Saadet Partisi Karacabey İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, yaptığı basın açıklamasında gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. TÜİK rakamları üzerinden iktidarı eleştiren Koçak, “Aldıkları kararlar sebebiyle ülkemiz bugün bu sıkıntılarla karşı karşıya… TÜİK’e göre bile bu böyle! Maalesef “bile” diyoruz, sırf resmi rakamları kullanırken; ‘bile’ edatını kullanmak zorunda kalışımız dahi iktidar adına utanç vericidir. Devlet kurumları böyle olursa, iktidarın doğru karar verme ihtimali olmaz! Çünkü gerçekleri görmüyor, hatta görmemek için çaba sarf ediyorlar.” dedi.
Bütün yetkinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da olduğunu ve Bakanlar Kurulu ile Meclis’in herhangi bir kıymet-i harbiyesinin kalmadığının altını çizen Koçak, “Diktatörlüklerde, krallıklarda, padişahlıklarda bundan daha ileri bir yetki hiçbir zaman olmadı! O zaman sistemi oturmuş kurumlar vardı, bugün yok; kimse Cumhurbaşkanı’nın kararlarını sorgulayamıyor! Bundan dolayı da bugün başımız dertten kurtulmuyor. Her ne kadar Sayın Erdoğan, ekonomideki başarısızlıklarını ‘mücbir sebepler’ diyerek açıklamaya çalışsa da, bunun böyle olmadığını hepimiz biliyoruz. ‘Mücbir sebepler’ başka ülkeleri 1 şiddetinde etkilerken, neden bizim ülkemizde bu 10 şiddetinde yaşanıyor? Neden enflasyon ABD’de ve Avrupa ülkelerinde en fazla yüzde 6-7 iken, savaş ve kriz olan ülkelerde dahi yüzde 20’leri geçmezken; bizde bu oran yüzde 60-70’leri geçip üç haneli rakamları buldu? ‘Mücbir sebep’; AKP iktidarı ve kurulan sistemdir. Başka türlü bunu açıklamak mümkün değil! Tek kişilik bir sistem ve tek kişinin her konuda karar vermesi şu anda bizim yaşadığımız en büyük problemdir.” ifadesini kullandı.
Tüm istatistiklere göre iktidarın sınıfta kaldığını ifade eden Başkan Koçak, “Ve bunun sıkıntısını iktidar değil, milletimiz çekiyor, biz çekiyoruz, bu ülkede yaşayan herkes çekiyor. Eğer bu sıkıntıları iktidar çekiyor olsa umurumuzda bile olmaz, ‘Kendi düşen ağlamaz’ deriz. Ama öyle değil ki! Aldıkları kararlar sebebiyle ülkemiz bugün bu sıkıntılarla karşı karşıya… TÜİK’e göre bile! Maalesef “bile” diyoruz, sırf resmi rakamları kullanırken; ‘bile’ edatını kullanmak zorunda kalışımız dahi iktidar adına utanç verici. Devlet kurumları böyle olursa, iktidarın doğru karar verme ihtimali olmaz! Çünkü gerçekleri görmüyor, hatta görmemek için çaba sarf ediyorlar. TÜİK’e göre; yüzde 67’ye düşen Tüketici Güven Endeksi, hesaplandığı 2004 yılından bugüne en düşük seviyesinde. 2021 yılına ait ‘Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın verilerine göre; en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik kesim toplam gelirin yüzde 47’sini alırken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik kesimin payı yüzde 6! Borçluluk oranı da sürekli artıyor, her 10 kişiden 7’si borçlarını ödemekte güçlük çekiyor. Hanelerin yüzde 60’ı ‘evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını’, yüzde 38’i ‘iki günde bir et, tavuk veya balık içeren yemek masrafını’, yüzde 20’si ‘evin ısınma ihtiyacını’, yüzde 63’ü de eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını ekonomik olarak karşılayamadığını beyan ediyor.” diye konuştu.
“Dehşet verici bir adaletsizlik, yoksulluk ve yoksunluk ile karşı karşıyayız” diyen Zeynel Abidin Koçak, açıklamasına şöyle devam etti: “En temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi insanımız. Maalesef bu ekonomik şartlar gençlerimizi ise çok daha derinden etkilemektedir. KYK, kredilerin ödeme tutarını 30 Haziran’da açıklayacak fakat kredi hesaplama uygulamalarından yapılan hesaplar aşağı-yukarı gelecek tsunaminin habercisi adeta. Üniversite hayatı boyunca toplamda 25 bin lira alan bir gencimiz yaklaşık 75 bin lira, 30 bin lira alanlar ise ortalama 100 bin lira borç ödeyecek! El insaf! Bu vicdansızlıktır! Kürsülerde ‘faize karşıyız’ diyenler, bu rakamlara ne diyecekler? Gençlerimizin çoğu zaten üniversiteden mezun olunca iş bulamıyor, bulanlar ise çok düşük maaşlarla çalışmaya başlıyor, bu kadar borcu nasıl ödeyecekler? Medyayı satın almak için yandaş holdinglere Ziraat Bankası’ndan kredi tahsis ediliyor, milyonlarca dolarlık kredi borçları siliniyor ve bunun için de para bulunabiliyorsa; gençlerimiz için de bu kaynak bulunabilir ve de bulunmalıdır.”
Halkın desteğini kaybeden Erdoğan ve ortaklarının yeniden ‘beka’ söylemine sarılmak için fırsat kolladığını iddia eden Koçak, “Görünen o ki Cumhur İttifakı, Suriye ve Yunanistan üzerinden ‘olağanüstü durumlar’ meydana getirmek istiyor.Açık ve net bir şekilde ifade etmek istiyoruz; hiç kimse kendi ikbali ve iktidarı için ülkemizi bu zor günlerinde böylesine tehlikeli yollara sokma gafletinde bulunmasın! Türkiye, iktidarın külhanbeyi rolleri, sürekli değişen ‘dostum-küstüm’ hitapları nedeniyle çok bedel ödedi. Bu bedeli artırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Biz, terörle başarılı ve etkin bir şekilde mücadele edilmesini sonuna kadar destekliyor, bu konunun siyasi malzeme yapılmasına sonuna kadar karşı çıkıyoruz! Şahsiyetli bir dış politikaya evet, dış politika konularının seçimlere alet edilmesine hayır diyoruz.” ifadelerine yer verdi.