Mahiye Morgül
Osmanlı’yı yiyip bitirenleri kendine model alanlar var. Osmanlı mirasına kendilerinin sahip çıktığını iddia ederler, Cumhuriyet rejiminin hangi mirası reddettiğini açıkça söyleyemezler.
Sarayın düştüğü lüks harcamalar yüzünden İngiltere’nin her dediğini yapar hale gelmek midir miras? Topkapı Sarayı gibi tek katlı geleneksel saray yerine şatafatlı saraylar yaptırmak mıdır miras?
Venedikli Yahudi tüccarlardan hediye(!) aynalarıyla meşhur Aynalı Kasr (1718), Beylerbeyi (1860), Çırağan sarayı (1871) Dolmabahçe Sarayı (1856), Yıldız Sarayı (Abdülhamit’in haremi) ve sayısız köşk… Bunca sarayın sadece hizmetlilerine ödenen paraları toplasanız Osmanlı’dan Cumhuriyete miras kalan dış borca denk gelir. Cumhuriyet onca borcu bile üstlenmiş, kuruşuna kadar ödemiştir.
Şimdi soralım; Cumhuriyet, Osmanlı’nın hangi mirasını reddetmiştir?
Osmanlı devletini kuranların değil çökertenlerin dış borçlanma ve aldıkları borcu lüks harcama çılgınlığıdır reddedilen, İngiliz’den borç ve emir alma aymazlığıdır reddedilen.
İngiltere’nin limanlarımıza kurdukları karakollarla alacaklarını doğrudan tahsil etmeleridir reddedilen. Topraklarımızı askeri olarak işgal etmeye varan borçlanma politikasıdır reddedilen.
“Kalede Fransız bayrağı dalgalanırken, “Burada namaz kılmak caiz değildir” diyen, o bayrağı oradan indirmeye yürüyen Sütçü İmam gibi kahraman din adamlarına İngiliz valinin emriyle ‘katli vaciptir’ fetvası veren Şeyhülislamdır reddedilen.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda, 1204’de başlayan Katolik Haçlı (Latin) istila ve yağmaları devam ederken, “bu böyle gitmez” deyip Anadolu’yu birliğe çağıran Bektaşi ve Alevi Türk kanaat önderlerinin olduğunu bilmeyenlerdir bugün Osmanlı mirasını reddetmekten söz edenler. Bu insanlar bugün maalesef yeni tarikatlar, yeni cemaatler kurmak sevdasıyla gerçek Anadolu birliğini kuranlara ters düşmektedirler. Onlar, Osmanlı devletinin kuruluş mirasını gerçekte kendileri reddetmektedirler.