Ahmet Aygün Ata
AK Partili Sanayi Bakanı’nın, “Devlet fabrika yapmaz” dediği dakikalarda, Almanya elektrik şirketlerini devletleştiriyordu. Batı’nın emperyal kapitalizmine kuyruğundan bağlı partilerin ilk saldırdığı alanlar hep kamu kurumları olmuştur. Bu durum bizim siyasi tarihimizde de aynıdır. Bunları değiştiremezsiniz. Bir yaparlar milyon bozarlar. Hizmetleri ne soylu Türk ulusunadır, ne Türkiye Cumhuriyeti’ne. Bu nedenle emperyal kapital sistem her yolla bu partilere destek verir, personel yerleştirir, ABD’de kurulur, ABD’ye icazet almaya giderler.
Özelleştirme ya da özel kesim ağırlıklı ekonomiler vahşettir, kıyımdır, insanlık dışıdır. Bırakınız kendi ülke ve ulusunu, diğer ülke ve ulusların varlıklarına da düşmandır. Bakınız, özelleştirilmiş kurumlara hep kâr amaçlıdır. Sağlık, güvenlik, insan, yaşam ve doğa umurlarında değildir. Günümüzde silah sanayisi özel kesimdir. Kana doymayan sömürgecilik eldeki stokları tüketmek için savaş çıkarır. En son örneği ise Ukrayna’dır. Emperyalist Batı, “Sen savaş, biz silah veririz” der.
Ne yazık ki iktidarıyla ve muhalefetiyle bizim ülkemiz de aynı durumdadır. Tek fark emperyalist piyonların silahlı güçleri ile cephe savaşı değil, ülke içinde ve dışında savaş verilmektedir.
Ukrayna’dan tahıl koridoru oluşturulmasına AK Parti Hükümeti aracı oldu. Ama burada AK Partililer adeta kahraman yarattı! Oysa ki koridorun kararını Rusya vermişti. Ve AK Parti’nin tartışılmalı dediği, İstanbul Kanalı adlı oluşumla ABD lehine çevirmeye çalıştığı Montrö Sözleşmesi’nin zaferidir.
Peki bugün AK Parti’nin kuyruğundan ayrılmadığı AB, tahıl koridorundan yoksul ülkelere göndereceğiz dediği tahılları ne yaptı? Çıkan ilk 17 gemiden 3’ü yoksul ülkelere, 14’ü AB ülkelerine gitti. Sonraki gemilerin akıbeti ise bilinmiyor.
Rusya durmaksızın bunu soruyor, yanıt veren yok. Sanal kahraman yaratma ustası AK Parti’den de ses yok. Ukrayna’dan çıkan tahılların katil şirketlere kiraladığı tarlalarda yetişen NBŞ ve GDO’lu ürünler, dünyaya hastalık yayıyor. (Ukrayna’da yabancılara arazi satışı ve kiralanması anayasa gereği yasak. Ancak bulunan şirketler Ukrayna çiftçisine bu katil tahılları ektiriyor ve ürünü kiralamış oluyor.)
Su ve enerji bugün Ulusal Güvenlik sorunudur. Ülkeler bu uğurda çalışmalar yapmaktadır. ABD ve AB çalışmaların yanı sıra, ülkelerde yönlendirdikleri iktidarlar aracılığı ile de emperyalist yüzlerini göstermektedir.
Düşünelim; enerjide neden olduğundan çok dışarı bağımlıyız? Bu bağımlılık hangi iktidar döneminde doruğa ulaştırıldı?
Düşünelim; su cenneti ülkemizde ‘vahşi sulama’ adlı kılıfı hangi iktidar döneminde duyar olduk? Ve buna sözüm onca bilim adamları neden ön ayak oluyor? HES’lerin buyruğu nereden geliyor? HES’ler su taşkınları ile öldürüyor, yok ediyor. Verimli toprakları denize sürüklüyor.
Düşünelim; soylu Türk ulusunun yarınlara aktarmak için canından kutsal bildiği tohumlar hangi iktidar döneminde yasaklandı? Hangi iktidar döneminde ekenlere hapis ve para cezası verildi? Hangi iktidar döneminde ulusal güvenliğin en önemli maddesi tohumlar İsrail kökenli oldu? Hangi iktidar döneminde tohum şirketleri kapatıldı?
Türkiye Cumhuriyeti, NBŞ bazlı tohum bilmezdi. Demokrat Parti, döneminde mısır ve buğday Amerika’dan alınarak ülkemizin topraklarına kanser gibi sokuldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu kurumları tohum ıslahı yaparken, AK Parti bunları kapattı. Bakınız, Karacabey TİGEM’in hem hayvan ırkını hem bitki ırklarını ıslah eden tesisleri vardı. Şimdi çürütülüyor. Diğer yerler farklı mı? Gönen’den Isparta’ya, Ceylanpınar’dan Polatlı’ ya hepsi ıssızlaştırıldı. Toprakları AK Parti milletvekili, bakan ve yandaşlarının cirit attığı yerler oldu.
İktidarın bir ilçe başkanı gidiyor, hükümeti ile görüşüyor. TİGEM yerleri kiraya verilecek diyor!
Ulusal bilinç ve ulus sevgisinden yoksun bireyler, toplumlar, partiler zehirli sarmaşık gibidir. Çiçeklerinin güzelliği ile kandırır. Toplumu sarar, kavrar, dolanır, boğar. Körü körüne adama tapıcılık vardır. Sosu dindir, mezheptir, gayri milliliktir, diğer ulusların tapıcısıdır (ama dinsel açıdan ama çağdaşlık açısından) .
Analarımızın çıkın yapıp sakladığı tohumlar…
Babalarımızın çıkından avuçlayıp savurduğu tohumlar…
Biri milyon, milyonu un, milyonu yemek eden tohumlar…
Bin yıllardır ulusun var oluş, yaşama, geleceğe güven için toprakla birleşen tohumlar…
AK Parti’nin ‘pancar da ilk kez kendimizin olanı kullanacağız’ adlı bilgisiz açıklamalarına konu ettikleri tohumlar…vKısacası tohum; ULUSAL GÜVENLİK güvencesidir.
Tohum; TÜRK ULUSUNA VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE düşman olanların eline teslim edilecek maddeler değildir. Soylu Türk ulusu, artık KEMALİST DEVRİMCİ bir partiye kavuşturulmalıdır.
Tohum elimizde, ruhumuzda, beynimizde, geçmişimizde, geleceğimizdedir. Yolu tektir.
“TÜRK ULUSU ÖYLESİNE BÜYÜK BİR ULUSTUR Kİ; GEÇ ISINIR, GEÇ SOĞUR.” (Amiral Cem Gürdeniz)