Mustafa Arı
Bir dede ile torunu arasında geçen, ömrün ne kadar kısa olduğunu güzel bir dille bizlere hatırlatan sıcacık bir hikaye.
Torunu, dedesine merakla soruyor: “Dedeciğim! Bir insanın ömrü ne kadar olur?”
Dede tatlı bir gülücükle: “Ezanla namaz arası kadar yavrucuğum” deyince:
Torun: “Nasıl yani, ömür bu kadar kısa mı?” der.
Dede: “Evet yavrum ömür, namazsız ezanla, ezansız namaz arası kadardır.” diye cevap verir.
Torun yeniden sorar: “Namazsız ezan ve ezansız namaz sözlerinden ne kastettiğini anlamadım dedeciğim. Bu ne demek açıklar mısın?”
Dede şefkatle ellerinden tuttuğu torununa: “Bak yavrum, geçenlerde komşumuzun çocuğu doğdu. O çocuğun kulağına ezan okundu değil mi? İşte o ezanın namazı kılındı mı? Kılınmadı. O ezan namazsız ezandı. İnsan öldüğü zaman kılınan cenaze namazının da ezanı yoktur. O da ezansız namazdır. Aslında o namazın ezanı insan doğunca okunmuştu kulağına…
Bak ey insanoğlu! Doğdun ama öleceksin, ömür çabuk biter, hayatını iyi değerlendir. Boşa vakit harcama! İkazını yapıyordu o ezan.
İşte yavrum; ömür, ezanla namaz arası kadardır. Sakın boşa geçirme. Ömrünü dolu dolu yaşa, bir nefes bile boşluk bırakma!
Çekme dünyanın nazını / Kıl beş vakit namazını / Yarın kılarım diyenin / Bu gün kıldık namazını
Namazda gönlü olmayanın ezanda kulağı olmaz.
Peki niçin namaz kılmalıyız?
1- Emre icabet ve görevimiz olduğu için,
2- Şükredenlerden olmak için,
3- Allah katında değer kazanmak için,
4- Rabbimize olan bağlılığımızı ve sadakatimizi bildirmek için,
5- Kötülüklerden korunmak, Allah’ın güvencesinde kalmak ve rahmetinden mahrum kalmamak için.
Ya namaz kılmadan bizim namazımız kılınırsa!