Mustafa Arı
Müslümanlar dünyaya fazla meyil verdiler, dünyevileştiler. Gençler Kur’an-ı Kerim’i okumuyorlar, okumayınca dinini de iyi öğrenemiyorlar. Gençler bütün futbolcuları tanıdıkları kadar sahabeyi ve peygamberini iyi tanımıyorlar. Gençler dünyaya daldıkça dinini unuttular. Bakın, yirmi sene önce boşanma pek olmazdı. Şimdi on aileden altısı boşanıyor. Çünkü İslam’ı bilmiyorlar. Sorunların çözümü için dini iyi öğrenmelidirler.
Dünyevileşmek, kişinin Allah’ı ve ahireti unutarak büyük bir hırsla dünyaya sarılmasıdır. Rabbine karşı sorumluluklarını ihmal etmesi, tamamıyla dünyaya yönelmesidir.
Dünyayı ve dünyada olup bitenleri anlamadan, hangi amel ve fiilin işlenmesi dünyevileşmeye girer, hangi amel ve fiilin işlenmesi dünyevileşmeye girmez bilmek gerekir.
Müslüman, bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu bilir ve ona göre muamele eder. Çünkü her dünyevi işin bir uhrevi yönü, her uhrevi işin bir dünyevi yönü vardır.
Dünyevilik, Allah’ın yap dediğini yapmamak, yapma dediğini de yapmaktır. Hangi iş ve amel Allah’ın rızasına uygunsa o yapılmalı, hangi iş ve amel Allah’ın rızasına uymuyorsa o iş ve amel yapılmamalıdır.
Dünya hayatında yaşarken ahiret hayatına gölge düşürmek, olgun Müslüman’ın işleri olmasa gerektir. Dünyaya ne kadar değer verilecekse o kadar değer verilir. Tek kanatlı kuş uçamayacağı gibi Müslüman da her iki dünyası için çalışmalıdır. Namaz sonunda okunan Rabbena duasında; “Ey Rabbimiz, bize dünyada da ahrette de iyilik ver” denilir.
Müslüman elbette dünyası için de çalışacaktır. Ama ahiretini de ihmal etmeyecektir. Ancak asıl amaç ahiret yurdunu kazanmaktır.
ADABI MUAŞERET
Adap, edebin çoğuludur. Muaşeret ise birlikte yaşayan kişilerin iyi geçinmesi demektir.
Adına görgü kuralları da diyebiliriz. Bireylerin ve toplum kesimlerinin birbirine karşı olan sevgi ve dostluk duygularını güçlendirici medeni ve ahlaki davranışları, nezaket ve görgü kurallarını ifade eder.
Kur’an-ı Kerim’de aile bireylerinin, akraba ve komşuların bir arada yaşamanın gerektirdiği hak ve sorumluluklara riayet etmelerini, uyumlu, geçimli ve güler yüzlü olmalarını öğütleyen; kaba, kırıcı söz ve davranışlardan sakındıran birçok ayet vardır. Müslüman kişinin hedefi; Kur’an’da ifade edilen ve Hz. Peygamberin bizzat söz ve davranışlarıyla gösterdiği görgü kurallarını şahsi ve içtimai hayatında yaşayarak göstermektir. Bunu yapabildiği takdirde sevilen ve sayılan bir kişi olur. Birkaç örnek verelim:
Ayakta bir şey yiyip içilmez. Telefon eden önce kendini tanıtır. Emanet eşyalar fazla geciktirilmez. Pazarlık yaparken mal övülmez ve kötülenmez. Kalabalık yerlerde çiklet çiğnenmez. Başkasının kusuru ile alay edilmez. Kusur yüze karşı açıktan söylenmez. Hiçbir yere ağızda sigara ile girilmez. Aksırırken, öksürürken el veya mendille ağız kapatılır. Sokak ortasında durarak konuşulmaz. Toplu yerlerde yüksek sesle konuşulmaz. Başkasının lafı kesilmez, devamlı da konuşulmaz. Başkasının yanında ayaklar uzatılarak oturulmaz. Yerlere tükürülmez ve çevre kirletilmez. Sıra olan yerlerde sıraya geçilir, sıra bozulmaz. Erkeği olmayan eve erkeğin ziyareti hoş karşılanmaz. Bir kimseden bir şey isterken daima lütfen ya da rica edebilir miyim denmelidir.