Herhangi bir müracaatı ve sözleşmesi bulunmamasına rağmen kimlik bilgileri kullanılarak adına kredi kartı çıkartılan tüketici, hakkında başlatılan icra takibiyle sarsıldı. Tazminat talebi Tüketici Mahkemesi’nce kabul görmeyen mağdur tüketiciye müjdeli haber tam 10 sene sonra Yargıtay’dan geldi.
Bilgisi dışında çıkartılan kredi kartının ödenmeyen borcundan ötürü hakkında işlem başlatılan vatandaş, ilk şoku atlattıktan sonra soluğu 3. Tüketici Mahkemesi’nde aldı. Mağdur tüketici; herhangi bir müracaatı ve sözleşmesi bulunmamasına rağmen, kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle adına kredi kartı çıkartıldığını dile getirdi. Kartın kendisine ait olmayan bir adreste kurye şirketi elemanı tarafından, kimlik kontrolünde gerekli dikkat ve özen gösterilmeden dava dışı üçüncü kişiye teslim edildiğini söyledi. Kredi kartının bilgisi dışında üçüncü kişi tarafından kullanılmasından doğan borç nedeniyle aleyhine bankaca icra takibi yapıldığını, bu şekilde oluşan maddi ve manevi zararın tazmini isteminde bulundu. Davalı banka ve kurye şirketi, davanın reddi gerektiğini savundu. Mahkeme; icra takibi ve haciz işlemlerinin davacının kişilik haklarına zarar verdiğinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle manevi tazminat isteminin reddine, davacının, maddi zararının ne şekilde ortaya çıktığını açıklamadığı, zararını ispatlayamadığı gerekçesiyle maddi tazminat talebini de geri çevirdi. Kararı davacı tüketici temyiz etti.
“Banka basiretli davranmamıştır”
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda; 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 8. maddesinde kart çıkaran kuruluşların yükümlülükleri düzenlendiği hatırlatıldı. Bankaların; kart çıkaran kuruluşların, talepte bulunmayan veya sözleşme imzalamayan kişiler adına hiçbir şekil ve surette kart veremeyecekleri, banka kartı ve kredi kartlarının asıl kart sahiplerine teslim edilmesini sağlayacak önlemleri almakla yükümlü oldukları belirtildi.
Davacının şikayeti üzerine yürütülen ceza soruşturması kapsamında, dava konusu kredi kartının teslimine dair imzanın, davacının eli ürünü olmadığı bilirkişi tarafından tespit edildiği vurgulandı. Kararda şöyle denildi: “Kredi kartı başvurusunun internet ortamından yapıldığı ve kurye aracılığı ile üçüncü kişiye teslim edildiği anlaşılmıştır. O halde yaptırılan imza incelemesi ve açıklanan Kanun maddesi uyarınca davalı bankanın, basiretli bir tacir gibi kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermeyerek davacı adına kredi kartı çıkartılmasına ve davacının haksız icra takibine uğramasına neden olduğu ortadadır. Diğer davalı kurye şirketinin ise gerekli kimlik kontrolünü yapmadan, kimlik numaralarını karşılaştırmadan, kredi kartını kimlik numarası farklı olan üçüncü bir kişiye gerekli dikkat ve özeni gösterilmeksizin teslim ettiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle mahkemece, davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile manevi tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Kararın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”