Ahmet Aygün Ata
Suriye’ye kefen giyip gideceklerdi, gitmediler! Gitmedikleri gibi 8-10 milyon Suriyeliyi getirdiler! Libya’ya denizden yürüyüp gidecekler, iman götüreceklerdi! Olmadı, ABD’yi az katlettin, gel Libya’ya diye çağırdılar!
Varımızı yoğumuzu sattılar, savdılar, rantiyeye açtılar, peşkeş çektiler, yetinmeyip kapattıkları da var. Hamdolsun!
Toprak Mahsulleri Ofisimiz vardı. Diyeceksiniz ki, yine var. Kağıt üzerinde var. Onu da ister kapatmak deyin, ister yok etmek deyin ortadan kaldırılması çalışmaları olağanüstü hızla sürüyor. Toprak Mahsulleri Ofisimiz, Türk çiftçisinin ekme, üretme gücüne değer katmak, üretimi arttırmak amacıyla kuruldu. Satılış dizilerinden biri başlayana dek öyleydi.
Geçen yıl Türk çiftçisinden buğdayı 1750 ila 2250 arasında aldı TMO. Henüz Ağustos ayı girmemişti ki, 3000 TL civarında bir ihale açtılar. Satılış dizisinin ihaleler sahnesi Nisan ayına dek sürdü. Çiftçi sayımız azaltılmış, ekilen toprak miktarımız azaltılmış, “paramız var ki alıyoruz” tekerlemeleri sahnenin müziğini oluşturuyordu.
Ele muhtaç olmak diye çok değerli bir deyimimiz var. Atalarımız deyim ve atasözleri üretirken bizzat yaşamın gerçeklerinden yararlandılar. Yaşam bunu bin yıllardır kanıtladı. Karşılığı yoksa hiçbir şey edinemezsiniz. Ki besin yani mide ahlâkın değerlerini yitireceği en en en değerli şey, sudan sonra.
AK Parti, şak diye aldığı buyruğu taaaak diye yapmaya devam ediyor. TMO, Türk çiftçisinin ürününe değer katmak yerine Amerikalı, Rus, Ukraynalı çiftçilerin buğdayına değer kattı, hatta ve dahi maske götürmek için gittikleri Venezuela’dan eli boş dönmemek için buğday dış alımı yapma kararı bile aldılar!
İşte TMO’nun yok ediliş tasarısı tamda burada devreye giriyor. Dış Alım Ofisi (DAO) oluyor. O kadar dış alım çılgını ki AK Parti Hükümeti, “tiz dış alım yapmayan dış satım yapamaz” deyü arz-ı ferman eyledi! Allah kabul etsin!
Siz hiç üretiminize değer katan insana, araca kıyıp yok eder/ başkasına teslim eder misiniz? Eğer yanıtınız hayır ise. Bunu yapanlardan özellikle ülkenize yapanlardan çok çok ağır hesap sormalısınız ki… Çünkü, o ülkede torununuzun, torununuzun çocuğunun ve dahi 40 kuşak sonrası olanların hakkı var.
Ne güzel türküdür. “Yeşillendi fındık dalları, Şimdi yeşillendi fındık dalları”
AK Parti’ye göre o türkü şöyle… “Yok edilecek fındık üreticileri, Kırılacak fındık dalları” … Bir şeyi yok etmek, değerini ortadan kaldırmak için kötüleyeceksin. Fiskobirliğimiz de bu yolun ölüsü! Efendim Fiskobirlik, üretim için gerekmezmiş, Devletin sırtında yükmüş! Mış, miş, Muş, müş… Zarar ediyormuş! (O halde daha da zarar ettirilir duruma getirmek için şaaaaak taaaaak).
İnsanlar öyle duruma geldi ki, Fiskobirlik fındığı yok eden kurt durumuna getirildi.
E peki sonra ne oldu? İmanlı bir İtalyan olan Ferrero fındık piyasasının tekeli oldu. Helal belgesi içinde kesinlikle yönetiminde bir Ak Partili olmak zorundaydı! Oldu da Hamdolsun!
Fındık alımı için para vermeyen Ak Parti hükümeti bizden olmayan Ferrero firmasına 300 trilyon kredi verdi! Ferrero Sakarya’dan Rize’ye, Düzce’den Samsun’a dek depo yaptı. Kendi ülkemizde kendi çiftçimizi sömürmesi için kredi verdiler. Ama Fiskobirlik tüüüüü kaka! Devletin sırtında kambur! Zarar ediyor!
Yediniz mi? Bence de yemeyin. Ak Parti, fındık kurdunun trilyonlarca katı daha çok yok edici, daha çok kemirici!
Türkiye Cumhuriyeti’ni kemirip yok eden bir siyasi kurt!
Bu emperyalizmin tasarısı dizileri izlemeyin artık! Kapatın televizyonunuzu!
Alın elinize Nutuk’u!
Nasıl yoktan var etmiş, Türklüğün şanlı savaşı bu ulusu…
Okuyun. Okuyun. Okutun. Okutun.