İSMAİL HAKKI ÖZSARI
Geçen yüzyılın başında dağılan imparatorluklardan göç dalgaları yaşanmış; uluslar, toplumlar ortak bir yazgıyı paylaşmışlardır. Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan Anadolu’ya gelenler olduğu gibi Anadolu’dan gidenler de olmuştur. (Türkler, Ermeniler, Rumlar gibi.)
Böyle bir tarihsel olgu ne yazık ki kimi siyasetçilerce çarpıtılmış, Ermeni soykırımı olarak önümüze konmuştur. Tarihi siyasetçiler yazamaz, yazmamalı da… Ve bir ulus (Türk ulusu) üç, beş oy uğruna kurban edilemez; edilmemeli de…
Usta bir satranç oyuncusu dört beş hamle sonrasını nasıl görüyorsa, ben de Ermeni soykırım masalının ardından nelerin geleceğini görüyor ve dünya barışı adına bundan endişe duyuyorum. Ermeni diasporası, yoksul Ermenistan’ın refahı ve kalkınması için çaba göstermesi gerekirken, kin tohumları yeşerterek dünya ve bölge barışına büyük bir darbe indirmektedir. Ve ne yazık ki diasporanın dümen suyuna giren ülkeler de aynı suça ortak olmaktadırlar. İyi bilinmelidir ki, bizler soykırım yapamayız. Yapmış da olamayız. Çünkü soykırım sistemli bir olaydır.
Şimdi size Nazilerin nasıl soykırım yaptığını anlatayım. Bu işi yapıp yapamayacağımıza okuyucular karar versin.
Naziler, milyonlarca Yahudi’yi, çingeneyi, eş cinseli, aykırı insanı yok etmek için inanılmaz bir mekanizma çalıştırdı. Bu insanların önce bulundukları mahalleler, köyler, şehirler, tek tek belirlendi. Tek tek soyağaçları çıkarıldı. Evleri, dükkanları, gittikleri mekanlar tespit edildi. Zamanı gelince de evlerinden işyerlerinden alınıp, trenlere doldurularak özel kamplara gönderildi. Buralara gönderilenlerin özel eşyaları alındı, altın dişleri söküldü, saçları kesildi, özel üniformalar giydirildi. Sonra da bu insanların en az yiyecekle nasıl yaşayabilecekleri hesaplandı. Mühendisler, bilim adamları kafa kafaya vererek en kolay ve en ucuz yoldan bunları yok etmenin yollarını buldu. Gaz odaları, fırınlar yapıldı. Bu işler gerçekleşirken, hiç kimse özeleştiri yaparak, “Biz ne yapıyoruz?” demedi. Herkes yüksek bir görev bilinciyle soykırım makineleri gibi çalıştı. Kendi ırkından olmayanları, yaşlıları, çocukları, özürlüleri yüksek bir görev bilinciyle yok ettiler.
Savaştan sonra mahkemeye çıkartılanlar da, “Biz, bize verilen görevi yerine getirdik. Aksi halde bizi yok ederlerdi” diyerek savunma yaptılar. Şimdi size soruyorum; Millet olarak biz böyle sistemli çalışabilir miyiz? Böyle bir organizasyonla, bırakın bir milleti, bir canlıyı bile yok edemeyiz. Sonra biz kıyımsız, merhametli bir milletiz. Öyle emir geldi deyip çoluk çocuğu gaz odalarına atacak kadar cani olamayız. Bu iftirayı bize atanlar da pekala biliyorlar ki; soykırım meselesi koskocaman bir yalandır.
Öyleyse niçin bu yola başvuruyorlar? Yakın tarihimiz incelendiğinde görülmektedir ki Lozan’ın rövanşı alınmak istenmektedir. Ermenilere o gün verilen sözlerin yerine getirilmek istendiği anlaşılmaktadır. Şimdi, “Ermeni soykırımı yoktur diyenler suç işliyor” diye yasa çıkartan Fransız meclisine hep beraber soralım: Cezayir’de kaç Cezayirliyi katlettiniz? Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Antep, Urfa, Maraş, Adana’da ne işiniz vardı? Ermenilere Fransız üniforması giydirerek sivil halkı katlettirmediniz mi? Maraş’a Kahramanmaraş, Urfa’ya Şanlıurfa, Antep’e Gaziantep ismi niçin verildi sanıyorsunuz? İkinci Dünya Savaşı’nda 170 bin Yahudi’yi trenlere bindirerek Nazilere teslim eden Fransa değil mi? Fransa’nın 1100 yıllık Ortaçağ boyunca neler yaptığına değinmeye gerek var mı?
Diğer batılılar, coğrafi keşifler adı altında, şiddet ve katliam ihraç etmedi mi? Kızılderililerin, Aborijinlerin, Mayaların, Azteklerin milyonlarcasının canına kim okudu? Hiroşima ve Nagazaki hala neden ağlıyor?
“Dünyanın en güçlü devleti ABD’dir. Dünya ABD’nin çıkarlarına göre şekillendirilmelidir. Bunun için gerekirse güç kullanmaktan çekinmemelidir” diyenler kimlerdir? Irak’ta 700 bin insan niçin öldü? Irak’ta hala devam eden cinayetler soykırım değil de nedir? Yine Filistin’de Suriye’de ve Ortadoğu’nun her yerinde milyonlarca insanı öldüren kimlerdir?
İkide birde Türkiye’yi bölünmüş olarak gösteren haritalar bastırıp dağıtılıyor. Biz de Musul’u, Kerkük’ü, Batı Trakya’yı içine alan Türkiye haritaları bastırıp dağıtsak ne dersiniz acaba? İyi bilinmelidir ki, bu ulus en zayıf zamanında bile bir karış toprağı için seve seve canını vermiştir. Gerekirse yine ölüme yürüyebileceğinden kimsenin kuşkusu olmasın!
Siz bakmayın şimdiki umursamazlığımıza. İş başa düşünce her bir Türk genci birer Mustafa Kemal olur ve emperyalist emellerinizi kursağınızda bırakır.