Hasan Çamoğlu
Jilet gibi pantolonuyla, kravatıyla hep öğretmendi Ruhi Kırlı.
Soğuk bir Şubat gününde sevenleriyle birlikte uğurlamıştık onu.
Bir gün Öğretmenevi’nin bahçesinde bana eliyle işaret ederek;
“Gel birer çay içelim” dedi.
Çayları yudumlarken, “Dün ne oldu biliyor musun?”
“Ne oldu” demeden başladı anlatmaya.
“Bizim oradan alay (düğün alayı) geçiyordu. Onlardan rica ettim. Önce bir Selanik Türküsü’nü, ardından da Dramalı Hasan’ı çaldılar.”
“Beh Çamoğlu, adamakıllı coştum. Ne kadar da özlemişim Selanik Türkülerini.
Bende, “Dramalı Hasan’ı en güzel kim oynardı?” deyince;
“Elbet Hasan Kocaboz” dedi.
“Ruhi Kırlı, Hasan Kocaboz zannetmem Drama’yı görsünler. Ama bildiğim bir şey var ki onlar Drama (Selanik) özlemiyle gittiler.
24 Kasım Öğretmenler Günü’nde Kırlı’yı, Kocaboz’u, Fikret Taşkan’ı, Münevver Taşkan’ı ve dahi yitirdiğimiz nice meslektaşlarımı saygı ve rahmetle anıyorum.
Ve de onların ruhuna armağanım olsun.”
Selanik Türküsü
Çalın davullar çaydan aşağıya
Mezarımı kazın bre dostlar belden aşağıya
Dökün sularımı boydan aşağıya,
Aman ölüm zalim ölüm üç gün ara ver
Al başımdan bu sevdayı götür yare ver.
“O güzel insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler.” Yaşar Kemal’in sözüdür.