayırlı ise beni yaşat. Canımı al da kurtulayım demek, hatadır. Bu fani dünyada kimse işlerini tamamlayıp ölmemiştir. İşler hep yarım kalmıştır. İnsan ne kadar çok yaşarsa yaşasın sonu ölümdür.
Kırmayın kalpleri, her fırsatta gönül alın. Ne diyelim! Nazar kılın şu aleme, ölülerden ibret alın. Ömürler gelip geçiyor, ecel her gün insana kefen biçiyor, cahiller ahiret azığını bedavaya satıyor, gözler ibretsiz bakıyor, ateş düştüğü yeri yakıyor. Hayatı da ölümü de güzelleştiren insanın güzel amelleridir. Allah cümlemize güzel ameller işlemeyi nasip etsin.