Saadet Partisi Karacabey İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, yaptığı basın açıklamasında gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. AK Parti’nin 2002’de iktidara geliş sürecinde kullandığı söylemleri hatırlatan Koçak, “AKP, 3Y ile mücadele edeceğini söyleyerek iktidara gelmişti. Bunlar ‘yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluk’tu. Bugün gelinen noktada bırakın bunlarla mücadeleyi, bu 3Y’nin muhafazası durumuna geldiler. Türkiye yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluk ülkesi haline geldi. Daha doğrusu bu iktidar tarafından getirildi.” dedi.
Koçak, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye ile ABD tarafından oluşturulmak istenilen güvenli bölge meselesine değinerek uyarılarda bulundu. Koçak, “Bu harita doğru ise çok tehlikelidir. İktidar ısrarla sınırda bir güvenli bölgenin kurulması üzerinde duruyor. Neyin üzerinde anlaştıklarını bilmiyoruz. Normalde Türkiye’ye bir gücün gelmesi ve burada karargâh kurması ancak Meclis’in yetkisi dâhilinde olabilir.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin dış odakların hedefinde olduğunu ve atılacak her adımda ülkemizin etkileneceğini ifade eden Koçak, sorunların dövüşerek değil, kucaklaşarak çözüleceğinin altını çizdi. Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanları’nın görevden alınmasına değinen Koçak, “3 ilde seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyumlar atandı. Bu kararı iktidar bir inisiyatif kullanarak yapmıştır. Bu kararlara itiraz ettik. Doğru olmadığını söyledik. Bu kayyum kararlarıyla hukuk ve halk dikkate alınmadı. Halkın iradesi dikkate alınmadı. Biz her zaman terörle mücadelenin yanında olduk. Terör, Türkiye içinde kaynaklanan bir hadise değildir. Terör dışarının müdahalesiyle Türkiye’yi zayıflatmak için yapılıyor. Bundan böyle biz terörle mücadelenin ciddi bir mesele olduğunu düşünüyoruz. Lakin ülkemizde adli yetkiye sahip kurullar bellidir. Bu kurullar mahkemelerdir. İktidar da hukuka bağlıdır. İktidar kendisini hâkim yerine koyamaz. Bir kararı alacağı zaman bunu muhakkak hukuk prensibine uygun alması gerekiyor. Görevleri esnasında suç işleyenleri adli merciler belirler. İktidar kendini adli merci yerine koyamaz. Bu durum yarın kendi başlarına da gelir. İktidar adli mercileri kontrol altına alsa bile bu halk nezdinde tasvip görmez. Bu durum hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmıyor.” dedi.
Adli mercilerin suçluları bulması gerektiğini vurgulayan Koçak, şöyle devam etti: “Hukuka bakış açımızda değişiklikler yaşanmaya başladı. Kanun Hükmünde Kararnameler giderek ‘Karun Hükmünde Kararnamelere’ dönüşüyor. İşte bu tehlikedir. Son dönemde bu konuda endişelerimizi artıran hadiselerle karşılaşıyoruz. Çünkü Karunlar da hak, hukuk tanımaz halkın iradesine hiç itibar etmezler. Ülkemiz böyle bir mecraya sürükleniyor. Bu noktada ister istemez sormak istiyoruz; Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkaran TRT’ye de kayyum atanacak mı? Bekleyelim böyle bir hadise yaşanacak mı? Millet iradesine ipotek koymak kimseye bir şey kazandırmaz. Temel esas seçimle gelenin seçimle gitmesi gerekiyor.”
Koçak, halkın seçmediği bir kişiye görev vermenin akla ziyan olduğunu vurgulayarak, “Cumhurbaşkanı aynı zamanda AKP’nin de genel başkanı! Valiler ise Cumhurbaşkanı’nın siyasi temsilcileridir. Halkın seçmediği kişileri belediye başkanlığına getirmek akla ziyandır. Türkiye tam bir parti devleti haline gelmiştir. Buna rıza göstermemiz mümkün değildir. Bu millet bir gün patlayacak. İstanbul seçimleri bunun küçük bir belirtisiydi. Netice de sandık patladı. Hiçbir ülkede halk kendisine uzun vadede her şeyi dikta etmek isteyenlere destek vermez. Kimse Harun gibi gelip Karun gibi gitmemelidir.” ifadelerini kullandı.
AK Parti’nin 2002’de iktidara geliş sürecinde kullandığı söylemleri hatırlatan Koçak, “AK Parti 3Y ile mücadele edeceğini söyleyerek iktidara gelmişti. Bunlar ‘yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluk’tu. Bugün gelinen noktada bırakın bunlarla mücadeleyi, bu 3Y’nin koruyucusu durumuna geldiler. Türkiye yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluk ülkesi haline geldi. Daha doğrusu bu iktidar tarafından getirildi. Bugün içinde bulunduğumuz durumu aşmanın tek yolu 3Y ile mücadele etmektir. Yoksulluk vatandaşın çektiği büyük sıkıntıların başında geliyor. Yoksulluk bu milletin fertlerini cidden etkiliyor ve çaresizliğe itiyor. Bundan dolayı iktidar yasaklar ve baskı ile uğraşacağına, bunu gündeme getirmelidir.” dedi.
Ekonomide gidişatın endişe verici olduğunu ifade eden Koçak, açıklamasını şöyle sürdürdü: “İnsanlar sıkıntı içindeyken iktidar ‘aslında çok iyisiniz’ demekten vazgeçmelidir. Lafla karın doymuyor. İnsanlar lafla ihtiyaçlarını gideremiyorlar. Biz bunu son zamlarla daha iyi görmeye başladık. Pembe zamlarla ekonomi iyi gösterilmek istense de, gerçek olan ekonomi iyi değildir. En son geçtiğimiz Pazartesi günü motorinin litre fiyatına 17 kuruş, benzinin litre fiyatına 6 kuruş, çaya yüzde 15 zam geldi. Bunun yanında çarşı ve pazarda hissedilen enflasyon açıklananın çok üstünde. Tüm bu gelişmeler yaşanırken maalesef iktidarın memura yaptığı zam teklifi 4+4’tür. İğneden ipliğe zamlar var. Enflasyon ve yoksulluk altında inleyen memurun bu zam teklifini kabul etmesi mümkün değildir. Bu tiyatroya benziyor. Kimse memuru tiyatro olarak görmemelidir. Bundan dolayıdır ki Memur-Sen, teklifi müzakere ihtiyacı bile görmedi. Konu uzlaşma bulamadığı için uzlaşma heyetine gidiyor. Uzlaşma heyetini kim belirliyor, yine iktidar belirliyor. Hükümet memurun hak ettiği zammı elinden almaya çalışıyor. Vergiye geldi mi çok cömert davranıyor. İktidar şunu bilmelidir ki, bu ülkede ekonomi zamlarla düzelmez.”
Suriye’nin kuzeyinde Türkiye ile ABD tarafından oluşturulmak istenilen ‘güvenli bölge’ meselesine de değinen Koçak, üzerinde konuşulan güvenli bölge haritasını göstererek uyarılarda bulundu. Koçak, “Bu harita doğru ise çok tehlikelidir. İktidar ısrarla sınırda bir güvenli bölgenin kurulması üzerinde duruyor. Neyin üzerinde anlaştıklarını bilmiyoruz. Normalde Türkiye’ye bir gücün gelmesi ve burada karargâh kurması ancak Meclis’in yetkisi dâhilinde olabilir. ABD’liler ülkemize geldi. Meclis’ten böyle bir karar çıktığını görmedik. Cumhurbaşkanı bunu kanun hükmünde kararla yaptıysa da, bu doğru olmaz. Bu karargâh kim?! 18 sene önce ABD’liler için kamplar oluşturuldu. Ama Meclis buna razı olmadı. Limanlarımızı tahsis ettiler. İktidar, Irak’ta bir milyon kişinin katline sebep oldu. Bu ABD’ye teslim olmak demektir. Bizimkiler sadece türkü söylüyor. İktidarın bugüne kadar uyguladığı politikalar yanlıştı. İktidarın Irak, Suriye ve Libya politikalarının hepsi yanlıştı.” değerlendirmesinde bulundu.