Saadet Partisi Karacabey İlçe Planlama ve Koordinasyon Başkanı Oktay Ekren, “18 yıllık bir iktidar demek normalde tecrübe demek ama maalesef ülke olarak biz 18 yıllık iktidar tecrübesini değil, 18 yıllık iktidarın yorgunluğunu, dağınıklığını ve pervasızlığını yaşıyoruz.” dedi.
Oktay Ekren, yaptığı basın açıklamasında AK Parti iktidarının politikalarını eleştirdi.Sular altında kalan 12 bin yıllık kültürel miras Hasankeyf’in restorasyon çalışmaları neticesinde betona bulanmış haline tepki gösteren Ekren, “Hasankeyf yok olmasın diye çırpınan insanların seslerine kulaklarını tıkadılar. 12 bin yıllık bir tarih, ömrü en fazla 50 yıl olan bir baraj uğruna yok edildi. Kazdağları’nı para uğruna yabancı şirketlerin katletmesine izin verdiler. Ovalarına, dağlarına, ormanlarına yapılmak istenen termik santrallere, altın madenlerine, taş-mermer ocaklarına karşı seslerini yükseltenleri susturmaya çalıştılar.” dedi.
Baro düzenlemesi ile ilgili olarak Ekren, “Baroları bölme diyen binlerce avukata rağmen düzenlemeyi komisyondan geçirdiler. Baro başkanlarının, meslek örgütlerinin, bu mesleği icra edenlerin bu konuda söz söylemeye hakkı yokmuş gibi davranıyorlar.” ifadelerini kullandı.
Gençlerin sosyal medyada tepkilerini dile getirdiklerini söyleyen Ekren, şunları söyledi: “Sosyal medyada dile getirdikleri tepkilerden de rahatsız oldular ve topyekûn sosyal medyaya savaş açtılar. Zaten ana akım medyayı büyük oranda kontrol etmiş durumdayken, kontrol edemediği sosyal medyayı kapatmakla tehdit ediyorlar. Bu ve buna benzer onlarca konu onlarca sorun. Niyetimiz zaten herkesin görmüş olduğu yaşamış olduğu ve tartışılan bu olayları tekrar tekrar hatırlatmak değil. Dikkat çekmek istediğimiz husus bu olayların hepsi birer sonuç peki bu sonuçları doğuran sebep ne? Asıl konuşulması gereken noktanın burası olduğunu düşünüyoruz. Aslında 18 yıllık bir iktidar demek normalde tecrübe demek ama maalesef ülke olarak biz 18 yıllık iktidar tecrübesini değil 18 yıllık iktidarın yorgunluğunu, dağınıklığını ve pervasızlığını yaşıyoruz.”
Oktay Ekren, açıklamasının devamında şunları kaydetti: “Peki iktidarın davranışlarındaki temel sorun ne? Aslında bunu üç cümleyle özetleyebiliriz;
1- AKP iktidarı kendini ülkenin sahibi zannediyor ve öyle davranıyor. İktidarlar ülkenin sahibi değil millet tarafından Ülkeyi yönetmek üzere belli bir süreyle görevlendirilmiş, yetkilendirilmiş emanetçilerdir. Bu ülkede yaşayan 83.155.000 insan bu ülkede var olan tüm nimetlere ve tüm haklara ortaktır. Devletin ve iktidarın görevi de bu nimetleri tüm insanlara adil olarak paylaştıracak ve bu haklardan tüm insanların eşit olarak yararlanmasını sağlayacak sistemi kurmak ve işletmektir. Bunun haricinde bir yaklaşım haksızlığı ve zulmü getirecektir.
2- İktidar dinlemiyor sürekli konuşuyor. Hayatta özellikle de siyasette çok konuşmak, iyi konuşmak, güzel konuşmak geçici bir başarı getirebilir ama başarıyı kalıcı kılacak olan en önemli haslet en önemli adım dinlemektir. Ama görüyoruz ki iktidar dinlemeyi pek sevmiyor dinlemekten pek hoşlanmıyor hâlbuki dinlemek lazım, muhalefeti dinlemek, Sivil Toplum Kuruluşlarını dinlemek lazım, mağdur olduğunu düşünen insanları dinlemek lazım, haksızlığa uğradığını düşünen insanları dinlemek lazım dinlemeden sorunları göremeyiz dinlemeden sorunları çözemeyiz dinlemeden önümüzü göremeyiz. AKP iktidarı bugün sadece kendi tabanını kendi teşkilatını kendi bürokratlarını dinlese bile inanıyoruz ki daha az hata yapacaktır. Ama artık kendi insanını bile dinlemeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Sadece bir kişinin başkanlığında etrafında üç beş kişiyle koskoca ülkeyi yönetmeye çalışan bir iktidar yazık gerçekten çok yazık. Hatırlatmak isteriz ki milleti dinlemeyen iktidarı milletin dinlenmeye alması kaçınılmazdır.
3- AKP İktidarı yaptıklarıyla ve söyledikleriyle insanları tedirgin ediyor. Unutmamak gerekir ki tedirginliğin olduğu endişenin olduğu bir yerde huzur olmaz. Barış olmaz. Kardeşlik olmaz. Bir ülkede ekonominin iyi ve güçlü olabilmesi için gerekli şartlar vardır. Bu şartların en önemlisi ve en olmazsa olmazı güvenliktir insanların kendini güvende hissetmediği bir ülkede ekonominin güçlü olması asla düşünülemez. Değişmez kaide şudur “Bir ülke güvenli ise huzur var demektir güvenli ve huzur var ise bereket var demektir.
Öyleyse herkesin kendini güvende hissettiği bir iklim oluşturmak mecburiyetindeyiz. Türk, Kürt, Çerkes, Laz; kendini aynı oranda güvende hissettiği bir ülkede yaşamalı. Alevi ve Sünni’nin, Müslüman, Hristiyan ve Yahudi’nin aynı oranda kendini güvende hissettiği bir ülke gereklidir. Zengin ve fakirin, yöneten ve yönetilenin aynı oranda kendini güvende hissettiği bir ülke şarttır. Kadın ile erkeğin, çocuk ile yaşlının aynı oranda kendini güvende hissettiği bir ülkeye ihtiyacımız vardır. AK Parti’ye, Saadet Partisi’ne, MHP’ye, CHP’ye, İYİ Parti’ye ya da HDP’ye oy veren, diğer tüm partilere oy veren, yeni kurulmuş partilere oy vermeyi düşünen herkesin kendini aynı oranda kendini güvende hissettiği bir ülkeyi inşa etmek zorundayız. Bunu başardığımızda inanın diğer sorunları halletmemiz çok daha kolay olacaktır. Bu ortama oluşturmak için gerekli olan kalıp da, mayada, tecrübede bu topraklarda mevcut. Yeter ki niyet olsun.”