KAAN SAĞIR (UZMAN PSİKOLOG / ADLİ BİLİMCİ. TÜRK PSİKOLOGLAR DERNEĞİ VE İSTANBUL ŞUBE ÜYESİ)
Psikologların verdiği hizmetler genellikle sağlık hizmetleri kapsamında düşünülmektedir. Oysa ki psikolojinin sağlıkla doğrudan ilişkili olan alanları; “klinik psikoloji”, “nöropsikoloji”, “psikofarmakoloji” ve “sağlık psikolojisi”dir. Psikolojinin pek çok alt alanı ve çalışma kapsamı sağlık hizmetleri dışında kalmaktadır.
Örneğin; “trafik psikolojisi”, “endüstri/örgüt psikolojisi”, “çevre psikolojisi”, “okul psikolojisi”, “adli psikoloji”, “sosyal psikoloji”, “gelişim psikolojisi”, “deneysel psikoloji” ve “psikometri” gibi doğrudan sağlık alanında değerlendirilemeyecek pek çok diğer uzmanlık alanı vardır.
Ülkemizdeki çeşitli resmî ve özel kuruluşlarda binlerce psikoloji mezunu çalışıyor olmasına karşın, bu mesleğin ve temsil ettiği uzmanlık alanlarının henüz standart bir tanımı yoktur. Psikologluk mesleğinin yeterince tanınmaması nedeniyle, psikologların Sağlık Bakanlığı genelgeleriyle, psikiyatri uzmanı sorumluluğu altında çalışmaya zorlanmalarıdır. Oysa psikologların özel sektörde, resmi kurumlarda bağımsız olarak çalışabilecekleri çok sayıda iş alanları vardır.
Psikoloji “yardımcı bir tıp mesleği” olarak değil, tüm dünyada olduğu gibi, “kendi başına temel bir bilim ve meslek dalı” olarak kabul edilmeli, ihtiyaç duyulan psikoloji eğitim ve uygulama standartlarının saptanması ve yasal çerçeveye oturtulması öncelikli hedef olmalıdır. Sağlıkta Dönüşüm Politikası, Ruh Sağlığı Yasasının, Psikologlarında içinde olduğu bir yasa şarttır. Genel Sağlık Sigortası ve Sağlıkta Dönüşüm Politikası, hasta hakları lehine değiştirilmelidir.
2011 yılından bu yana yürürlükte olan 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un Ek 13. maddesinde “klinik psikolog” tanımı “Klinik psikolog; psikoloji veya psikolojik danışma ve rehberlik lisans eğitimi üzerine klinik ortamlarda gerekli pratik uygulamaları içeren klinik psikoloji yüksek lisansı veya diğer lisans eğitimleri üzerine psikoloji veya klinik psikoloji yüksek lisansına ilaveten klinik psikoloji doktorası yapan sağlık meslek mensubudur.” olarak yapılmıştır. Bu maddeye göre hâlihazırda psikoloji ya da PDR lisansı olan kişilerin klinik psikolog unvanı kazanabilmesi için klinik psikoloji yüksek lisansı yapması zorunlu ve yeterlidir.
2011 yılında Türk Psikologlar Derneği görüşüne başvurulmadan, son dakikada yapılan bu düzenleme, Türk Psikologlar Derneği’nin klinik psikolog unvanının kazanımı için getirmeye çalıştığı evrensel tanımı zaten karşılamamakta ve psikologlar için önemli bir hak kaybı yaratmaktadır. 1219 sayılı kanundaki psikologları hak kaybına uğratan tanımlamanın da ötesine geçilerek yalnızca klinik psikoloji doktorası ile de (yüksek lisans aranmaksızın) “klinik psikolog” unvanı kazandırılmasının peşine düşüldüğü anlaşılmaktadır.
Bu girişim, klinik psikolojinin evrensel ölçütlerdeki eğitim ve mesleki ilkeleri açısından kesinlikle kabul edilemez! Kesinlikle bilinmelidir ki psikologların mesleki tanımlarına dair her yetkinlik yine bizzat psikologlara mahsustur!
Meslektaşlarımızı ve mesleki ilkelerimizi yok sayan ve/veya bilimden uzak herhangi bir tanım yalnızca çalışma alanımıza değil, mesleki kimliğimizide açıkça yok saymaktadır. Psikoloji alanına yapılan bu girişim ve Türk Psikologlar Derneğinin iradesini hiçe sayan girişimi kabul etmiyor; bu emrivaki düzenlemeye şerh koymak şöyle dursun, kamuoyu ve kanun koyucu nezdinde yasal, sosyal ve insani her türlü çabayla ve tüm varlığımızla karşı çıkacağımızı, Halk Sağlığının, Milli Güvenliğin faydasını gözettiğimizi bu konuda hassasiyetle vurguluyoruz!
2011 TABABET VE ŞUABATI SANATLARININ TARZI İCRASINA DAİR KANUN’un revize edilmesini talep ediyoruz.