Kenan Doğan’ın Kaleminden
Yaklaşık bir yılı aşkın süredir devam eden Rusya – Ukrayna savaşını, halk olarak hepimiz yavaş yavaş kabullendik sanırım, yaşadığımız onca deprem ve sel felaketlerinden millet fırsat mı buldu mu ki bu savaşa yoğunlaşsın diyebilirsiniz ama bu ikili dalaşma sanki burada kalmayacak gibi…
Malum Putin’in, kendi ülkesinin ulusal çıkarlarını tehdit eden unsurların var olduğunu, mazeret edip işgal etmeye kalkıştığı Ukrayna, sadece bir kaç hafta dayanabilir denilirken, aksine aylardır mücadele verip, üstün durumdaki Rusya’nın ezici bir üstünlük elde edilmesine fırsat vermedi.
Bu savaş aslında bize bir çok şeyi de görme imkanı sundu, şunu gördük ki, zayıf devlet diye bir şey yokmuş dünyada yeter ki silah teçhizatınız güncel ve konvansiyonel olsun, Ukrayna batılı müttefiklerinin maddi ve askeri destekleri sayesinde pek tabi bunu hepimize ispatladı. Geriye sadece savaşacak personel eksiği kalıyor, bu koca koca devletlere bile uluslararası kamuoyunun desteğini aldıktan sonra kafa tutulabilineceğini de ortaya koydu.
Yine Ukrayna gibi; milli bir tarihi ve askeri zaferlerle anılabilecek şanlı bir maziye sahip olmasa da, yurttaşlarının hep birlikte korkulan zorlukların bile başarılabileceği ülküsünün, sonradan da elde edilebileceğini, tüm dünyaya ispatladılar. Yeter ki cesur ve savaşacak oğullara sahip olun!
Teknolojisi; askeri operasyonlarda üstünlük sağlar evet ama teknik açıdan güçlü olan Rusya, bu kadar zamandır neden hala başarılı olamadı? Cevabı basit aslında çünkü Ukrayna pes etmedi, direndi. Şayet direnmeseydi bu savaş da bu kadar uzamazdı öyle değil mi, Ukrayna’nın savaşacak asker nüfusundan başka teknolojisi mi vardı parası mı?
Peki Bu savaş burada mı kalır? Hayır, zira Putin ülkesinde baya bir prestij kaybetmiş durumda, şuan bir demokratik seçim olsa; Putin büyük komutan olarak seçilmekten çok ama çok uzak, ve bu işi mutlak galibiyet ile bitirmek zorunda, bu arada edinilen bilgiler Rusya’nın beş yüz bin kişilik yeni ve büyük bir ordu hazırlığı içerisinde olduğuna dair, yani Putin büyük bir Rus ordusu ile tıpkı Çarlık Rusya’sının yeni deli Petro’su gibi ölümcül vuruşu yapmak istiyor.
Bu kadarla da değil, bu kalabalık ordu ile Rusya rotayı her AB kapısına yani batıya kırabilir.
Şunu bilmenizi isterim ki dostlar, bundan 100 yıl önce; savaş halindeki iki devletten birine teknik teçhizat desteği veren bir başka ülke, otomatikman o savaşa müdahil olmuş sayılırdı, destek vermediği o diğer ülke tarafından zaten bu davranışı bir savaş sebebi sayılırdı, Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’na giriş hikayesini hatırlayın, iki Alman gemisine Osmanlı bayrağı çekilip ve Rus topraklarının bombalanması ile bu tarihi süreç başlanmıştı.
Şimdi günümüz Almanya’sının, Ukrayna ya kalkıp da tank takviyesi vermesi, özellikle İngiltere’nin bu savaşta Ukrayna’ya aleni destek veriyor olması, sizce de bir savaş sebebi değil midir?
Unutmayınız ki Rusya tarihinde sadece iki lidere yenildi (Fransız Napolyon ve Alman Hitler) ve önlerinden kaçmak zorunda kaldı, sonrasında kışın yetişmesi ile ancak kendini kurtarabildi.
Zaten yılların intikamını her daim almak için fırsat kolluyor olan Rusya, iki dünya savaşından mağlup çıkmış, ordusu bile olmayan, oldukça aciz ve savunmasız durumdaki Almanya’yı ve Rusya’nın her fırsatta açığını arayıp, arkasından ona saldıran İngiltere’yi affetmeyecek düşüncesindeyim.
Tabi bunu yaparken Rusya, hemen altında güneyinde, sağlam ve güçlü bir Türkiye’yi görmek istemez, üstelikte de bir NATO ülkesi olan Türkiye.. NATO’nun, yani ABD’nin çıkar ve menfaatleri doğrultusunda hareket etmeyeceğinin hiç bir garantisini vermezken, boğazlardan elini kolunu sallayarak geçecek ABD zırhlı deniz donanmaların düşüncesi bile Putin’i rahatsız etmeye yeter de artar.
Putin’in; ABD’ye karşılık, yükselen Çin’i oyuna dahil etmeyi planladığını ve özellikle de boğazlar konusunda Türkiye’nin artık bir taraf seçmesi gerektiği baskısını, yavaş yavaş bize hissettirecektir diye düşünüyorum. Türkiye de eminim bir kamuoyu yoklaması yapılsa, NATO’dan çıkalım diyenlerin, kalalım diyenlerden çok daha fazla olacağının dışında, ABD’nin de gerek İsveç ve gerek Finlandiya konusunda Türk tarafının tavırlarından rahatsız olması ve yine ABD’nin Türkiye’ye karşı Yunanistan’a ayan beyan destek vermesine de bakılarak, benim öngörüm odur ki; ABD, Türkiye’yi NATO da tutma taraftarı değil. Ama belki de bu süreç, tarafsız olabilmemiz açısından bizim için çok daha hayırlı olacaktır.