Mustafa Arı
“Ülkemizde 90 bin cami, 150 bin din görevlisi, 100 ilahiyatçı, binlerce imam hatip var. Ama toplum niye böyle? İçki, kul hakkı, hırsızlık, boşanma, şiddet, zina gittikçe artıyor…”
Bu kelimelerin benzerlerini defalarca gördünüz. Bunu yazanlar bile demek ki, kurtuluşu yine camilerden, ilahiyat fakültelerinden ya da imamlardan arıyor.
Türkiye’deki meyhane, birahane, bar, içkili mekan, gece kulübü sayısı camilerin onlarca katı daha fazla…
İlahiyat fakültesinden daha fazla fuhuş evi var.İmam hatip okullarından daha fazla gece kulübü ve zina evleri var.
Fuhuş evlerine, gece kulüplerine, plajlara, meyhanelere gelen kişi sayısı, cami cemaatinden, ilahiyat öğrencilerinden ve imam hatip öğrencilerinden daha fazla.
Bir haftada 10 civarında dizi izletiliyor. Bir iki tanesi hariç hepsi zina, aldatma, şiddet, hırsızlık, dolandırıcılık, içki, kumar ve gayri ahlaki ne varsa onu aşılıyor.
Gündüz, kadın programlarında aile bağları değil, aile nasıl dağıtılır konusu anlatılıyor. Moda, tüketim, estetik, kadın cinselliği, mutfak, parfüm, sanat adı altında çıplaklık anlatılıyor.
Tüm bunlar sanki toplumu ıslah ediyor da camiler ifsat ediyor öyle mi?
Bir haftada gece gündüz izlenen, iletilen pis yayınlar sanki dürüstlüğü anlatıyor da ilahiyat fakülteleri aksini anlatıyor!
Meyhanelerde, birahanelerde, plajlarda saygı, sevgi, hoşgörü, mertlik anlatılıyor da imam hatiplerde farklı şeyler anlatılıyor.
Cuma namazının hutbesine bile zar zor geliyorlar. Hutbede de çoğunun zihni dağınık. Yüzlerce sosyal medya uygulaması ahlak anlatıyor da imamlar ne yapıyor?
Tiktok, Facebook, Twitter, Instagramda namus anlatılıyor da hocalar başka bir şey mi anlatıyor.
Suçu ne hocalarda ne ilahiyat fakültelerinde ne imam hatiplerde aramayın.
Hanginizin ilk on televizyon kanalında dürüstlük anlatılıyor? Hanginizin telefonunda ahlak, edep, nezaket, dürüstlük anlatan uygulama, kitap, resim var?
Kitaplığınıza bakın? Erdemi anlatan, sadakati anlatan, efendiliği anlatan, hanımefendiliği anlatan kaç kitap var? Varsa yoksa uçan kaçan romanlar, aşk, cinsellik ve kısa yoldan zenginlik vaat eden eserler…
Toplum bir bütündür. Suçu din adamlarına atarak kaçamazsınız. Suçlu varsa hepimiz suçluyuz. Din adamları da suçludur, siyasetçiler de suçludur, sanatçılar da suçludur, bilim adamları da suçludur…
Herkes üzerine düşen görevi yapmalıdır.
GİDİŞATIMIZ İYİ DEĞİL!
Her şeyin temelinde din vardır. Günümüzde olaylara dini açıdan bakalım.
Maalesef eskisi gibi değiliz, çok değiştik. Samimi dostluklar, çıkarsız ilişkiler, Allah için sevmeler, Ashab-ı Kiram gibi birbirimizden ayrılırken ve’l asri süresini okuyanlar kalmadı. En küçük tartışmalar kavgalara dönüşür oldu. Trafikte terör estirir olduk. Toplu taşıma araçlarında yaşlılara yer gösterme yok oldu. Saygıyı, hoşgörüyü yitirdik.
Gördüğümüz kadarıyla namahremden sakınmalar, utangaçlıklar kalktı. Mâsivâdan sıyrılmış yürekler kalmadı. İslami olmayan flörtler arttı. Boşanmalar çoğaldı. Süs,lüks içimize işlemiş. Nefis ile barışık bahaneler, keşkeler, çünküler, ama’lar arttı. Her halimiz anlayana çok şey anlatır.
Hak ile batıl karıştırılıyor. Kur’an-ı Kerim’de: “İnsanlar hala gaflet içindedirler.” (Enbiya Suresi:1)
Televizyonlar her gün cinayet, tecavüz, taciz, zina, hırsızlık haberleri vermektedir. İslam ahlakına ters düşen her şey, Televizyon dizilerinde özendirilmeye çalışılmaktadır. İnsan onuruna yakışmayan her türlü pislik almış başını gidiyor.
Kul hakkı hiç hesap edilmiyor. Rüşvetin adı hediye olmuş, ticari ahlak aranır hale gelmiştir. Bazılarımız yaratılış gayemizin farkında değiliz. Ahiret unutulmuş, dünya metanın cazibesine kapılmış gidiyoruz. Ama yine de umutsuz olmayalım. Kurtuluşa erenlerden olmak için insanları Allah’a kitabına, Resulüne dönmeye çağıralım. Biz kendimizi değiştirmezsek Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmez.
Gidişatımız hayra alamet değil! Özümüze dönmemiz lazım. Rabbimizin huzuruna çıkınca nasıl cevap vereceğiz. “İnsanlar hüsrandadır ancak iman edenler, salih amel işleyenler,hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.” (Asr Suresi)