Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Karacabey İlçe Yürütme Kurulu, Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) Kahramanmaraş depremlerinin ardından üniversitelerde uzaktan eğitime geçildiğini duyurması hakkında yazılı bir açıklama yaptı.
“Üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesi kabul edilemez” diyen Eğitim-Sen, depremin ardından karar vericilerin “temel gerçekleri yok sayan uygulamalara imza attığını” ve üniversitelerle alınan bu son kararın da “bu duruma en açık örnek” olduğunu söyledi.
“Eğitim-Sen olarak siyasi iktidara ve YÖK’e çağrımız, üniversitelerde yüz yüze eğitimin, net olarak açıklanmış makul en yakın tarihte başlatılmasıdır” diyen Eğitim-Sen, konuyla ilgili özetle şu açıklamayı yaptı:
“6 Şubat 2023 tarihinde saat 04.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 büyüklüğünde ve aynı gün saat 13.24’te Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde gerçekleşen iki depremin yarattığı yıkımın sonuçları giderek ağırlaşıyor. Öncelikle Eğitim-Sen olarak depremde hayatını kaybeden tüm insanlarımızın yakınlarına baş sağlığı, yararlılara acil şifalar diliyoruz. Yaşanan acı ve yıkımı yüreğimizde hissediyoruz.
6 Şubat depreminin ‘büyük felaket’e dönüşmesi sonrasında dayanışmanın önemini her gün daha derinden hissediyor, kriz yönetimi ve planlamanın ne kadar hayati olduğunu gözlemliyor, liyakatsiz yöneticilerin nasıl ağır kayıplara yol açtığını, her gün çok büyük acılarla yaşıyoruz.
Şüphesiz ki siyasi iktidarlar ve kamu yöneticileri, böyle kriz anlarında “Ben yaptım oldu” demek yerine, karar alma süreçlerine konunun öznelerini dâhil ettiğinde sorunlara gerçekçi çözümler üretebilecek, yeni sorunların ortaya çıkmasını engelleyebilecektir.
Ancak bugün ülkemizde bunun tam tersi yaşanmakta, karar vericiler temel gerçekleri yok sayan uygulamalara imza atmaktadır. YÖK’ün depremin ardından üniversitelerin açılışını yeni bir duyuruya kadar ertelediğini ifade etmesi, ardından da üniversitelerde uzaktan eğitime geçildiğini duyurması bu duruma en açık örnektir.
Plansızlığın ve kriz yönetebilme kabiliyetinden yoksunluğun faturası, gençlerimizin eğitim hakkı feda edilerek çıkarılamaz. Anlaşılıyor ki mevcut deprem felaketinin ortaya çıkardığı tablo karşısında akıllarına ilk gelen tedbir KYK yurtlarının boşaltılmasıdır. Ülkenin dört bir yanında devlet kurumlarının ve birçok kuruluşun yazlık-kışlık sosyal tesisleri varken; devletin, yapılmış tamamlanmış ama boş duran on binlerce daireyi bu süreçte hizmete sunma imkânları varken; depremzedelerin hizmetine sunulabilecek daha fazla otel ve kurum kuruluş misafirhaneleri varken, ilk elden KYK yurtlarının boşaltılması anlaşılır değildir. Bu kabul edilemez yaklaşım, pandemi sürecinde fark ettikleri uzaktan eğitimin iktidarda yarattığı rahatlıktan kaynaklanmaktadır.
Pandemi sürecinde de yakından gözlemlediğimiz üzere uzaktan eğitim, yüz yüze eğitimin hiçbir niteliğini taşımamakta ve sadece öğretim yapılıyormuş izlenimi vermektedir. Uzaktan eğitim kararı, dayanışmaya, sosyalleşmeye, birbirimizle insani temaslarımızı arttırmaya en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde bu gerçeği yok sayan ve daha büyük olumsuz sonuçlara zemin hazırlayan bir karardır.
Pandemi döneminde de gördük ki birçok öğrencinin bilgisayar vb. teknik donanımı bulunmamaktadır. Özellikle laboratuvar vb. uygulama derslerinin uzaktan eğitimle yapılamadığı, öğrencilerin birbirleriyle ve ders veren akademisyenle iletişiminin olmaması nedeniyle gerçek bir öğrenme sürecinin işletilemediği bilinmesine rağmen böyle bir karar alınması kabul edilebilir, orantılı ve amacına uygun bir karar değildir.
Üniversiteler, eğitim-öğretimin yanı sıra dinamik bir sosyalleşmenin geliştiği ve dayanışmanın güçlendiği alanlardır. Daha önce pandemi sürecinde eğitimden koparılmış öğrencilerimizi bir kez daha eğitimden koparmak bu kuşağa yapılan çok büyük bir haksızlıktır.
Eğitim-Sen olarak siyasi iktidara ve YÖK’e çağrımız, üniversitelerde yüz yüze eğitimin, net olarak açıklanmış makul en yakın tarihte başlatılmasıdır. Ayrıca;
– Deprem bölgesindeki tüm üniversite öğrencilerinin geçici olarak güvenli bölgelerdeki üniversitelere alınmasının koşulları yaratılmalı,
– Üniversiteler açılana kadar yükseköğretim kurumlarındaki personelin deprem bölgelerinde gönüllü olarak çalışabilmesi sağlanmalı,
– Söz konusu personelin gönüllü olarak yürüttüğü/yürüteceği faaliyetler için yıllık izin istenmesine son verilmeli,
– Depremden doğrudan etkilenen personel, öğrencilerimiz ve aileleri tespit edilmeli,
– Personele, öğrencilere ve ailelerine yaşadıkları ağır tahribatı hafifletecek düzeyde nakdi ve ayni yardım planlanmalı,
– Personele, öğrencilere ve ailelerine üniversiteler, belediyeler ve yurtlar bünyesinde ücretsiz barınma, beslenme ve ulaşım imkânları sağlanmalı,
– Personele, öğrencilere ve ailelerine ücretsiz psikolojik destek verecek birimler oluşturulmalı,
– Üniversitelerin sadece eğitim öğretim faaliyeti yürüten kurumlar olmadığı, aksine ihtiyacımız olan dayanışma ve umudu yeşertebileceğimiz mekânlar olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Eğitim Sen olarak talebimizi tekrarlıyoruz. Sendikaların, belediyelerin, demokratik kitle örgütlerinin ve üniversite bileşenlerinin katılımıyla kapsamlı bir planlama yapılmalı ve belirsizliklerin önüne geçilerek yaralarımızın hızla sarılması sağlanmalıdır.”